Hukukçunun “usul”süzlüğü

  • GİRİŞ13.05.2014 08:14
  • GÜNCELLEME13.05.2014 08:14

Mesela bilimsel araştırma usulüne göre, alıntı veya aktarmayla başkalarından edinilmiş bilgi, cümle ya da fikirlerin asıl kaynağına atıf yapmayan bir yazı "bilimsel makale" sayılamaz. Bu tür çalışmalar, “cümlelere takla attırarak” yapılan fikir hırsızlığından (intihal) başka bir şey değildir. Köşe yazılarının ezici çoğunluğu da makale değildir. Yorum, deneme, fıkra, günce v.b. olabilirler ama makale sayılabilecek şartları taşımazlar.

Her disiplinin bir usulü mutlaka vardır. Usulsüz “disiplin”e güvenilmez; O, ne bilimdir ne de ilim.

Bir başka örnek; Gazetecilik kurallarla yürüyen bir kamu hizmetidir. Haber yapmanın prosedürlerinden biri de şudur: Hakkında haber yapacağınız kişiye kendisi ile ilgili iddiaları eksiksiz anlatıp, bunlara ilişkin “söyleyeceğiniz bir şey var mı?” diye sormak ve haberde ‘savunma'ya yer vermek şarttır. Aksi takdirde hukuken ve ahlâken kural dışına çıkılmış, kötü niyetli iş yapılmış olur.

Hadis usulü vardır meselâ; Muhaddisler Peygamber'in (aleyhisselâm) sözlerini derlerken, ravi (aktarım-nakil) zincirinin kronolojisini ve sağlamlığını, ravinin güvenilirliğini, hadisin İslâm akaidine uygunluğunu bir takım usullerle ele alır. Onları  “sahih hadis”, “hasen hadis”, “mevzu hadis” gibi bazı “itibar” tasnifine tabi tutarlar. “Mevzu (uydurma) hadis” üzerine hüküm tesis edilebilir mi?

Bir de hukuk usulü vardır. Hukuk fakültelerinde öğrencilere daha ilk derslerde öğretilir: “Hukuk usulüne uymayan başvurular yok hükmündedir ve esasa dair yürütme, ilgili birim tarafından yapılmaz”. Dava açarsınız da mahkeme "usulden reddeder" ya; Usule/prosedüre/kurala uygun olmayan işlemler "esas" bakımından incelenemezler.

Misafir olduğunuz bir toplantıda, ev sahibinden fazla konuşmak, “korsan bildiri sunmak” suç değildir. Ama ondan fazla konuşmamak edeb, saygı ve usuldendir. Aynı ortamda ve eşit şartlarda söz hakkı tanınmayanlara ithamda bulunmamak da usuldendir. Tersi ise elini, kolunu ve ağzını bağladığınız bir kişiyi dövmeye kalkışmak gibidir. Adaletin “eşitlik” ilkesine aykırıdır. Hele karşınızdakiler “devletin çatısı” ise bu tutum nasıl adlandırılır siz karar verin.

Cübbe ya da üniforma altında siyaset yapılmaz. Bu da usuldendir. Her toplantının daha önceden belirlenmiş ve bildirilmiş formatına ve koşullarına, “had bilinerek” uygun davranılması da öyledir. Bunu bozarsanız size yönelecek tepkilere davetiye çıkarırsınız. Üstelik bunu hak edersiniz.

Saygı da edeb de usul dairesine dahildir. Dinleyenlerinize duyduğunuz saygı onlardan önce sizi yüceltir.

Eksiksiz bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi olmak da usuldendir. Bu yüzden eksik bilgi ve belgeyle tesis edilen hüküm üst mahkemece bozulur.

...

Peki, 36 yaşında profesör, 38 yaşında dekan, 2010'da Barolar Birliği Başkanı seçilerek başarılı bir hukukçu profili çizen Metin Feyzioğlu'nun “usulü”, bilmeden çiğneyeceği düşünebilir mi? Mümkün mü bu!

Danıştay'ın 146. Kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında yapılan toplantıda, Feyzioğlu'nun “usulsüzlüğü” ne anlama geliyor?

Siyasi ikbal ve “gölgesini büyütmek” kaygısı insanı ne hâllere sokuyor?

KISA MESAJ HATTI:

Usul olmadan vusul hayâldir.

Atasözü

İhsan Toy - Haber 7

ihsantoy@tasam.org

http://twitter.com/caricare1773

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat