Kürtleri neden “dinsizleştirmek” istediler?

  • GİRİŞ26.06.2016 10:03
  • GÜNCELLEME26.06.2016 10:03

Buradan geleceğim nokta şu: Geniş anlamıyla dinsel hareketlilik bölücülük olarak algılanıyor, halbuki şu kabul edilmeli ki aynı dinsel hareketlilik ülkeyi bölünmekten de kurtaran en büyük çimento!”

Hrant bu tesbiti 21 Ekim 2005 tarihli AGOS’taki “Müslüman Türkiye üzerine” adlı makalesinde yapmış… 
Şimdi HDP/PKK ve Kobani efsanesi üzerinden dindar Kürtleri “laikleştirme” operasyonunun nedenini anlamış olmalısınız.

Hatırlayın; Nevruz mektubunda İslam’a vurgu yapıldığı, Diyarbakır’da bir İslam konferansı toplanması teklif edildi diye nasıl bozulmuştu dönemin bazı BDP’lileri…

Aysel Tuğluk ve benzerlerinin o süreçte soluğu Radikal 2 ve T24’te alıp, laik güçleri yardıma çağırdığını hatırlayın. 
Tuğluk, “Kobani’den sonra çözüm süreci ve AKP’nin tükenişi” adlı eserinde, DAEŞ’i hükümetin yarattığını, zaten DAEŞ zihniyeti ile bir farklarının olmadığını söyleyip, ABD güzellemesi yaptıktan sonra, “AKP kesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Zira, DAEŞ kartı ile sürece karşı en büyük komployu kurdu. Bu açıdan süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır” diyordu.

Bu çağrının tek amacı vardı: Dindar Kürtlerin haklı DAEŞ nefretini kalleşçe Erdoğan’a yansıtarak Çözüm Süreci’ni gasp etmek... Din birliği, değerler ve bin yıldır birlikte yaşamanın yarattığı ortak zemini ırksal asabiye ile kırmak, dindar Kürtleri dönüştürmek.

6-8 Ekim, dindar Kürtleri bölgeden kaçırmak, kalanları da ideolojik olarak gasp etmek için ustaca hazırlandı, uygulandı. 
Daha sonra, HDP projesi ile partinin damarlarına Türk sosyalistleri zerk edildi. Zaten matah durumda olmayan BDP, içlerindeki devrimci şiddet, nefret ve hıncı tatmin edememiş bu samanlık devrimcileriyle daha da marjinal hale getirildi. 
İç ve dış basının muazzam desteği ile 6-8 Ekim çağrıcısı Demirtaş parlatıldı. Dindar Kürtler Güneydoğu’da korkutularak veya “DAEŞ’e AK Parti yardım ediyor” iftirası ile Batı’da da barış söylemleriyle mühendisliğin nesnesi yapıldı. 
Ama Kürtler sağlam durdu. Demirtaş şimdi utanmadan hendek kutsamalarını inkâr ediyor, sokak çağrılarını da... Barış istermiş aslında.

Yatacak yeriniz yok. Kürt gençlerini kandırdınız. Çukurlara gömdünüz. 600 şehit verildi. Çocuklar parçalandı. 
Sizler de Diyarbakır’ın lüks semtlerindeki rezidanslarda, Avrupa’da keyif çattınız. 
Hrant diasporaya anlattığı kadar, Kürtlere de bunu hep söylerdi: “Avrupalılara kanmayın. Türkiye’den başka yerde çözüm aramayın. Kullanıp atarlar” diye…

Uydurmuyordu; 19. yüzyılı iyi biliyordu. 
Türkler, Kürtler ve kaldığı kadar Ermeniler ile tüm Osmanlı bakiyesi toplum kesimleri… Hadi 100 yıl önce her şey çok yeni, çok karmaşıktı. Osmanlı güçsüz düşmüştü.

Ama bugün aynı oyuna gelmenin bir gerekçesi olamaz. Bu coğrafyada Türk, Kürt, Ermeni birbirine düşerse, hepsi birden kaybeder. Birinin aradan sıyrılması mümkün değildir. Olsaydı dahi, bu ahlaki olmazdı. Bizim meşrebimizde kardeşleri arkada bırakmak yoktur.

Devletimiz 100 yıl önce İttihadın düştüğü hataya düşmeyecek. Halklar da birbirine, ülkesine sahip çıkacak. 
Bu virajı aldıktan sonra her şey hepimiz için çok daha iyi olacak.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat