Çamlıca Camii bir ‘hervele’dir, sen hâlâ anlamadın mı?

  • GİRİŞ14.04.2019 09:13
  • GÜNCELLEME14.04.2019 09:13

Geçtiğimiz pazar günü sabah erkenden çıkıp yürüyerek Sultanahmet Camii’ne kadar gittim. Giderken yolumun üzerindeki başta selatin camileri olmak üzere ecdadın İstanbul’u bir İslam beldesinin nişanesi olarak bizlere emanet bıraktığı tarihi mekanları da ziyaret ettim.

Hırka-i Şerif Camii’nden başlayıp, Sinan’ın kalfalık eseri Mesih Ali Paşa’ya oradan Fatih Camii’ne yürüdüm. Şehzadebaşı Camii’nden Süleymaniye’ye, oradan Beyazıt’a. Nuruosmaniye’den Küçük Ayasofya’ya oradan Sultanahmet’e en nihayetinde Ayasofya’ya.

Her bir camide iki rekât namaz kılmaya çalıştım. Hazirelerinde dolaştım. Bazı mezarların başında, türbelerde Fatihalar okudum. Divan Yolu’nda yürürken sağımdaki, solumdaki medreselerin, külliyelerin bahçesinde yatan ecdada selâm verdim.

Ayasofya’dan tramvay durağına doğru yürürken, İstanbul’un Müslümanlık nişanelerini bir kez daha düşündüm.

Tam o anda, bir popüler tarih dergisinde okuduğum, İlber Ortaylı’dan nakille aklımda kalanları hatırladım.

SÜLEYMANİYE ORAYA İSTANBUL SİLÜETİ İÇİN DİKİLDİ

Özetle şöyle deniyordu Süleymaniye için: Mimar Sinan, Süleymaniye’nin olduğu araziye “Burası güzel bir arazi Süleymaniye’yi buraya yapayım” dememiştir. O arazide aylarca dolgu yaptırmıştır. İstanbul’un siluetini değiştirmek için Süleymaniye’yi oraya yapmıştır.

Geçtiğimiz hafta yaşadıklarımı sizlere niye anlattığıma gelince… Hemen söyleyeceğim ama bir meseleyi daha anlatayım ondan sonra.

Ankara’dan İstanbul’a taşınan bir avukat arkadaşım var. Avukat arkadaşım, Ataşehir’deki lüks konutlardan birinde bir ev tutmuştu. İlk görüşmelerimizden birinde, “Nasıl, İstanbul’a alışabildin mi? Evinden, mahallenden memnun musun” diye sorduğumda. “Ev güzel. Ama babam geldi. Babam namaza taksiyle gidiyor birader. En yakın cami 3 km mesafede” demişti.

Birkaç ay sonra tekrar görüştüğümüzde ben sormadan o konuştu. “Evi taşıdım. Avrupa yakasına geldim. Çarşı-pazar, cami filan işlerini hallettik şükür. Babam da artık camiye yürüyerek gidiyor” dedi gülerek.

ERBAKAN’IN TEREKESİ İLE SİYASİ MİRASI ARASINDA GİDİP GELENİN HEZEYANI

Anlamışsınızdır, konuyu nereye getireceğimi… Saadet Partisi Genel Başkanı 31 Mart seçimlerinde aldığı “muazzam yenilgi” ve sonrasında Genel Merkez binasını Fatih Erbakan’a kaptırmanın hırsıyla sağa sola salvo savurayım derken baltayı taşa vurdu..!

Rahmetli Erbakan’ın terekesinin kimleri ne hale getirdiği ayrı bir mevzu. Ama, Temel Karamollaoğlu’nun öfkeden gözleri dönmüş halde, Çamlıca Camii’ne ve onu yaptıranlara karşı söylediği sözler Erbakan’ın siyasi mirasının çok uzağında.

Çamlıca Camii’nin birçok özelliğini bir kenara bırakın, sadece İstanbul’un Anadolu yakasının siluetine kattığı o muazzam görsel bile tek başına takdire şayandır. Sadece deniz tarafından değil, yeni yapılanKuzey Marmara Otoyolu’ndan şehre girenlerin gördüğü siluet bile muhteşem.

Şehirlerin ruhları vardır. O ruhu o şehirlerin mabetleri, devlet kurumları, okulları yansıtır. İstanbul’un da bir ruhu vardır. Ve o ruhu camiler, medreseler, külliyeler yansıtır. (O ruha zarar veren ucube binaları eleştirdik. Eleştirmeye devam edeceğiz ama bu yazının konusu değil.)

Geçmişten miras aldıklarımıza geleceğe miras bırakacaklarımızı eklemek de bizim boynumuzun borcudur.

Anadolu yakasına yapılan Çamlıca Camii aynı zamanda bir herveledir. Meydan okumadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2014 yılının 12’nci ayının 3’ünde Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptığı bir konuşma var. O konuşmada, konuyu Külliye’ye getiriyor ve şunları söylüyor: “Biz büyük bir devlet olmanın gayreti içerisindeyiz ve bu gayretimizi de sürdüreceğiz. İstanbul’da bir Dolmabahçe Sarayımız var, hâlâ onunla övünürüz. Bir Topkapı Sarayımız var, hâlâ onunla övünürüz. Bizden sonra gelen nesillere ‘Acaba bizden öncekiler bize ne bıraktı?’ diye sorduklarında, ortaya koyduğunuz bir eseriniz var mı? Buna bakın, bununla övünün.”

Devamında da şöyle diyor: “İslam Ansiklopedisi’nin içerisinde öyle zannediyorum ki ‘hervele’ kelimesi de yerini almıştır. Ben inanıyorum ki artık bu millet ‘hervele’ yapıyor.”

18 Mart 2019’da Üsküdar Nev Mekân’da onlarca üniversiteli gencin de katıldığı canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorularımızı yöneltmiştik. Gençlerden birinin sorusuna cevap verirken Erdoğan şöyle demişti: “Herveleyi bilir misin? Biz New York’ta şu anda bir Türk evi yapıyoruz. Görkemli. Her bakımdan dört dörtlük bir bina. O bina bir herveledir.”

Tıpkı Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi… Tıpkı New York Türk Evi gibi, Çamlıca Camii de bir herveledir. Aynı zamanda İstanbul’un bir İslâm beldesi olduğunun nişanesidir. Karamollaoğlu’nu bu kadar çıldırtan da budur!

Dışarısıyla senkronize ses veren
Huylu huyundan vaz geçmiyor. Ne zaman “dışarıdan” çatlak sesler yükselse, ne zaman Türkiye’ye yönelik üstenci bir dil ile söz söylense, içeriden biri mutlaka ses veriyor. O biri Gezi provokasyonunda da 17/25 Aralık yargısal darbe sürecinde de dışarıyla eşgüdümlü olarak ses vermişti. Yine ses verdi.
31 Mart seçimleriyle ilgili itiraz ve hukuki süreç yürürken dışarıdan, “seçim sonuçlarını kabul edin” diye başlayan, ardından tehditlere kadar varan çatlak sesler içeride birinin kulağına ulaştı ve o da konuştu!
“Üzülerek görüyoruz ki, son zamanlarda seçimlerin yapılması ve sonuçlarıyla ilgili tartışmalar yaşanıyor. Bu, kaçınılmaz olarak hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin itibarını zedeliyor. Son yerel seçimlerde bu tartışmaların çok daha yoğunlaşmış olmasını görmek üzüntü vericidir.”
11’inci Cumhurbaşkanı Sayın Gül’den söz ediyorum. Gül aynı gün bir internet sitesine de yaptığı açıklamada, “Vaktiyle bize yapılan yanlışları, bizim güçlü olunca başkalarına yapmamamız gerekir” gibi çok tartışılacak bir cümle de kuruyor.
Sayın Gül, 24 Haziran’da Temel Karamollaoğlu’nu görevlendirip ortaya atmıştı. “Geniş mutabakat” oluşturulabilseydi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına “çatı aday” olarak çıkacaktı. Hevesi kursağında kaldı. Geri çekildi. O gün bugündür kafa göstermek için fırsat kolluyordu. Fırsatı bulmuş olmalı.
Dışarıdan gelen seslerle bu kadar senkronize olabilmek de marifet. Devam edin.

YENİ ŞAFAK

Yorumlar3

  • murat ata 5 yıl önce Şikayet Et
    kazan ,Asiltürk ,Karamollaoğlu bunlar kimim has adamıydı bu kadar saf olmayalım lütfen hep gerçekleri kaçırdığımız için başımıza bunlar geliyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Salih Uluçay 5 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık bereket, Temel çarpılmışı ile akıl hocası olan zavallıya tarihe geçecek bir ders verdiğin için, ayrıca yazıdaki "hervele" bercestesi ve yorumu için binler teşekkürler. Kısa süre önce Çamlıca Camiini ziyaret etmiş, benzer duygularla ayrılmıştım, duygularımıza tercüman oldunuz.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • ozkayalar 5 yıl önce Şikayet Et
    kalemine saglık.artık bu adamın peşinden gidenler,veya daha hala onu başkan olarak onu orada oturtan saadetcilerin vebali var.erbakan hocanın kemikleri sızlıyordur.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat