İsrail, Filistin, Türkiye ilişkileri

Halkımız bir yandan Filistin faciasına göz yaşı döküp önemli bir yardım yapamamanın ıztırabını yaşarken bir yandan da bazı akıllı geçinenler, İsrail zulmüne meşruiyet gerekçeleri uyduruyorlar;

  • GİRİŞ08.01.2009 09:25
  • GÜNCELLEME08.01.2009 09:25

Halkımız bir yandan Filistin faciasına göz yaşı döküp önemli bir yardım yapamamanın ıztırabını yaşarken bir yandan da bazı akıllı geçinenler, İsrail zulmüne meşruiyet gerekçeleri uyduruyorlar; bu cümleden olarak Hamas'ı suçluyor, İsrail'i füze atarak tahrik ettiğini, ateşkesten önce zaman zaman intihar eylemleri yaptırdığını, İsrail'in savunma hakkını kullandığını, vaktiyle bazı Arapların Yahudilere toprak sattıklarını… dile getiriyorlar. Hatta akıllılığı iğrenç boyutlara kadar sürdürerek "Bize ne Araplardan, Filistin halkından, biz Türkiye'nin menfaatlerini düşünelim, bu da ABD ve İsrail ile iyi geçinmekten, onların politikalarına ayak uydurmaktan geçer" diyorlar.

İnsanlar geçmişi çok çabuk unuttukları için -yukarıda sıralanan meşruiyet gerekçelerine de cevap olmak üzere- önce bir İsrail gazetesinde çıkan başmakaleden söz etmek, sonra da İsrail'in Filistin topraklarını nasıl ele geçirdiğini, sonra neler yaptığını, amacının ne olduğunu, bütün bunların meşruiyet ve insaniyet ile ilişkisini, bir milletin meşru direniş hakkını, çaresizlik içindeki çırpınışlarını, ele geçirdiği propaganda araçları vasıtasıyla nasıl gösterdiğini özetlemekte yarar görüyorum.

İsrail'de yayımlanan The Jerusalem Post gazetesinde çıkan başmakalede, Türkiye'nin, İsrail ile ilişkisinde doğru politikayı belirlemesi bakımından önemli noktalar var. Makalede Türkiye-İsrail ilişkilerinin Ak Parti iktidarına kadar iyi gittiği, sonra bozulmaya başladığı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın son saldırı üzerine İsrail Aleyhinde ağır sözler söylediklerini, halkın büyük kalabalılar halinde protesto gösterileri yaptıklarını şikayet olarak sıralıyor ve sonra şöyle devam ediyor (Aralarda parantezler açarak kısa açıklamalar yapacağım):

"Erdoğan, Gazze'de iktidarı ele geçirmesinden bu yana Hamas'ın yaptıklarında hiçbir yanlışlık göremiyor."

(Hamas, dünyanın en demokratik seçimi ile iktidara gelmiş meşru bir yönetimdir ve bütün yaptıklarını, İsrail'in hukuk, vicdan ve insanlık dışı davranışları meşru hale getirmektedir).

"Türkiye kısa bir süre önce Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçildi ve Ankara Birleşmiş Milletler'de Hamas'ın sesini duyurmasını sağlamayı taahhüt ediyor. Hamas'ın ateşkes için koşullarını Konseye iletmeyi de önermişti. Erdoğan ayrıca, bu tür bir yeniden birleşmenin, daha az uzlaşmaz ya da İsraille birlikte varolmayı öngören bir Filistin politikası oluşturması ihtimali olmasa da Fetih ve Hamas'ı bir araya getirmeye çalışıyor."

(Demek ki, İsrail'in "böl ve yönet" politikası ile dünya medyasını etkileyerek Hamas'ın sesinin kısılması, hatta sözde terörist eylemleri dışında varlığının unutturulması politikasını az da olsa engellemekle Türkiye yanlış yapmış oluyor!)

"Sonuçta, Türkiye'nin insan hakları konusunda İsraillilere ders vermeyi hak etmiş olduğuna ikna olmuş değiliz. Bütün dünyanın dikkatleri Gazze'de yoğunlaşırken, Türk savaş uçakları Kuzey Irak'taki Kürt mevzilerini bombalamıştır. Yıllardan bu yana, radikal PKK'nın Türkiye'den özerklik elde etme mücadelesinde onbinlerce insan hayatını kaybetmiştir…"

(Türkiye'deki olayda, güçlü ve işgalci bir devletin zayıf bir devlete, orantısız güç kullanarak zulmünü dayatması yok, ülke içinde ortaya çıkan terör hareketinin bastırılması var. Bu mukayese kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz.)

"Bir sonraki İsrail Hükümetinin, muallak da olsa, bizim yok olmamızdan bahseden bir ülkeyi İsrail'in arabulucu olarak kabul edip etmeyeceğini değerlendirmesi gerekecektir. Diğer yandan, Türkiye'nin tek yanlı ve İsrail karşıtı söyleminde ısrar etmesi durumunda, Dışişleri Bakanlığı, Ankara'daki büyükelçisini istişare amacıyla geri çağırmayı düşünmelidir."

(Türkiye, bu zulüm devam ettiği sürece İsrail'e karşı, makalede öngörülen yaptırımlarından daha fazlasını uygulamalıdır.)

"Türkiye'nin, Doğu ve Batı arasında köprü olmak ile tüm bölgede istikrarsızlık doğuran İran, Hizbullah ve Hamas'ın sonu olmayan İslamcı politikalarının duyurucusu olması arasında seçim yapması gerekmektedir."

(Türkiye'nin isabetli dış politika hedefi, meşru olan ve olmayan geçişlere köprü olmak değil, bölgesel, hatta küresel aktör ve güç olmaktır. Siyonizm ideolojisi adına politika yapan bir ülkenin, Osmanlı çocuklarına, Müslümanlarla işbirliği ve dayanışma içinde olmamasını öğütlemesi ibret vericidir).

(Devam edeceğim).

 

 

Hayrettin Karaman - Yeni Şafak
hkaraman@yenisafak.com.tr

Yorumlar10

  • msn genc 15 yıl önce Şikayet Et
    Diyalogçuları savunanlar neyi savunduğunu bilmiyor.. "Aslolan La-ilahe İllah'tır. Muhammedur-Rasulullah işin Takva Kısmıdır" deme küstahlığını ve edebsizliğini gösteren zihniyet sahiblerinin nesini savunuyorsunuz? Günümüz Yahudi ve Hristiyanları Hem Kafir Hem Müşriktirler. Allah'ın Peygamberine S.A.V Saygısı olmayanlara Merhamet Nazarı ile bakmak Merhametlilerin en Merhametlisi Olan Allah Azze ve Celle'ye Muhalefet Etmektir.
    Cevapla
  • Murat Karahan 15 yıl önce Şikayet Et
    ?. Allah askina... Hayreddin Hocamiz neden bahsediyor siz zavalli yorumcular neden bahsediyorsunuz? Herkez konumunu bilsin... Türkiyenin gelmis gecmis nadir alimlerine laf atacaginiza, önce tarikat seyhlerine bi laf atinda görelim... Zira hicbirisi ne bir yürüyüse katildilar, ne bir eylem düzenlediler nede bir aciklama yaptilar!!! Boyunuzdan büyük islere bulasmasaniz sizin icin ahirette daha güzel olur!
    Cevapla
  • akif kılıç 15 yıl önce Şikayet Et
    İSLAM HAK VE TEK DİNDİR. Yahudiler üzeyir.a.s ALLAH'ınoğludur dediler Hristıyanlar isa.a.s ALLAH'ın oğludur dediler KAFİR oldular buna merhamet nazarıyla bakan o yola girmişolur ALLAH iman nasip etsin onlara iman esasların a uymadıkça inanmadıkça cennete giremezler şimdi efendi iki şartla onları cennete yolluyo biz kerizmiyiz namaz zekat oruç haç amel edeceğiz onlar ALLAH'a iman ahirete imanla olur diyolar bizde onlaramı uyalım haşa ALLAH' vadinden dönmez eğip bükmenin anlamı diyalog olamaz .......
    Cevapla
  • murat yıldız 15 yıl önce Şikayet Et
    karaman hocaya. hocamında bu dinler arası dialoğa sahip çıktığını bir söyleşisinde izlemiştim . hocama şunu sormak istiyorum peygamber s.a.v hangi papazla dialoga girmiştir.mekkeli müşriklerle yapılan antlaşma dinler arası dialoğa girermi. lütfen bir yazısında açıklarsa sevinirim. saygılar
    Cevapla
  • Mehmed Mustafa 15 yıl önce Şikayet Et
    Yahudilerle diyalog üzerine Hayreddin Hoca'ya gelen eleştiri üzerine. "Kuran: 3:113 Onlarin hepsi bir degildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardir ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'in ayetlerini okuyarak secdeye kapanirlar." İşte Hayreddin ve Fethullah Hocaların diyalogla seslenmek istedikleri Yahudiler ve Hıristiyanlar bunlardır. Onlara İslâm'ı tanıtmaktır amaç. İnşallah bunlar biz onlara seslenirsek kendi toplumları içinde İslâm'ın temsilcisi olacaklardır. Allah kendisi "onların hepsi bir değildir" derken bize ne oluyor da biz onların hepsine kan emici vampir diyoruz?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat