İhanetler bitmez!..

.

  • GİRİŞ16.07.2019 08:25
  • GÜNCELLEME16.07.2019 08:25

İhanetlerin kaynağı, sebepleri ve saikleri birbirinden farklı olabilir. Ama maksat ve hedefleri aynıdır. İhanet, ihanettir. İhanetin icrasında rol alan aktör ve figüranlar, devrine göre farklı olabilir. Lakin netice hep aynı kapıya çıkar!..

Üçüncü yıl dönümünde, 15 Temmuz ihanetini konuşuyoruz… Geçen üç sene zarfında, bu ihanete dair hemen her şey söylendi, yazıldı ve çizildi. Sırf bu ihaneti konu alan hayli kabarık sayıda kitaplar, ilmî makaleler de kaleme alındı. Peki, acaba bu hadise hakikaten bütün veçheleriyle izah edilebildi mi? Veya soruyu şöyle değiştirelim; 15 Temmuz ihaneti hakkında, halkımızın belki tamamı değil, ama hiç olmazsa elit kesimleri kâfi miktarda bilgi ve en önemlisi de doğru fikir sahibi olabildi mi? Ne yazık ki, bu soruya olumlu cevap vermek mümkün görünmüyor. Bunu nereden çıkarıyoruz? Çok basit; medya organlarında dolaşıma sokulan yorumlardan, televizyonlarda ardı arkası kesilmeyen o bilgiç analizlerden ve dahi siyaset erbabının konuşmalarından!.. Bu da şu anlama geliyor; İşimiz hakikaten zor. Çünkü ülkenin istikbalini ve istiklalini bu derece tehdit eden bir ihanetin mahiyetini, bunca zaman, daha doğru dürüst kavrayamamışsak vay hâlimize… Zira ihanetler bitmez. İhanetler irili ufaklı olabilir. Planlayıcıları içeriden veya dışarıdan olabilir. Aktörleri ve figüranları çok farklı alanlardan olabilir. Bunların nasıl devşirildiği çoğu zaman karanlıkta kalır. 15 Temmuz ihanetinin elebaşı, kimler tarafından ve nasıl devşirildi mesela? Bu ihanetin sıradan bir darbe teşebbüsü olmadığını herkes teslim ediyor. Evet, 15 Temmuz doğrudan bir işgal hareketi teşebbüsü idi. Şayet hedefine ulaşsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti, bu hâliyle yerinde olur muydu? Neyse ki, Milletimizin uyanıklığı, kararlılığı ve vatan için sergilediği fedakârlığı sayesinde, bu felaket önlenebildi. Peki, bu ihanetin memleketimizin ve milletimizin sırtına yüklediği faturanın büyüklüğünü tam olarak hesaplayabiliyor muyuz? Maddi ve manevi?.. Ne mümkün!..
15 Temmuz ihanetinin koçbaşı olan FETO ile mücadele bitmedi. Bu açık. Her gün yapılan operasyonlar, gözaltına alınan, tevkif edilen sanıklar, şüpheliler ve kaçaklar vs. vs... Şunu çok iyi bilelim ki, FETO da aynı küstahlıkla ihanetine devam ediyor. İçeride ve dışarıda, elinden gelen her türlü alçaklığı, kalleşliği sergilemekten çekinmiyor. Daha birkaç gün önce Libya’da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni zora sokmak için, Hatay’daki MİT Tırları olayına benzer bir ihanet sergilemediler mi? Avrupa’nın dört bir tarafında, güya bizimle dost ve müttefik ülkelerin koruma ve kollaması altında, vatan hainliğine tam gaz devam ediyorlar… Şöyle bir soru sorsak, cevabı kolay mıdır sizce? 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana bildiğimiz ve bilmediğimiz kaç tane ihanet olayı sergilendi ve dahi kaç tanesi teşebbüs safhasında kaldı? İHANETLER BİTMEZ derken, bu durumları kastediyoruz. Hedefine ulaşsa da ulaşmasa da, neticede ülkemize mutlaka bir maliyeti var. O sebeple, bu maliyetleri en aza indirmenin yolu, ihanetleri zamanında yani mümkün olan en erken safhada teşhis etmek ve tabii tedbirini de almak…
FETO elebaşı on yıllarca, din kisvesi altında insanları zehirlerken, bunu teşhis etmekten sorumlu olan makam ve merciler âdeta uyudular!.. Diyelim ki, FETO elebaşı gerçekten çok sinsi idi. El Hak öyle idi. Vakti zamanında bunu tespit etmek kolay değildi. Peki, bu ihanet şebekesi iyice semirip; kendisini artık gizleme mecburiyetini duymadan, aleni şekilde ifsada devam ederken sorumlular neredeydi? Mesela FETO elebaşı Vatikan’a gidip Papa’nın önünde iki büklüm bağlılıklarını bildirir ve onun verdiği misyonu ifa etmeye amade olduğunu ilan ederken, niye yetkili ve etkili birileri çıkıp; ey ahali bu yapılan düpedüz ihanettir. Onun da ötesinde, din-i mübîni İslâm’a açıkça suikasttır. Bu hainliğe zinhar izin vermeyin… Neden böyle bir ikaz yapılmadı? Ah ah!.. İhanet bu derece apaçık sürerken, gaflet de o denli katmerliydi maalesef.
15 Temmuz ihanet kalkışmasında 251 şehit verdik. İki bin 190 küsur da gazimiz var. Bu büyük bedel ödendi. Fakat esas korkunç bedeli, FETO’nun dinimize yaptığı saldırı ve ifsatlarda ödedik. Üstelik bu en tehlikeli bedel ve nesiller boyu hüküm sürebilecek bir nitelikte… Bunca yaşananlara rağmen, hâlâ ve hâlâ ne yazık ki, bu mesele yeterince kamuoyunun dikkatine getirilebilmiş değil. Hâlbuki, tehdit ve tehlikenin esas kaynağı burası… Bütün devlet erkânı ve bütün şuurlu vatandaşlar, dikkatlerini bu noktaya teksif etmeli. 15 Temmuz ihanetinin püf noktası, tam da budur. Bunu asla unutmayalım, unutturmayalım… Gerisi teferruat!

TÜRKİYE GAZETESİ
 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat