Teröristin “Anatomisi”

  • GİRİŞ02.04.2015 13:43
  • GÜNCELLEME03.04.2015 08:01

 Ancak cümle kuruluş tarzı ile sahibinin içindeki “Türkiye'nin başı dertten kurtulmasın” niyetini de izhar ediyor. Tarihsel akışa göz attığımızda bu ülkenin başı hiç bir zaman "dert"ten kurtulmadı zaten.

Kurtulması da mümkün değil. Bunu bekleyecek kadar saf değiliz. Çünkü uluslararası çıkarların bu denli kesiştiği ve oynaklaştırdığı bir coğrafyada olup da geleceğe talipseniz ve ufka yönelmişseniz içten, dıştan, dış görünümlü içten ve iç görünümlü dıştan ayağınıza çelme takan, buna teşebbüs eden çok olur. Sosyolojide, siyasette, ekonomide, dış politikada ve iç politikada da temel sütundur bu durum.

Ve “dertler” ister istemez kendi piyasasını/pazarını oluşturur. Asıl çözülmesi gereken ilk mesele bu “dertlerden” beslenen profesyonel piyasa kurtlarının her türlü rant kapılarını kapatacak tedbirleri alıp uygulamaya koymaktır. İkincisi ise bu bataklığa akan insan kaynağının yolunu ortadan kaldırmaktır.

Bu ülkenin 40 yıllık “terör” tecrübesi var. Süreçler, sebepler ve sonuçlar iktisadi, siyasi ve sosyolojik olarak masayla birlikte sahada da didik didik edilerek incelenip analiz edilirse insan aklı çözüm yolunu bulur. Süreçler mutasyona uğrasa bile nitelikli kalabalıklar ile niteliksiz kalabalıkları teröre yönlendiren temel yöntemler ve şablon değişmez. Zira insan fıtratı / tabiatı Hz. Âdem’den (As.) bu yana değişmemiştir.

Modern zamanların post emperyalizminin mirasçıları, “Coğrafyacılar Derneği”nden bu yana atalarından tevarüs eden, avuçlarının içi gibi bildikleri bu coğrafyadaki toplumsal fay hatlarını “deşme” geleneğini bırakmaya niyetli değiller. Çünkü Bölge’nin istikrarının çıkarlarının aleyhine olduğunu “öğrenilmiş çaresizlik” gibi biliyorlar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra galiplerin apolet üstünlüğü ile kurduğu istikrarsızlıktan ve insan kıyımından beslenen cari bir sistem/düzen var çünkü.

1 Nisan 2015 çok acı bir gündü. Beyinleri, geçen yüzyılda müzeye kaldırılmış bir ideoloji ile yıkanmış (aslında kirletilmiş) iki genç, bir gencin öldürülmesiyle ilgili davayı hızlandırıp çözmeye çalışan ve iki genç evladı olan 46 yaşındaki Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı, namertçe şehit ediyor.

Yaşadıklarımız bir akıl tutulmasının neticesi olamaz, olsa olsa akıl zehirlenmesinin bir sonucudur.

Bu yazıda, gençleri teröre götüren sürecin anatomisini çıkarmaya çalışacağız;

Onlarca yıldır yasadışı örgütsel olayların şablonu hiç değişmedi. Sivrilen her A hareketi için onun karşısına anti A özellikleriyle donatılan bir B hareketi yeri ve zamanı geldiğinde etkin biçimde tehdit veya pazarlık unsuru olarak kullanılmak üzere palazlandırılır. Aslına bakarsanız yeterli psiko-sosyal ortamı ve iklimi aşama aşama oluşturduğunuzda, ardından da gübrelediğinizde atılan tohum toprak üstüne mutlaka çıkıp görünür olur ve gittikçe de gürbüzleşir.

Bazen de aynı yöne bakan iki fraksiyon arasında göstermelik rekabetle oynatılır bu “oyun”. Biri devrimci adını alırken öbürü “en devrimci” ile nitelenir. Şuradaki sol'cu olurken oradaki rekabet ettiği “çok solcu”dur. Klasik eylem ve “mücadele” yöntemlerini tatbik etmeyi kendi aralarındaki rekabette yaptıkları “staj”la öğrenirler.

İmrenilecek rol modeller, örnek alınacak yoldaşlar “Devrim Arkadaş”lar vardır çevrenizde. “Vay be! Ne eylem koydu yoldaş”, “Nasıl da geçirdi çuvalı Amerikalı askerin başına...” gaz veren cümleleri damarlarınıza kadar dolaştırılır. Bazen bir arkadaşın çoğu zaman bir kızın ardından öylesine girdiğiniz ve bir-iki hafta takılıp çıkacağınız dernek, dergi, ev siz farkında olmadan örgüt'e evrilmeye başlamıştır.

Aileden aldığınız değerlerin itina ile içi boşaltılır. Kalbiniz uyuşturulurken aklınız buzdolabının buzluğuna alınır, ruhunuz sisler arasında kalmıştır. Dünya sizin gibi devrimci(!)lerin etrafında dönüyordur artık. Yapacağınız fedakârlıklarla yakacağınız “ışık” diğerlerinin yolunu aydınlatacaktır güya. Size giydirilen devrimci elbisesi aşama aşama kimyanıza karıştırılır ve damarlarınızda bir uyuşturucu gibi dolaşmaya başlar. Sizi cehennemin dibine kadar götürecek yol “devrim, adalet, kardeşlik, özgürlük, eşitlik, masumiyet, devrim şehitliği…” masallarının erdoktrinasyonuyla süslenir.

Siz “Aslan”sınızdır, meselelere karşı “Duyar”lısınızdır, en “Ağca” insansınızdır ve Che’den, Deniz’den neyiniz eksiktir ki.

Sağ ya da sol; bulunulan zeminin önemi yoktur.

Yönetenlerin seçimle geldiği ve gittiği bir ülkede sokakların çözüm yeri olduğuna inananlar, ya kendilerini ya da sokağa döktüklerini kandırırlar. Bu değişmez kuraldır. Ama profesyonellerin inanç ya da değerler manzumesi yoktur. Çünkü onların görevi meseleyi çözmek değil, aldıkları ihalenin amacıyla uyumlu biçimde meselenin üzerine bir kördüğüm daha atmak, dolayısıyla taşeronluğunu yaptıkları ihale sahibine karşı görevlerini ifa etmektir. Yukarıda söylenenlerden sonra hemen akla şu soru gelecektir: Peki ne karşılığında?

Sabredin biraz: İşiniz/mesleğiniz bu olmuşsa artık “mafyaya girenin çıkışı tabutladır” çıkarımında olduğu gibi başka çareniz kalmaz. Çünkü çevreniz, sosyal hayatınız çembere alınmıştır. Kendinizi İstiklal caddesinde “sol” ve “devrim” içerikli gazeteler satarken bulursunuz. Sonra devrimci marşlar eşliğinde o yayınlarda içeriğe katkı yapmanız sağlanır. İsminizi ya da kod adınızı dergide görünce uçarsınız. Hâlbuki kendini önemli hissettirmenin ilk basamaklarındandır bu.

Derken gelsin 1 Mayıslar, Geziler, yıldönümleri...

Önce ufak eylemlerde provokatör, gözcü, badi, molotofçu olursunuz. Ardından roller ağır ağır kendi çapında büyümeye başlar. Kendinizi akıntıya kaptırmış gidiyorsunuzdur.

Sonra, yaptıklarınız hayat tarzınız, yaşam biçiminize dönüşür. Kendinizi çok önemli ve vazgeçilmez hissetmeye başladığınızda geçmiş olsun; Siz “devşirilmiş kullanışlı aptal” kıvamında bir piyonsunuzdur artık. Biraz aklınızı kullanma fırsatı yakalayınca profesyonelleşirsiniz ve sizi kullanan orta boy piyonların yöntemlerini çözersiniz. Ardından da kendinize minik piyonlar devşirirsiniz. Onlar sizin küçük çaplı eylemlerinizi gerçekleştirerek kendilerine “kimlik-aidiyet” verdiğiniz -tıpkı size verildiği gibi- kaosun dişlileridir artık. Yukarıdan ihaleyi alanların taşeronusunuzdur, andrenalin bağımlısınızdır ve kandan besleniyorsunuzdur bundan sonra…

Sağ ya da sol; bulunulan zeminin önemi yoktur. Gençten, üniversiteli öğrenciden Kullanışlı aptal kıvamında aktivist ve eylemci, ardından da terörist-katil çıkarma şablonunun özeti budur.

Kendi dünyasında devinip/yuvarlanıp giden, evine ekmek getirmek ve çocuklarının geleceği için didinen sıradan insan için bunun empatisini yapmak o kadar güçtür ki.

KISA MESAJ HATTI:

Kelimeleri olmayan zavallılar, kurşunlardan medet umar. (Yusuf Aydemir)

İhsan Toy- Haber 7

ihsantoy@tasam.org

http://twitter.com/caricare1773

Yorumlar2

  • Hikmet 9 yıl önce Şikayet Et
    Konu çok net anlatılmış. Bu teröristlerin nasıl yetiştiğini bilmek lazım.
    Cevapla
  • yabuz 9 yıl önce Şikayet Et
    yazı harika.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat