Türkiye için alan açılıyor; reformlara asılalım

  • GİRİŞ01.11.2014 12:15
  • GÜNCELLEME02.11.2014 11:27

Geçtiğimiz yıl, gerek ABD Merkez Bankası (FED) yetkililerinin açıklamaları nedeniyle oluşan gergin ortam, gerekse de Gezi Parkı sürecinden kaynaklanan siyasi tartışmalara bağlı olarak, hoşumuza gitmese de, kabullenmek istemesek de, Türkiye ile ilgili algı kırılgandı. Uluslararası ekonomi çevrelerinde, Türkiye, önde gelen dört gelişmekte olan ülke ile birlikte 'Kırılgan Beşli' olarak anılmaya başlanmıştı. 2014 yılının ilk 6 ayında, 'Kırılgan Beşli' bir ara 'Kırılgan Sekizli' bile oldu.

'Kırılgan Sekizli'ye yönelik uluslararası ekonomi medyasındaki yazılar ve söylem, uluslararası yatırımcıların bir bölümünün pozisyon kapatmaları gibi bir gelişmeyi beraberinde getirdi ve söz konusu sekiz ekonominin para birimleri dolar karşısında ciddi değer kayıpları yaşadı. Esasen, söz konusu sekizli grup içerisinde yer alan kimi ülkelerin, örneğin Brezilya, Arjantin ve Güney Afrika gibi, Hindistan gibi ekonomilerin para birimlerinin dolar karşısındaki değer kayıpları 2013 yılı mayıs ayı öncesinden zaten başlamıştı ve Türkiye bu ülkelerden pozitif yönden ayrışmaktaydı. Ancak, önce 22 Mayıs'ta bir önceki FED Başkanı Bernanke'nin konuşmasıyla başlayan para politikasının sıkılaştırılması ile ilgili tartışmaların üzerine, iç siyasi tartışmalar da eklenince, Türk Lirası da bir anda kendini aynı kervanın içerisinde buldu.

SAĞLAM DURUNCA, TREND DEĞİŞİYOR

Esasen, bizim gibi ülkelerin küresel algılarına yönelik operasyonlar, bir strateji oyunu. Coğrafyamızın kültürü gereği, bu tür arayış ve operasyonları ahlaki açıdan reddetmek ve sinirlenmek doğamızda var. Ancak, 19. Yüzyıl'dan bu yana, ülkelerin algılarına yönelik operasyonlar, acıdır ki bu süreçlerin doğasında var ve ülkeler rakiplerine karşı algı operasyonlarında başarılı olabildikleri ölçüde, müzakere veya pazarlık masasında pozisyon kazanma çabası içindeler. Her ülke rakibinin masaya daha zayıf bir elle oturmasına çalışıyor. Bu nedenle, kendimize yönelik bu tür operasyonlara sinirlensek de, çelik sinirlerle durmak,

gülümsemeyi eksiltmemek ve karşı tarafa

duygularımızı göstermemiz gerekiyor.

Türk ekonomi yönetimi, son bir yıldır

uluslararası ekonomi medyası üzerinden,

Türk ekonomisine yönelik olarak oluşturulmaya çalışılan 'kırılganlık' algısını, hayli sağlam sinirle ve hiç telaşa kapılmadan, ısrarla Türkiye için ifade edilen yakıştırmaları, tanımları veya iddiaları, profesyonel bir sakinlikle göğüsledi ve aynı sakinlikle, her uluslararası ortamda karşı argümanları ortaya koydu. Burada, Türkiye'nin son 150 yıldır var olan bir ekonomik gerçeği olarak, 'tasarruf açığı' sorunu masaya getirildiğinde, sinirlenerek, tepki göstererek, reddetmek

yerine, bu tür bir yapısal soruna yönelik

tedbirleri soğukkanlılıkla anlatmak, hiç

kuşkusuz daha çok prim yapıyor.

Yazının devamını okumak için tıklayınız...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat