Üç haftada üç büyük müdahale İsrail, AB, Arap rejimleri şaşkın

....

  • GİRİŞ24.10.2019 11:18
  • GÜNCELLEME24.10.2019 11:18

Türkiye üç hafta içinde, merkez güçlerin durumunu sarsan, coğrafyamızda devam eden en büyük projeyi sona erdirenüç büyük jeopolitik adım attı. Suriye savaşını başlatan bütün hesapları sıfırladı.

Biri askeri olarak sahada, ikisi siyasi ve diplomatik olarak masada, üçünde de “merkez güçler” vardı ve Türkiye üçünden de kazançla çıktı. ABD ve Rusya gibi iki büyük devletin yanında üçüncü büyük güç olarak kendini gösterdi.

İSRAİL, AVRUPA, ARAP REJİMLERİ ŞAŞKIN..

Avrupa’nın, İsrail’in, ABD kontrolündeki Arap rejimlerinin şaşkın bakışları arasında askeri ve diplomatik operasyonlarını akıllı bir koordinasyonla sahaya sürdü ve alacağını aldı.

Barış Planı Harekâtı ile “yapılamaz” denileni yaptı. “ABD’ye, Rusya’ya, Arap ittifakına, Almanya ve Fransa gibi AB ülkelerine rağmen Türkiye böyle bir şey yapamaz” diyenleri yok etti.

Oyun bozucu ve oyun kurucu gücünü hem bölgeye hem bütün dünyaya gösterdi. Bu gerçek Türkiye’yi devler ligine taşıdı. Artık ister bölgesel isterse küresel olsun, o masada Türkiye her zaman var olacak. Artık Türkiye hiçbir zaman bölge ülkesi görülemeyecek. Küresel ölçekte merkezî bütün alanlarda Türkiye varlığı hissedilecek.

TERÖR KUŞAĞI, HARİTA PLANI TARİHE GÖMÜLDÜ

Suriye’nin kuzeyinde, Akdeniz’den Irak sınırına, oradan da İran sınırına uzatılan terör koridoru, terör haritası tarihe gömüldü. Artık ne İsrail, ne ABD ne de Avrupa ülkeleri böyle bir projeyi uygulayabilir. Uygulamaya teşebbüs edemez.

Türkiye’yi terörle çevreleme, arkasında çokuluslu ittifakla çevreleme hesapları suya düştü. Suriye’den sonra Akdeniz ve Ege’de sıkıştırma planları suya düştü. Türkiye’nin üç haftada sahada ve masada kazandıkları, artık böyle yöntemlerle sıkıştırılacak bir ülke olmadığını, olmayacağını ABD’ye ve Avrupa’ya gösterdi.

AVRUPA’NIN İKİ YÜZLÜ POLİTİKALARI ARTIK ÇÖKTÜ

Türkiye-ABD ilişkileri, Türkiye-AB ülkeleri ilişkileri nitelik değiştirdi, ölçek değiştirdi. ABD ve Avrupa ülkeleri artık bir daha Türkiye’ye bir bölge ülkesi olarak davranamaz. Türkiye’siz hesap yapamaz, Türkiye’nin caydırıcı gücünü görmezden gelemez. Bu anlamda Ankara, küresel siyasette, AB ülkelerinin tamamından bile daha ciddi bir ağrılık elde etmiştir.

Bu aşamadan sonra Almanya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin Kürt politikaları, PKK’ya yaklaşımları kökten değişecek, değişmek zorunda kalacaktır. Terörle terbiye etme politikalarının sonu gelmiştir. PKK üzerinden yürüttükleri ikiyüzlü politikaların sonu gelmiştir.

İSRAİL, HEZİMETE UĞRADI, ARAP REJİMLERİ AÇIĞA DÜŞTÜ.

ABD ve Rusya ile var olan anlaşma, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını uluslararası ölçekte kabul ettirme sonucunu doğurdu.

PKK ve terör konusunda kırk yıldır atılamayan adımlar atıldı, terörle mücadelede dev bir zafer kazanıldı. ABD ve Rusya’nın PKK üzerinden Türkiye’yi köşeye sıkıştırma planları boşa çıkarıldı.

AB ülkelerinin, İsrail’in ya da Arap ülkelerinin bu anlaşmalara rağmen bir şey yapma imkânı kalmadı. Hepsi açığa düştü, buna boyun eğmek zorunda da kalacaklar.

Özellikle İsrail, Suriye’de hezimete uğradı. Savaşın başından bu yana bütün çalışmaları çöp oldu. İsrail’in dizayn ettiği politikalara fon sağlayanS. Arabistan ve BAE Suriye’de kaybetti. Daha da kaybedecekler.

TÜRKİYE ABD’Yİ BÖLGEDEN ÇIKARDI. SURİYE’DEKİ PAYLAŞIM SAVAŞI BİTTİ

Türkiye ABD’yi güvenlik hattından çıkardı. ABD’yi hiçbir güç buradan çıkaramazdı. Ama bölgeden çekilme durumunda kaldı. ABD olmayınca PKK da, AB ülkeleri de, İsrail de çekilmek zorunda kaldı, kalacak.

Soçi’deki anlaşma ile de Türkiye ve Rusya, Suriye ve bölgede daha birçok ortak adım atabileceğini gösterdi. Sadece ekonomik ve savunma ortaklıkları değil, iki ülkenin küresel ölçekte çok ciddi reformların öncüsü olabileceği de ortaya çıktı. Ankara-Moskova ilişkilerinin sağlam zeminde olduğu bir kez daha gösterildi.

ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalar, Suriye’nin bütünlüğü için savaşın başladığı günden bu yana atılan en önemli adımlar oldu. Artık bu ülkenin, uluslararası paylaşım ülkesi olmayacağı, Batı’nın iştahının sınırlanacağı teyit edildi.

DÜNYA TÜRKİYE’NİN DÖNÜŞÜNÜ İZLEYECEK.YÜKSELME DÖNEMİ BU!

Zor oyunu bozar dönemindeyiz. Çünkü küresel iktidar alanı dağıldı. Uluslararası sistem dağıldı. Güç oyunları her şeyi belirler oldu. Dolayısıyla gücünü hissettiremeyen hiçbir ülkenin geleceği olamayacak. Türkiye bunu fark etti, hissetti ve oyuna soktu. Sonuçlarını da almaya başladı.

Türkiye tarihi tezleriyle, iddialarıyla geri döndü. Dünya Türkiye’nin dönüşünü izliyor şimdi. Ülkemize yönelik bütün oyunlar, bu dönüşü engellemeye yönelikti. Her alanda kaybettiler.

Hep bunu savunduk, buna anandık, bu ısrarı sürdürdük. Oyun böyle kurulunca da çevremizdeki ve içerideki hesapların nasıl bozulduğunu, çöp olduğunu gördük, tecrübe edindik. Artık geri dönüş olmayacak, artık bu ülkeyi geleneksel yöntemlerle sınırlama imkânı olmayacak.

İşte tarih yükselişi dediğimiz şey bu! Türkiye’nin “yükselme devri” çok daha hızlanacak.

ERDOĞAN, PUTİN VE TRUMP… ÜÇ LİDER DÜNYAYI DEĞİŞTİRİYOR

7 Ekim 2019, Barış Pınarı Harekâtı. 17 Ekim 2019 ABD ile Ankara anlaşması. 22 Ekim2019 Rusya ile Soçi anlaşması…

İki hafta içinde, dünyanın merkez ülkelerini sarsan üç büyük hareket. Kırk yıldır PKK ile yürütülen mücadelede kısa sürede dev adımlar. İlk kez böyle bir iklim yakaladık.

Küreseli iktidar alanındaki boşluk, burada da bize hareket alanı sağladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği ve kararlılığı işte tam da bu boşluğu doldurmayı bildi. Erdoğan, Putin ve Trump arasında bir küresel güç oyunu izliyoruz. Üç lider dünyayı değiştiriyor.

SAHADA, MASADA VE SOÇİ’DE KAZANDIK.

Dünyanın büyük güçlerinin içinde bulunduğu bir savaş oyununa, bir harita projesine doğrudan müdahale ettik. Suriye savaşının başladığı günden bu yana hangi güç, ülke ne hesap yaptıysa sıfırladık. Bu kazancı önümüzdeki dönemde, başka masalarda çok daha güçlü göreceğiz.

Terör koridoru bitti. Türkiye’yi çevreleme planları şimdilik sıfırlandı. İç cephe kurup içeriden müdahale planları boşa çıktı.

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Yorumlar1

  • erol ökten 4 yıl önce Şikayet Et
    barış pınarı harekatı ile kendimize geldiğimizi görüyor gibiyim. Tarihin tozlu sayfalarındaki gerçekleri de göz önünde bulundurursak bizim üzerimize düşen tarihi görevlerin olduğunu bir kez daha anladık.. Millet olarak reisimizin mihmandarlığında mazlumların müdafisi haksızların savunucusu olmaya devam ettiğimiz sürece her zaman haklı olduğumuzu dünya er geç kabul edecektir.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat