1 Kasım: Taşlar yerine oturacak mı?

Türkiye’nin derdi, gerilim ve kutuplaşmanın sona ermesi ile biter.

  • GİRİŞ06.10.2015 10:30
  • GÜNCELLEME06.10.2015 10:30

Bunun yolu da demokratikleşme ve normalleşmedir. AK Parti iktidarı ile birlikte Türkiye’de taşlar yerinden oynadı ama olmaları gereken yere oturmadılar. O taşları sıra ile sayalım.

En önemlisi askeri vesayet taşıydı. 27 Mayıs 1960 ihtilâlından itibaren on yıllık periyotlara bağlanan askeri darbeler, demokrasiyi adeta iğdiş etti. Sivilleri ikinci plana atan, idamlarla, hapislerle, sivil iradeyi kendine ram eden vesayetçiler, çok şükür epey mevzi ve güç kaybettiler. Artık Genelkurmay Başkanları ikide bir parmak sallayarak nutuk atmıyorlar, askeri kaynaklara dayalı tehdit demeçleri yayınlanmıyor. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında askerlerin ne mesajlar verdiği merak edilmiyor. Sivil iradenin emrinde olduğunu söyleyen, yani demokrasideki yerini hatırlatan Genelkurmay Başkanlarını artık peş peşe görüyoruz. Bir yerlerden “Paralel Yapı” kıpırdanmalarına dair fısıltılar yayılsa da NATO’ya “otoriterleşmeyi önleme” davetleri yapılsa da inşallah askerî müdahale dönemi sona eriyor. En ağır taş, yerine ilk oturmaya başlayan taş oluyor...

İkinci önemli taş, medya taşıdır. Türkiye’de etkin medya, 27 Mayıs darbesinden beri hep vesayetin medyası olmuştur. Demokrasi, özgürlüklerin genişletilmesi, seçmenin tercihi, sivil irade, bu vesayet medyasının hiçbir zaman arzusu, emeli, gayesi olmamıştır. Ama hep bu konularda suret-i haktan görünmüşler, milletin karşısına inanmadıkları bu değerleri savunarak çıkmışlardır. Vesayeti savunmuşlardır, çünkü milletimizin, kendi değerlerine bağlı kalarak yükselmesini hiç istememişlerdir. Vesayeti savunmuşlardır, çünkü Batılı sistemin yani statükonun taşeronluğunu yapmışlardır. Yabancılaşma, bu ülkede en çok aydınları, daha da çok medyayı kontrolüne almıştır.

Bugün Doğan ve Gülen medyasının omuz omuza “Erdoğan’ı durdurmak” adlı algı operasyonuyla yaptıkları, Batılı sisteme taşeronluktan öte bir şey değildir. 27 Mayıs 1960 darbesinden 2008’de AK Parti’nin kapatılma davasında cezalandırılmasına kadar, bu algı operasyonunun adı “laik sistem tehlike altında” idi. “Laiklik elden gidiyor, AK Parti kapatılmalıdır” algısının yerini bugün, “Türkiye otoriterleşmeye gidiyor, Erdoğan durdurulmalıdır” algısı aldı. Medya taşı hala yerine oturmadı...

Üçüncü taş, Türkiye’yi yönetmeye kalkan, gizliliği esas alarak, hem de milletin en zeki evlatlarını efsunlayarak devletin kılcal damarlarına kadar giren cemaat taşıdır. Gülenist hareket, askeri vesayetle mücadeleyi öne çıkartarak, yargı ve silahlı kuvvetler üzerinde, yolsuzluk ve rüşvetle mücadeleyi öne çıkartarak iktidar üzerinde hâkimiyet sağlamaya çalıştı. Epey de mesafe alan bu yapı ile mücadele halen devam ediyor. İstiklal Harbindeki mandacılık “bizi Amerika yönetmeli” zihniyeti, bu cemaat yapısı ile Pensilvanya merkezli olarak hortlatılmıştır. Cemaat taşının yerine oturması da zaman alacak.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat