En uygun din eğitimcileri

İmam Hatiplerde ve İlahiyat'larda öğrencilere diğer dinler ve mezhepler hakkında bilgi verilmekle beraber benimsenen ve yaşanan İslam anlayışı, 'Ehl-i sünnet' diye bilinen sahih İslam anlayışıdır.

  • GİRİŞ20.04.2014 07:51
  • GÜNCELLEME20.04.2014 07:51

İmam Hatip Okullarında ve İlahiyat fakültelerinde okuyarak mezun olan, ya Diyanet'te veya Milli Eğitimde görev alan, resmi görev almasa da hasbi olarak din eğitimi faaliyetine katılanlar bence bu iş için (Din hizmeti, din eğitim ve öğretimi, sahih İslam'a davet için) en uygun olanlardır. Çünkü:

1.Sayı bakımından

En büyük topluluk bunlardır. Halen okuyanları ile yıllardan beri mezun olarak vazife yapmakta olanlarının sayısı milyonları bulmuştur. Bu kadar büyük bir kitlenin -işlerini düzgün yapmaları halinde- önemli sonuçlar alacaklarını beklemek hayal olmaz.

2.Keyfiyet bakımından:

Bu okullardaki eğitim ve öğretimi yeterlik bakımından ayrı bir yazıda konu edinecek ve bir 'kalite seferberliği' çağrısı yapacağım.

Bu husus saklı kalmak (niyette olmak, gerçekleştirmek için teşebbüs aşamasında bulunmak) kaydıyla bu okullarda öğretim ve eğitimin:

a)bütün mezhepler ve meşrepler için zorunlu olan ortak İslam esaslarını ihtiva ettiğini,

b)kendilerinin bir grup teşkil etmediklerini,

c)açıkça din eğitim ve öğretimi amacıyla kurulan bu okullarda örtülü maksatlar güdülmesine (din eğitiminin örtü altında yapılmasına) ihtiyaç bulunmadığını öncelikle kaydetmek gerekiyor.

İslam dairesi içinde kalmak için gerekli olan iman esasları bellidir; bunlara 'usûlüddîn' denir. Mesela 'Allah'a, Kur'an'a, Hz. Muhammed'in son peygamber olduğuna ve ahirete' iman etmeyenler Müslüman olamazlar. Bir halifeye bey'atın gerekliliği, halifenin (imamın) masum olup olmadığı, insanların fiillerinde hür mü, mecbur mu oldukları, Allah'ın sıfatları gibi konularda mezheplerin farklı anlayış ve yorumları vardır; bunlara da 'usulü'l-mezheb' denir. Bu alanda farklı inanç sahibi olmak kişiyi dinden çıkarmaz, belli bir mezhebin mensubu kılar.

İmam Hatiplerde ve İlahiyat'larda öğrencilere diğer dinler ve mezhepler hakkında bilgi verilmekle beraber benimsenen ve yaşanan İslam anlayışı, 'Ehl-i sünnet' diye bilinen sahih İslam anlayışıdır.

Bu okullardan yetişenler, eğer okul eğitim ve öğretimi dışında bir gruba bağlanmamışlarsa, birbuçuk milyar Ehl-i sünnet müslümanının bir ferdi olarak yetişmiş olurlar. Onlara göre 'Bizden' olanlar bu ümmetin büyük kitlesidir, farklı olanlar da ya 'doğrudan sapmış' İslam mezhepleri veya başka dinlere veya inançlara (inkar da bir inançtır) mensup olanlardır.

Bu okullarda yetişenlere göre 'Bizden' olmayanlardan nefret edilmez, onlara düşmanca duygular beslenmez, onlar ümmet bütününden dışlanmazlar. Onların kalplerine ve akıllarına hitap edilerek, inatçılarla da usulüne uygun şekilde tartışma yapılarak hakka davet edilirler.

Bu okullarda yetişenlere göre ayetlere ve hadislere denk, hatta uygulamada onların önüne geçen başka metinler, kitaplar, konuşmalar olamaz. Hz. Peygamber'i unutturacak veya fiilen ikinci plana koyduracak bir başka üstad, şeyh, mürşid, lider de olamaz. Kitab ve sünnet, grup önderlerinin sözlerine göre değerlendirilmez, aksine grup önderlerinin yaptıkları ve söyledikleri, Kitab ve Sünnet'e göre değerlendirilir. Bu tabii olarak 'beşere ait olana eleştirel bakmak' demektir.

Bu okullarda yetişenler, başka kaynaklardan beslenmiş olmakla beraber İslam dairesi içinde kalanlara ve kendi anlayışları ve usulleri çerçevesinde 'din eğitim ve öğretimi' yapanlara dostça yaklaşır, meşru olan faaliyetlerinde onlara destek verir, bütün ümmeti kucaklamaya çalışırlar.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat