Bundan sonrası Türkiye’nin istikrarsızlaşmasına hizmet eder

  • GİRİŞ09.09.2018 09:56
  • GÜNCELLEME09.09.2018 11:12

Tahran zirvesinin sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Tahran’daki zirvede Türkiye’nin taleplerinin tamamının karşılandığını söylemek doğru olmaz. Aynı şekilde, Rusya ve İran da zirvenin mutlak hakimi değildi.

Taraflar canlı yayında çatır çatır müzakere etti…

 

 

Tahran zirvesi değerlidir ama yeterli değildi. Yeterli olmadığını ve Türkiye’nin İdlip ve Suriye konusundaki endişelerinin had safhada olduğunu Cumhurbaşkanımızın zirve sonrası attığı tiwitlerden anlıyoruz.

Türkiye masadan çekilmedi. Ama Rusya ve İran’ı kendi tezleri konusunda da ikna edemedi. Diplomasi yürüyor. Sahada çatışma da derinleşiyor.

İdlip’te büyük final muharebesi yaklaşıyor. Türkiye açık açık ilan etti. “Yeni bir göç dalgasını kaldıramayız.”

Ateşkes çağrısı da hayati önemdeydi. Bir ortak yol olarak, “Tüm grupların silah bırakması” ortak kanaat olarak oluştu.

Tahran zirvesinden sonra Suriye’de ve özelde İdlip’te durum şudur:

Türkiye, Suriye’deki tüm terör gruplarına yönelik mesajlarını en üst düzeyde dillendirmiştir.

Rusya ve İran, rejimin yanında ve rejimin aşırılıklarına göz yumacak şekilde konumlanmıştır.

İdlip’teki silahlı muhaliflerin bir kısmı Türkiye’nin kontrolünde silah bırakmak üzeredir.

Nusra gibi, HTŞ gibi örgütlerin İdlip’in merkezindeki gücünün nasıl azaltılacağı konusunda bir fikir gelişmemiştir.

Rejim güçlerinin merkeze yönelik saldırısı ağır sivil kayıplarına yol açacaktır.

Bavulunu toplayıp Türkiye’ye göçmeye hazırlananlar bu kez kapıdan geri çevrilecektir.

Anlayacağınız İdlip özelinde büyük trajedi an meselesidir!

Türkiye üzerine düşenin fazlasını yapmıştır. Bundan sonrası Türkiye’yi de istikrarsızlaştıracak boyuttadır.

Amerika’nın güdümündeki terör grupları sadece PYD/YPF-PKK değildir! “Dini” örgütlerin kimlere hizmet ettiği de bu dönemde test edilmiştir!

Demedi demeyin!

Amerika’yı yönetenler arasında Trump da var mı
Diyor ki bir kaynağım, Trump PYD/YPG-PKK’ya hala silah verildiğini duyduğunda, “Nasıl yani, parasız mı veriyoruz? Olur mu öyle şey. Derhal durduracağız. Parasız silah mı verilir” demiş.
Trump bu..!
Karşısındaki muhatabın meşru bir güç olup olmamasından daha çok, verdiği silahların parasının alınıp alınmamasına odaklanmış tam bir tüccar kafalı.
Kutsalı yok. Varsa yoksa para. Varsa yoksa dolar. Al verci yani. Kiminle alıp verdiğinden çok, neyi alıp verdiği ve ne kadara alıp verdiği önemli!
Bu yüzden bugün söylediğini yarın inkar edebilen, bugün verdiği sözü ertesi günü unutan bir profil çiziyor Trump.
Trump başına buyruk davranırken Amerika’nın stratejik aklı dünyayı haraca kesiyor.
Katar’a 49.5 milyar dolar karşılığı “bağımsızlığını” bağışlıyor mesela!
Alman otomotiv devlerini kıskıvrak enselerinden yakalıyor. Kanada’yı, Meksika’yı zorluyor. Körfez ülkelerine çöküyor. Çin ile Avrupa Birliği ile ekonomik savaşa tutuşuyor.
Ortadoğu’da ikinci bir İsrail için çalışıyor. Mevcut devletleri etnik ve mezhep özelinden parça parça etmek için her türlü askeri ve siyasi operasyona girişiyor.
Trump’ın olup biteni anladığından ya da olup biten hakkında tam manasıyla ne anladığından pek emin değiliz.
Emin olduğumuz bir şey var, Trump’a rağmen Amerikan stratejik aklı dünyayı bir büyük felakete sürüklüyor. Stratejik akıl, irrasyonel akılla yönetiliyor.
Tam da böyle bir ortamda, bizdeki bilgileri ve kanaatleri teyit eden bir gelişme yaşandı Amerika’da. New York Times’te (NYT) isimsiz bir makale yayınlandı. Amerika’yı Trump’ın değil, Trump’a rağmen bir ekibin yönettiği öne sürüldü.
Makalede, “Trump gidinceye kadar demokratik kurumları korumak için gayretle çalışan” bir gruptan söz ediliyor. Makaleyi de o grubun bir üyesi kaleme almış.
Makaleden anladığımız şu: Trump, işten anlamıyor. Ne olup bittiğinden bihaber. Ve görev süresi doluncaya kadar Amerikan devletinin çıkarları konusunda bir olumsuzluk yaşanmaması için çalışan bir grup var. Onlar da sözüm ona vatanperver Amerikalılar.
“Trump’ın görev süresi doluncaya kadar Amerikan devletinin çıkarlarının koruması” cümlesi işin nirengi noktası. Zira, bizi ilgilendiren en önemli mesele burası. Trump Türkiye’ye bir çok söz verdi. Hatta PYD/YPG-PKK terör örgütüne silah verilmeyeceğini, Suriye’den derhal çekileceğini bile.
Bugün o sözlerin havada kaldığını görüyoruz. Amerika Suriye’de süresiz olarak kalma kararı aldı. Terör örgütüne silah vermeye devam ediyor.
Makalenin NYT’de yayınlanmasından sonra Trump veryansın etti. Adalet Bakanı’nı soruşturma açmaya çağırdı. Gazete yönetimini makaleyi kimin yazdığını açıklamaya çağırdı.
Şu anda görevli deve dişi gibi adamlar, “O makaleyi biz yazmadık” demek zorunda kaldı.
Beyaz Saray’da adeta darbenin ayak sesleri duyulur oldu.
Amerikan iç savaşı NYT’deki makale ile bambaşka bir yöne evrildi.
Ama şu ana kadar ne isimsiz yazar ortaya çıktı ne de Trump bir şey yapabildi.
Anlaşılan o ki Kasım’daki ara seçimler öncesi Trump’ı daha da “karikatürleştirme”ye karar vermişler.
Evanjelikler ve şahinler Trump’ı kıskıvrak yakalamış durumda. Dahası, Trump onların oyuncağı konumunda. Bundan da şikayetçi mi bilinmez.
NYT’deki makale Trump sonrasının da aynı ekip tarafından kurgulandığının işareti gibi.
Zira, şu anda Beyaz Saray’da aktif görevde bulunanlar tarafından kaleme alındığı öne sürülen makalede, “Amerikan devletine bağlılık” öne çıkarılıyor.
Bakalım, Trump Kasım seçimlerinden sonra koltuğunu korumaya devam edebilecek mi yoksa en yakınındakiler tarafından bir darbe ile alaşağı mı edilecek?
Amerikan iç savaşını izlemeyi sürdüreceğiz.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat