Kaza süsü verilmiş sabotaj mı?

  • GİRİŞ21.05.2014 08:41
  • GÜNCELLEME21.05.2014 12:11

Bunu yaparken geçen iki buçuk asrın kolonyalist, günümüzün ise gelişmiş ülkelerinin neredeyse ikiyüzelli yıllık tecrübeleriyle geliştirdiği "uluslararası ilişkilerin saman altından su yürüten; fiille söylemin zıt istikametlere gittiği diplomatik yöntem ve dili"ni kullanmıyor. Üstelik politikalarında ve söylemlerinde bu üslubu reddediyor. Türkiye ne yapmak istiyorsa onu açıkça söylüyor. Veya neyi söylüyorsa onu yapıyor. Bu tarz, "normal/sıradan algı" için ilkeli ve tutarlı, ahlâki ve insani niteliklerinden dolayı da saygıyı hak eden bir yaklaşımdır.

En kaba örnekleriyle somutlaştırmak gerekirse; ABD'nin yaptığı gibi "Irak'a ve Afganistan'a terörü önleyip demokrasi ve barış götürmek" yöntemi ve diplomatik diliyle gidip orayı işgal etmiyor. Ya da Fransızların Orta Afrika'ya asker çıkarırken kullandıkları "terörü önlemek" bahanesinin arkasına sığınarak "hrıstiyan terörünü" daha da azdırıp müslüman kıyımıyla çıkarlarını sağlamıyor. Veya Rusya'nın Ukrayna'da yaptığı gibi dünyanın gözleri önünde "tiyatro" yapmıyor. Almanlar gibi "derinlik"lerle uğraşmıyor...

Tam tersine örneğin Somali'ye Batının sistematik sömürü döneminin ardından tekrar düzen tesis etmek için gidiyor. Bosna'ya elini, geçmişte yaşanan katliamların acısını sarmak için uzatıyor. Hiç bir maddi çıkarının olamayacağı Myanmar'a, Afganistan'a da aynı duygularla varıyor...

TİKA, Türk Kızılayı, İHH ve diğerlerinin varlık sebebi bu; İnsanlık!

Ancak uluslararası ilişkilerin anglosakson ana arteri ‘Batı gözlüğü'nden Türkiye'nin tarzına bakınca; manzara açık bir ‘MEYDAN OKUMA'ya tekabül ediyor. Çünkü uluslararası ilişkilerin, hakim realist paradigmasının hastalıklı bakışına göre dünyadaki ‘pasta' sabittir. Sizin payınız artarsa diğerlerininki eksilecektir. Fizikteki birleşik kap deneyinde olduğu gibi birinin yükseliş diğerinin alçalışı anlamına gelir.

Bunu da somutlamak gerekirse; Meselâ Türkiye'nin ilan ettiği 2023 Vizyon hedefleri.

Türk Hava Yolları'nın önlenemez yükselişi ve İstanbul'a üçüncü devasa havalimanı inşası ekonomi-politik okuma yapanlar için üç kıtanın ortasında, diğerlerine göre coğrafyadan kaynaklanan daha rantabıl, dolayısıyla diğer ulusal markaların ‘pastasını' azaltacak bir lojistik merkez demektir. İstanbul Finans Merkezi de öyledir. GAP'ın ve terörün neredeyse aynı tarihlerde başlaması ve bitmesi, savunma sanayiinde yaşanan yerlileşme hamlesi, MENA bölgesine ihracatın % 18'den % 27'lere çıkması, Dünya Bağımsız Varlık Fonları'nın (SWF) % 35'ine (2,257,5 trilyon USD) hakim KİK (Körfez İşbirliği Konseyi)-Türkiye ilişkileri...

Mısır'da, Suriye'de, Libya'da yaşananlar da buna dahildir...

İnsanın yaptığı hiçbir şey yoktur ki zihinsel bina kademesini atlayarak fiziksel inşa merhalesine geçsin. Her şey somut dünyada fiiliyata geçmeden soyut aklî süzgeçlerden geçer. Bu şu demektir; her şey önce muhayyilede filizlenir. Artık yüz yıllık jeopolitik teoriler bile şekillenen yeni dönem için ‘aydınlatıcı' niteliğini kaybetmiş konvansiyonel kuramlar gibi duruyorlar. O yüzdendir ki; uluslararası ilişkiler ve ekonomi-politik çalışan akademisyenlerin ajandaları kongre, çalıştay, sempozyum, chatham house toplantıları, tez, makale, rapor hazırlama-yazma, saha çalışmaları v.b. ile dolup taşıyor.

Hakim paradigmadaki devletler arası ilişkiler ve sonuçları sıradan insanı ve insanlığı utandıracak kadar pragmatiktir. Fakat insani duyguları ameliyatla alınmış ‘profesyoneller' için makyevelizm bu oyunun ana sütunudur.

‘Oyun'un çıtası o kadar yükseğe konuldu ki dün hısım olanlar bu gün hasım, hasım olanlar aynı gün çıkarları örtüştüğü için hısım hâline çok hızlı dönüşebiliyorlar. Masa üstünde kavga eder görüntü verenler masanın altında çoktan aralarında el sıkışmışlar.

Türkiye anglosakson algının hiç de alışık olmadığı biçimde sahaya çıkıyor, yüzyıl sonra kendi yöntemleriyle ortamı lehine ve sürekli genişletirken risk üstüne risk üstleniyor.

Hayır, bu yazı "artık ülke olarak risk üstlenmeyi bırakalım" yazısı değildir.

Gözün bu kadar karartıldığı karmaşık ve ölümcül rekabet düzeyinde, ülkemizin kritik bütün alanlarında yaşanabilecek "kaza süsü verilmiş teknik ve sosyal sabotajlara dikkat edelim" yazısıdır.

ihsan Toy - Haber 7
ihsantoy@tasam.org

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat