Dün bütün gün Ankara’daydım. Yeni Türkiye’nin ilk gününe şahitlik etmek için. Ankara’da olağanüstü bir gün geçirdik. Yazı için oturduğum saatlerde Meclis’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin töreni başlamak üzereydi. Az sonra, benim de aralarında bulunduğum 6 bin kişilik davetli Beştepe’ye doğru yola çıkacağız. Etraf hareketli. Bir telaş bir telaş sormayın gitsin.

Açıkçası, ben de çok heyecanlıyım. “Türk tipi başkanlık” bugün artık hayata geçti.

Yeni dönemin öncelikle millete, devlete hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a Rabbim sağlık, afiyet, dirayet, feraset versin diyorum.

Aziz milletimizin geleceği bugünden daha iyi olsun diyorum.

Hadi hayırlısı...

Yerel seçimlerin kaderi, “kibirle yürüyenler”in tasfiyesine bağlı
“Kibirle yürüyüp yolu incitme gönül” faslına devam edeceğim. Bıkmadan, yorulmadan bu konudaki uyarıları yapmaya niyetliyim. Çünkü Ak Parti düşüncesini sadece 2002 ile başlayan ve son 16 yıla damga vurmuş bir yapı olarak düşünmüyorum.
Diğer bir deyişle bir davanın bugün için ete kemiğe bürünmüş ismidir Ak Parti.
Bu yüzden, bu davanın en büyük başarısının hayata geçtiği bugün “Kibirle yürüyüp yolu incitme” demeyi sürdürmek istedim.
Zira Ak Parti hareketinin nereye evrildiğini görüyor, onu bekleyen tehlikelere işaret etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyorum.
AK PARTİ “KİMSESİZLERİN KİMİ” DEĞİL Mİ?
İktidar elbette dönüştürücüdür. Hele çevreden merkeze yürümüşlerin iktidarıysa bu. Yıllar içerisinde, devlet eliti, sermaye birikimi, yerel yönetimlerden merkezi yönetime kadar yerleşik hale gelen bir siyasi hareketten bahsediyoruz.
Ama öncelikle unutulmamalı ki Ak Parti “kimsesizlerin kimi” , “sessiz yığınların sesi” olarak yola çıktı ve önce yerelde sonra merkezde iktidar oldu.
Yine unutulmamalı ki Ak Parti, bu milletin değerleriyle, beklentileri arasındaki dengeyi kurabildiği için hala iktidarda.
Ve en önemlisi büyük bir lidere sahip olduğu için iktidarda. O lider gerektiğinde şapkasını önüne koyup, muhasebe yapıyor. Ders çıkartıyor. Gerekirse samimiyetle hatasını kabul ediyor. Gereğini yapacağı sözünü veriyor. Ve gereğini yapıyor.
AK PARTİ’NİN OYU NEDEN DÜŞTÜ?
Ak Parti 24 Haziran’da liderinden 10 puan daha düşük oy aldı. Bunun elbette bir çok nedeni var. Örneğin seçmenin MHP’yi mükafatlandırması gibi.
Ancak hiç unutulmaması ve ıskalanmaması gereken bir gerçek daha var ki, hem yerelde hem merkezi iktidarda yeni bir “VİP” yaşamın milletin gözüne sokulmasıdır. “Siz de mi” diyen milletin gerçekten bu durumdan rahatsız olması da Ak Parti oylarının düşmesinde etkili olmuştur.
Ne demek istiyorum biraz daha açayım.
Ak Parti’nin birçok belediye başkanı var. Birçok yerel yöneticisi var. Aynı şekilde milletvekilleri, bakanları, bürokratları var.
Bu insanların bir kısmının ne “yeni tarz”ları, ne yaşam biçimleri, ne hizmet etmekle mükellef oldukları vatandaşla kurdukları ilişki biçimi, ne de tutum ve davranışları sağlıklı.
Yıllarca cumhuriyet elitlerinin vatandaşa bakışı için ‘üstenci bakış’ tabirini kullandık. Yani millete tepeden bakan, eğitilmesi, ehlileştirilmesi gereken cahiller olarak gören bir bakış.
“Biz onlar gibi olmayacağız” diyerek yola çıkanların, “Biz millete efendi değil hizmetkar olmaya geldik” diyenlerin bir kısmı bugün “onlar” diye tabir ettiklerinden bile daha kötü durumda bilinsin isterim.
Yerelde de bu böyle, merkezde de...
HALA İDEALİST, HALA HİZMETKARLAR DA VAR
Genellemek doğru olmaz elbette. Bu açıdan bakıldığında hala milletle hemhal olan belediye başkanları, “Biz size efendi değil hizmetkar olduk” diyen liderin sözünün gereğini yerine getiren nice neferler, nice kahramanlar var. Bir önceki yazıdan sonra arayan, mesaj atan birçok belediye başkanı, milletvekili arkadaşımız durumun farkında.
Ama dedim ya “onlar” diye niteledikleriyle benzeşenlerin sayısı da son dönemde hayli arttı.
Ak Parti’nin bilmem ne biriminin bilmem ne başkanlığında çalışan bir personel bile kendini “seçilmiş” zannediyor. Çakma çakarlı Alman malı siyah arabalara binip, emniyet şeritlerinden geçip caka satıyor.
Sonra her fırsatta, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” efelenmesiyle karşımıza çıkıyor. Seçilmişi de böyle atanmışı da maalesef.
GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ VE TEŞKİLATÇILIĞI YENİDEN
Bütün bu olumsuzlukların hamdolsun ki Ak Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görüldüğüne şahit oluyoruz.
Gereğinin yapılması için adımlar atıldığını da görüyoruz.
Dün Sabah gazetesindeki haberden öğreniyoruz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda «Gönül belediyeciliği ve teşkilatçılığı»na geçileceğini açıklamış.
Habere göre, Ak Parti, 2004’te AK Parti’yi yerel yönetimlere taşıyan ruh canlandırılacakmış. O dönemde başlayan ve marka haline gelen “AK Parti belediyeciliği” hizmetler bazında günün koşullarına göre revize edilecekmiş. En önemlisi de vatandaş ile bütünleşmiş ruha geri dönülecekmiş.
Siyah plaka ve makam arabasının yansıttığı resmiyetten uzak durulacak, halktan kopuk bir görüntünün oluşmasına asla izin verilmeyecekmiş.
Haber beni ziyadesiyle heyecanlandırdı.
Şimdi biz de takip edip, gereğinin yapılıp yapılmadığını gözlemleyeceğiz.