Küresel diktaya karşı başkanlık sistemi

  • GİRİŞ31.01.2015 11:29
  • GÜNCELLEME01.02.2015 06:51

Türkiye’nin gevşek, hantal ve dağınık yapısını demokrasinin bir gereği olarak sunuyorlar. Ama aynı çevreler genel dünya sisteminin giderek merkezileşen yapısını ya görmüyor ya da görmek istemiyorlar. Bunun tek bir anlamı vardır. O da Türkiye’yi yumuşatıp etkisizleştirmek ve küresel kapitalizmin yörüngesine mahkûm etmektir. 

Dünya sistemi varlığını sürdürmek, haksız ve adaletsiz egemenliğini devam ettirmek amacıyla merkezi yapısını yoğunlaştırmaktadır. Ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel güç her gün daha da artan bir hızla belli ellerde toplanmaktadır. 

Oxfam adlı küresel STK’nın bir İsviçre bankasının rakamlarına dayanarak yaptığı bir araştırmaya göre dünyadaki zenginliklerin %49’u nüfusun sadece %1’nin elindedir. Bu araştırmanın metodunu tartışanlar olsa da yoğunlaşmanın hızlanma eğiliminde olduğu yadsınamaz. Çünkü aynı %1,  2009’da sadece %44’e sahipken, bu oran 5 yılda 5 puan artmıştır. Bunun 2016’da %51’e ulaşacağı sanılıyor ve bütün araştırmalar bunu doğruluyor. 

Küresel ölçekte siyasal güç soğuk savaştan sonra iyice tekelleşmiştir. 2003 Irak müdahalesinde görüldüğü gibi uluslararası hukukun en temel ilkeleri bile açıkça çiğnenebilir hale gelmiştir. Dünyadaki askeri harcamaların yarıya yakını tek bir ülke tarafında yapılmakta ve ekonomik konular başta olmak üzere birçok alanda askeri güç baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. 

Dünyada giderek herkes aynı müziği dinlemekte, aynı filmleri seyretmekte, aynı programları izlemekte ve bilgi kaynakları da küresel düzeyde tekelleşmektedir. Tek tip insan, tek tip kültür, tek tip uygarlık modeli ekonomik güçle, teknolojiyle o da yetmezse silah zoruyla, işgalle, darbeyle, turuncu devrimlerle toplumlara empoze edilmektedir. 

Serbest piyasa güzellemeleri ülkelere uygulanan ekonomik ambargoları, askeri güçle yapılan fiyat ayarlarını ve empoze para sayesinde ayakta tutulan ekonomileri izah edemez. Bir zamanlar bazı yoz ve köhne rejimleri eleştirmek isteyenler  ‘reel sosyalizm’ diye bir kavram icat etmişlerdi. Bununla hayal ve gerçek arasındaki farkı vurguluyorlardı, o halde günümüzde de ‘reel liberalizm’ ve ‘reel demokrasi’ kavramlarını kullanmamız gerek. Bazı şaşkınların hâlâ ‘dünya demokrasi ligi’ dedikleri sistemde tüm maçlar şikelidir ve şampiyon hep bellidir. 

Ülkemiz güçlenmekte, ağırlığını bölgesel ve küresel düzeyde hissettirmektedir. Nüfusu, ekonomisi ve coğrafyasındaki politik ağırlığıyla dünyada daha iyi bir konumu hak etmektedir. Ancak dünya sistemi 250 yıllık hiyerarşiyi korumak için elinden geldiğince direnmektedir. Yeni Türkiye’nin kendi kabuğunu kırıp yeni hedeflere koşması engellenmek istenmektedir. Sokak kalkışmalarından Gülen örgütünün çeşitli kumpaslarına kadar tüm girişimler bu çerçevededir. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat