İstanbul seçiminin kazananı Türk demokrasisi

....

  • GİRİŞ25.06.2019 10:46
  • GÜNCELLEME25.06.2019 10:46

İstanbul’da seçim bitti. Kazanan CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu oldu. “Olanda hayır vardır” diyorum. Kendisini tebrik ediyorum.

Yanıldığımı baştan itiraf edeyim. Yanıldım. Seçmenin nabzını tutma becerisini gösteremedim. “Yalan” ile, “doğru” arasındaki ince çizginin “algı” ile “olgu” arasındaki farkın milletimiz nezdindeki karşılığını ıskaladım.

Yanıldım.

Ak Parti adayı Binali Yıldırım’ın projeleriyle İstanbulluların gönlünü fethettiğini ve seçimi önde tamamlayacağını düşündüm. Yanıldım.

Ekrem İmamoğlu’nun “proje” olduğunun görüleceğini sandım. Yanıldım.

Bütün yanılgılarıma rağmen mutluyum ve umutluyum!

Çünkü, Türkiye’nin alelade bir Ortadoğu ülkesi olmadığını 23 Haziran günü İstanbul seçimleri bir kez daha göstermiş oldu.

“Diktatörün ülkesi” yaftasıyla bize deli gömleği geçirmek isteyenlere inat, millet sandığa gitti. İstediği adaya oy verdi. Sandıklar açıldı. Tutanaklar tutuldu. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı kameraların önüne geçmeden hemen önce seçimi kaybeden aday Binali Yıldırım büyük bir olgunlukla çıktı ve rakibini tebrik etti. YSK Başkanı resmi olmayan sonuçlara göre kazananı açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimi kazananı tebrik etti.

İmamoğlu da çıktı zafer konuşması yaparken dikkatli davrandı.

Bunları antidemokratik yönetimlerin yaşandığı ülkelerde görmek mümkün değil.

Bunları diktatörlerin ülkelerinde görmeniz mümkün değil.

Bunları 3’üncü dünya ülkelerinde görmek mümkün değil.

Ancak olgunlaşmış bir demokraside görebilirsiniz. Ve biz Pazar günü bunların tümünü gördük.

Sandığa gittik; yaşlımız gencimiz. Oy verdik. Oyumuzun peşine düştük. Ve neticede bu bir seçimdi ve elbette kazanan ve kaybeden olacaktı. İmamoğlu kazandı, Yıldırım kaybetti.

Hayırlı olsun.

Ne dünyanın sonu ne başlangıcı. Ama kazancımız çok. İşleyen bir demokrasimiz, iradesini sandığa yansıtan bir milletimiz var.

23 Haziran seçimi bir yenileme seçimiydi. 31 Mart’ta İstanbul’da yaşanan o tuhaf, seçim hileleri üzerine Ak Parti’nin YSK’ya yaptığı başvuru ve neticesinde alınan karar üzerine yenilenen bir seçimdi. Bunu unutmamak gerekiyor. Yine, bu seçimde taktik ile stratejinin mücadelesine şahit olduğumuzu da bilmek gerekiyor. İmamoğlu’nun arkasındaki iradenin geliştirdiği stratejiye, taktik hamlelerle karşı koymaya çalışan bir Ak Parti gördük. Neticede strateji, taktiği mağlup etti.

Seçim bitti. Önümüzde millet ve devlet olarak çözülmesi gereken birçok sorun, aşılması gereken birçok engel var.

Onlara odaklanmanın zamanıdır şimdi.

Ak Parti’de özeleştiri zamanı
İstanbul’da seçim bitti, Ak Parti’de tartışma başladı. Ak Parti’nin bugüne kadarki başarısının altında yatan en büyük gerekçe, “Seçmenin verdiği mesajı doğru anlaması”dır. Özeleştiri yapabilmesidir.
Yenilenen İstanbul seçiminde seçmenin verdiği mesajın Ak Parti yönetimi tarafından doğru okunması demek Ak Parti’nin geleceği de demek.
Bu yüzden şimdi Ak Parti’nin şapkayı önüne koyup muhasebe yapma dönemindeyiz.
Bakalım bu muhasebenin sonunda nasıl kararlar çıkacak?
Takipte olacağız.

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat