Bangladeş gerçeği ve Rohingyalı Müslümanların dramı

.

  • GİRİŞ12.02.2018 12:39
  • GÜNCELLEME14.02.2018 07:35

Hafta başında Bangladeş’teydim.

Dünyanın yaşam standardı en düşük başkenti olan Dakka’da.

 

 

 

 

 

 

 

 

Gerçekten de öyle. Küçük bir şehir. Resmi rakamlara göre 15 milyon ama toplamda 30 milyona yakın insanın yaşadığı keşmekeş bir şehir.

Okyanus kıyısında olmasına rağmen, fakir, işsizi çok ve milyonlarca evsizi olan bir alt kıta şehri.

İnsanlarla araçların birbirine karıştığı kilitlenmiş bir trafik, bir yerden bir yere gitmenin imkanı olmadığı daracık sokaklar ve caddelerle yaşamın çok zor olduğu Dakka.

1960-1970’lerin İngiltere’deki terkedilmiş  otobüsleri toplu taşım aracı olarak kullanılıyor. Hiçbirinde boya yok, her tarafı vuruk ve iptidai şartlarda hizmet veriyor.

Ricsha ve  CNC’ler şehrin caddelerini  alabildiğine dolduran alternatif taşıma araçları olarak karşınıza çıkıyor. Üç tekerlekli ve özel kasa tasarımlı mobiletler ve Faytona benzeyen bisikletli taşıyıcılar  bunlar.  İnsan , eşya ve her türlü yük bunlarla taşınıyor. Bir anlamda Dakka trafiğinin ana unsurları.

Sürekli klakson sesi var. Kaza yaşanmaması bir mucize.

Işık yok, kural yok. İngiliz usulü soldan işleyen trafikte herkes kafasına göre takılıyor.

Burun buruna bir hayat. Kızan , kavga eden kimseyi göremezsiniz. Herkes birbirinin üzerine kırıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen bir tek kazaya rastlamadık.

Temizlik açısından şehrin büyük sorunları var. Sokaklar çok pis ve dağınık. Her yer çöp dağı. Rahatsız edici koku 24 saat peşinizi bırakmıyor.

Her şey ortalıkta. Refüjlerde , sokak kenarlarında insanlar gelişigüzel yatıyor. Pazaryerleri ,  cadde kenarları tam bir curcuna.  Her şey ortalık yerde. Düzen yok, tertip yok , kontrol hiç yok.

Sokaklar insan seli. İşsiz çok. Şehirde bir yerden bir yere gidebilmek mümkün değil. Trafik durma noktasında tıkalı. Her köşe başında , kavşakta, cadde üzerlerinde polisler var. Hem de eli sopalı polisler. Yanlış söylemiyorum, her polisin elinde ahşap sopalar var.

Hiçbir şekilde düzen tertip sağlamanın imkanı yok.

İnsan gücü çok ucuz. Ortalama maaşlar 20 dolar seviyelerinde. Para birimi TAKA.

Sokakta başının üzerinde bir şey taşımayan yok gibi. Nüfus  çok kalabalık, tam 180 milyon.  Milli gelir düşük. Ülke kendi içinde ekonomik olarak zorda.

 Bir de bunun üzerine 1 milyona yakın  Arakanlı mülteci , ölümden kaçıp ülkeye sığınmış. Başkente 500 km uzakta bulunan Cox Pazar şehrinin sınıra yakın bölgelerinde kamplarda çok kötü şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar.

20 yılı aşkın süredir devam eden bu insanlık dramı artık dünya gündeminde. Rohingya Müslümanlarının bu akıl almaz dramı , Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük çabalarıyla dünyanın gündemine taşındı. Bölgeye yapılan üst düzey ziyaretler bu büyük dramı herkese duyurdu.

Tüm engellere rağmen Türkiye, önemli kurumlarıyla ve STK’larıyla seferber oldu. Son aylarda mültecilerin bulunduğu bölgeye büyük yardım ve yatırım yapıldı.

Kamplar biraz daha düzenli hale getirildi, sıcak yemek dağıtımı başladı. Hatta Başbakan Binali Yıldırım’ın bölgeyi ziyaretinin ardından , kampların bulunduğu bölgede tam teşekküllü bir sahra hastanesi bile kuruldu. Yurdun dört bir yanından tüm branşlarda doktorlarımız o bölgede ki hastane de  Rohingyalı kardeşlerimize hizmet veriyor. Hastane bünyesinde ameliyathaneler bile bulunuyor.

İİT Turizm Bakanları toplantısı için Bangladeş’te bulunan Kültür ve Turizm bakanımız Numan Kurtulmuş ve beraberinde ki heyet, büyük sefaletin yaşandığı kampları ziyaret etti.

Kamp bölgesine yaptığımız ziyarette bizi gururlandıran tabloyu görmek hepimizi mutlu etti.

TİKA, AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı ve STK’larımız eşine az rastlanır bir koordinasyon kurmuş ve kamplarda ortak hizmet veriyor.

Kime dokunsanız başka bir hüzünlü hikaye dinliyorsunuz. Mültecilerle dertleşildi, yemek dağıtıldı, çocukların başı okşandı hediyeler verildi. Kucaklaşmaların hepsinde gözyaşı vardı. Hele çocuklar ve kadınların dramı dayanılır gibi değil.

Büyük sefalet, acziyet, zor şartlar ve ilgisizlik bellerini iyice bükmüş. Tek yardım eden , ilgi gösteren ülkenin Türkiye olması manidar.

Daha büyük ve kalıcı yardımlar yapmak istesek te önümüzde engeller var.

Başbakan Binalı Yıldırım’dan sonra Kültür ve Turizm bakanı Numan Kurtulmuş’ta Bangladeş yönetimi nezdinde temaslarda bulundu. Hem mevkidaşıyla hem de başbakan Şeyh Hasina ile ayrı ayrı görüştü. Hayır demiyorlar ancak ileri bir adım atma konusunda engel oluyorlar. Kalıcı bir şeyler yapmaya izin vermiyorlar. Nitekim Sahra hastanesi birçok zorluğu aşarak kurulabildi.

Kamplarda ki ileri derece de muhtaç olanları ülke dışına taşıma konusunda da müsaade yok.

 Anlaşılan o ki; Şeyh Hasina yönetiminin çekindiği durumlar var. Veya dış baskılarla çözüme yönelik adım atamıyorlar. Her ne olursa olsun Bangladeş yönetimi sessiz ve ilgisiz.

Milyonları bulan perişan haldeki Rohingyalı Müslüman kardeşlerimizin durumu içler acısı. Her türlü yardıma ve desteğe muhtaçlar.  Allah yardımcıları olsun…….

İbrahim ERDOĞAN

İbrahim.erdogan@haber7.com

Yorumlar4

  • Alper 6 yıl önce Şikayet Et
    müslümanlar,kurana değil de hurefe peşindeler.dininizi iyi sorgulayın,akşama kadar okey masasında,dizi başında din öğrenilmez,değişik yorumları okuyun.
    Cevapla
  • Suheyl Gazi 6 yıl önce Şikayet Et
    Herkes mustehakini bulur. Dikkat et sen de mustehak olmayasin.
    Cevapla
  • Ali KOBLAY 6 yıl önce Şikayet Et
    Amin..Aminn
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nihat 6 yıl önce Şikayet Et
    Allahım ümmete yardım et ne olur
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat