Siyasette yeni dönem…

AK Parti olağanüstü kongresi, iktidar yapısı ve hükümet biçimiyle ilgili yeni bir dönemin kapısını araladı.

  • GİRİŞ24.05.2016 09:15
  • GÜNCELLEME24.05.2016 09:15

 ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ fiilen bir nevi tescil edilmiş oldu. Ancak hukuki tescil için anayasa değişikliği gerekli. 

Pazar günü yapılan AK Parti II. Olağanüstü Kongresi, beklendiği çerçevede sancısız ve tesanüt içinde geçti. Binali Yıldırım, genel başkanlık görevini Ahmet Davutoğlu’ndan devralırken, en öncelikli meselelerinin yeni bir anayasa (ve tabii başkanlık sistemini getirmek) olduğunu ilan etti. Bu kongre ile Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti üzerinde zaten var olan kontrol ve hâkimiyeti her yönüyle pekişmiş oldu. (Burada Cumhurbaşkanı ile uyum içinde çalışma sözü veren yeni Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında, teşekkül edecek bakanlar kurulunun yapısı ve keza parti yönetim kademelerinin yenilenmiş hâli, bütünüyle bir ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ sistemini fiilen pekiştirecek şekilde, dizayn edilmiş bulunuyor… Hem Divan Başkanı Bekir Bozdağ hem de yeni Genel Başkan Binali Yıldırım tarafından, özellikle altı çizilen bu “fiili durumun” hukuken de tescil edilmesi için, şimdi sıra bu konuda yapılacak anayasa değişikliğinde. AK Parti’nin bundan sonraki en önemli mesaisi herhâlde bu olacak.)

Başkanlık sistemini tesis edecek yepyeni bir anayasa veya en azından, bu hükümet sistemini yeteri derecede düzenleyecek kapsamlı değişiklik, hâlihazırdaki parlamento aritmetiğinde mümkün görülmediğinden, Partili Cumhurbaşkanlığı ara formül olarak devreye alınmış bulunuyor. Elbette bunun için de yine anayasa değişikliği şart. Şimdilerde bu sınırlı ölçekteki değişiklik için, bir uzlaşma arayışı devam ediyor. Politik söylemlerinde en azından “şimdilik”, başkanlık sistemine karşı olduğunu açıkça ortaya koyan MHP, acaba partili cumhurbaşkanlığı teklifine sıcak bakacak mı? MHP, iç yapısındaki sıkıntılar ve yaşanan ciddi belirsizliklerin etkisiyle, iş birliğine gidebilir. Ancak, CHP ve HDP’den bu konuda bir destek söz konusu olmayacağı için, AK Parti ve MHP; firesiz olarak tam kadro oy verse (316+40) dahi, yine de referanduma gitme zarureti var… Erdoğan ve AK Parti, referandumdan yüksek oranda bir halk desteği çıkacağına inanıyor ve zaten meseleyi halka götürmek için de uygun zemin hazırlıyor.

Geçtiğimiz hafta, siyasi partilerin grup sayısı ve Meclis aritmetiğinde önemli değişikliklere yol açması mümkün, bir başka önemli gelişme daha yaşandı. 150 civarında milletvekili hakkında, toplam 787 dosya ve fezlekenin, bir defaya mahsus olarak Meclis onayına ihtiyaç kalmadan, doğrudan yargı mercilerine intikali ve gerekli soruşturma-kovuşturmanın yapılması için, anayasanın 83/2. Madde hükmü, bloke edildi. Bu yasama dokunulmazlığı alanında, çok önemli bir adım oldu. Fiili yansımaları henüz başlamadı. Lakin yakında gümbürtü kopabilir. Bunun sebebiyet vereceği yeni siyasi kırılmalar da yaşanabilir. Hatta böyle bir durumun bir ara seçimi gerekli kılması da, teorik olarak mümkündür. Ve böyle bir durum, genel olarak Parlamentonun çalışma takvimini de etkileyebilir… Diğer yandan, Meclis’te kısmi ve dar çerçeveli bir anayasa değişikliği için uzlaşma imkânı bulunamadığı takdirde, 2019 seçimleri mi beklenecek, yoksa bir erken seçime mi gidilecek? Bu şartlar altında bir erken seçime gitmek, beklenen ve istenen neticeyi hâsıl edecek midir? Görüldüğü üzere, bugünden kestirilmesi zor, pek çok nokta var.

Lakin medyadaki kimi yüzeysel ve ucuz yorumlara bakılırsa, her şey sütliman!.. Bu türden yorumlara inanmak ve bel bağlamak, bize göre sağlıklı bir durum değil. İster lehte ister aleyhte olsun, başkanlık veya yarı başkanlık sistemine dair yapılan değerlendirmelerin çoğu, bilimsel ve objektiflikten ziyade, tarafgirlik ve tepkisellik üzerine kurulu. Muhalefet cenahı, baştan beri akılcı bir karşı tez geliştirmek yerine, sadece Cumhurbaşkanının şahsını hedef alan bir suçlama ve karalama peşinde. Muhalefetin bu dağınıklık ve hazırlıksızlığı, AK Partinin işini hayli kolaylaştırıyor. Oysa diktatörlük suçlamaları yerine, ciddi; ayağı yere basan argümanlarla hareket etse, halk nezdinde inandırıcılığı artacak… Bu arada, ‘yandaşlık’ adına yapılan ucuz övgü ve güzellemelerin de, ne getirip ne götürdüğünü iyi hesaplamak gerekiyor!..

Yorumlar1

  • gülcan 7 yıl önce Şikayet Et
    güzel yerinde bir değerlendirme Bekleyip göreceğiz
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat