Hükümet-Cemaat meselesi değil...

  • GİRİŞ24.07.2014 11:10
  • GÜNCELLEME24.07.2014 11:10

 Bu cümlenin uzun bir açılımı var. 2010 Anayasa referandumu sonrası ülke manzarası şöyleydi. Milli Eğitim Bakanlığı fiilen Gülen hareketinin kontrolüne girmişti. Güneydoğu’da PKK ile mücadele bu harekete delege edilmişti. Milletvekili, general, vali, kaymakam, müdür, daire başkanı, müsteşar olmak, askeri okula, polis akademisine girmek için Gülen hareketinin referansı gerekiyordu. 
 
Hükümet açısından tam bir ‘ne istediler de vermedik’ durumu vardı. Çünkü Fethullah Gülen fiilen koalisyon ortağı gibiydi. Gülen, görevden alınan istihbarat müdürleri için gazetecileri devreye sokup, Bakan’dan ‘derhal görevine iadesini’ isteyebiliyordu. Kurbağanın su dolu kazana bırakılıp sonra da yavaş yavaş ısıtılması gibi hükümet kararlı biçimde kuşatılıyordu.
 
Tüm hedefler adım  adım ele geçirildi
 
Toplum buzdağının bir kısmını görse de devlet için bambaşka bir tablo vardı. Sıfır sorumlulukla, tüm yetkiyi elinde toplamak isteyen Gülen hareketi sürekli ‘isteme makamındaydı’. Emniyet örgütlenmesi tamamlandığında, askeri okullar, askeri okullar fethedildiğinde MİT, istihbarat tamamlandığında medya ve sermaye hedefe konuyordu...
 
Din referanslı bir hareketin asla yapmaması gereken pratikler söz konusuydu. Bir yandan hükümetle kurulan ittifak, diğer yandan dini grupları diskalifiye, öbür taraftan Başbakan nezdinde pozisyon almak için kumpas kurma, sahte delil üretip, tüm rakipleri yok etme yaklaşımı egemendi.
17-25 Aralık süreci ülkenin bir kabustan uyanmasına vesile oldu. İstihbarat ve dinlemeler vasıtasıyla elde edilen bilgiler şantaj, tehdit ve nüfuz amaçlı kullanıldı. Peki sonunda ne oldu? Ülkeyi adım adım teslim alan bir hareket ‘özgüven zehirlenmesi’ yaşayarak iktidara talip oldu. Büyü bozuldu. Büyü bozulunca millet nezdindeki meşruiyeti sorgulanmaya başladı.
 
Hareketin tarih ve  devlet okuması yanlış
 
Gülen hareketinin tarih, siyaset ve devlet okuması yanlış. Gelinen noktada hareket sözcülerinin ‘Hükümet geçici, biz kalıcıyız’ sözü kitleyi mobilize etmek için kullanılan afyon cümle. Bu isimlere göre ‘hükümetin şimdiye kadar çoktan devrilmesi’ gerekiyordu. Ancak tam tersi oldu. Hükümdara nişan alıp vuramayan suikastçı durumuna düştüler.
 
Fatih’in Kanunnamesi’ni yeniden okumalarında, İslam sancağını Viyana’ya taşıyan Yeniçeri Ocağı’nın başına ne geldiğine bakmalarında fayda var. 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat