Yeni dönemin kodları…

Türkiye, kamu düzeni ve ulusal güvenlik çerçevesinde, iç ve dış politika bakımından yepyeni bir döneme girmiş bulunuyor.

  • GİRİŞ28.07.2015 09:45
  • GÜNCELLEME28.07.2015 09:45

Yeni dönemin kodlarını iyi okumak gerekiyor. 

Bir ülkenin iç ve dış politikasını, jeopolitik konumundan ve tarihinden bağımsız olarak ele almak mümkün müdür? “Bizim Orta Doğu ile ne işimiz var, Suriye’de ne işimiz var?” diyenler, tam da bu sakil yanlışlığı yapıyorlar. ‘Biz Batıya yönelelim, hep Batı ülkeleri ile iş tutalım; böylece hem Bölgede yaşanan sıkıntılardan uzak kalırız hem de kalkınırız’ diye düşünenlerin, dünyanın gerçeklerinden ne denli uzak kaldıklarını, son gelişmeler açık bir biçimde ortaya koyuyor… Türkiye jeopolitik konumu ve tarihî geçmişi itibariyle, kendisini Orta Doğu’dan soyutlayamayacağı gibi, Türkiye olmadan da, bölge ile ilgili herhangi bir köklü dizayn ve düzenleme yapılamaz. Üç yıl boyunca, Türkiye’nin Suriye için ısrarla dile getirdiği, “Güvenli Bölge” talebini duymazlıktan gelen ABD’nin nihayet aynı noktaya gelmesi, bunun bir göstergesidir…

Evet, Türkiye-Suriye coğrafyası merkezli ve başta Irak, Ürdün, Lübnan olmak üzere, bütün bölgeyi derin biçimde etkileyecek yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönemin kodlarını doğru okumak gerekiyor. Bu yeni dönemin icabı olarak da, Türkiye’nin kamu düzeni ve ulusal güvenlik çerçevesinde, iç ve dış politikasında önemli hamleler yapacağının altını çizelim. Yani hiçbir şey üç hafta önceki gibi olmayacak. Türkiye içerde PKK ve DHKP-C gibi örgütlere, dışarıda DEAŞ ve şartların zuhuruna göre PYD-YPG gibi oluşumlara karşı, çok köklü ve kritik hamleleri başlatmış bulunuyor. Bu alanda atacağı hayati adımlarda, tek başına olmadığını da belirtelim… Tahmin edilenden daha uzun süre direnebilen Esad Rejimi için, artık geri sayım başlamıştır diyebiliriz. 6 Temmuz’da Pentagon’da güvenlik danışmanlarıyla yaptığı toplantıdan sonra, DEAŞ’ı alt edebilmek için Suriye’deki ılımlı muhaliflerin (ÖSO) eğitilip donatılması için daha çok şey yapılması gerektiğini söyleyen Obama, ertesi gün özel danışmanı E. General John Allen’i Ankara’ya gönderdi. Allen ile Ankara’da yapılan uzun ve çetin müzakerelerden sonra önemli bir mutabakata varıldı.

Bu mutabakatın iki önemli ayağından biri, DEAŞ’a karşı yürütülecek mücadelede, İncirlik, Diyarbakır ve Batman gibi askerî üslerin fiilen kullanılması ise, diğeri de Suriye sınırının öbür tarafında; Cerablus bölgesinde, 110 km genişliğinde 60 km derinliğinde bir güvenli bölgenin teşkil edilmesidir… Burada, hem ÖSO unsurlarına yönelik eğit-donat işlemlerinin devam ettirilmesi hem mültecilere insani yardımın gerçekleştirilmesi hedef alınıyor. Bu bölgenin Türkiye açısından hayati önemi ise, oluşturulmak istenen yekpare bir Kürt Bölgesinin önüne geçilmesidir. Bunun altını çizelim.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat