Kobani olaylarında asıl hedef çözüm süreciydi

  • GİRİŞ24.10.2014 10:22
  • GÜNCELLEME24.10.2014 18:51

Üstelik bu lincin başını "Kürt dostu" kalemler çekti. Aynı saldırganlığı Gezi ve 17 Aralık'taki yargı darbesi sırasında da sergilediler. Ne Gezi'ye, ne 17 Aralık darbesine laf söylettiler. Kobani'de Kürtlerden daha çok Kürtçü, HDP'den daha HDP'ci, Kandil'den daha Kandilci kesildiler. 30'dan fazla sivilin katledilmesini "karşıt gruplar arasındaki çatışmaya" bağladılar. Binlerce işyerinin yakılmasını, binlerce esnafın ekmeğinin, hayatının, geleceğinin çalınmasını "Olmaması gereken şeyler" diyerek geçiştirdiler.  

Oysa sokağı kışkırtan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bile bugün "Kobani olaylarında asıl hedef çözüm süreciydi" diyor. Demirtaş'ın sözleri bu tespitle sınırlı değil elbette, devamı şöyle: "Olaylarda bazı bölgesel istihbarat örgütleri ve uluslararası güçler de devreye girdi. Yaşanan olaylarda HDP küçük bir hedefti. Asıl hedef çözüm süreci ve bölgeyi yeniden dizayn etmekti." 

Bu sözler yeterince açık; Demirtaş, Kobani olaylarını çözüm sürecine yönelik provokatif bir girişim olarak değerlendiriyor. Ancak bu açıklama yetmez; Kandil ve HDP, bu provokasyonun arkasındaki güçleri de açığa çıkarmak zorunda. Çünkü o güçler "Diren Kobani" sloganlarıyla kendileriyle birlikte hareket ediyordu. "Kobani çözüm sürecini hedef alıyor" diyenler ise bu cephenin saldırısına uğradı. O gürültücü çeteyi kendi yanlarından uzaklaştırmadan samimi olduklarına inanmamız zor. 

Demirtaş'ın bu sözlerinin ardından sokağı kışkırtan "Kürt dostu" kalem erbabının ne düşündüğünü merak etmeye başladım. Gezi'de, 17 Aralık'ta olduğu gibi Kobani'de de kulaklara coşkuyla "çözüm süreci bitti" diye fısıldayanlar şimdi ne diyecek?  

Eminim bu sözleri en son Demirtaş'tan duymayı bekliyorlardı; zira Kobani'nin çözüm sürecini hedef alan bir provokasyon olduğunu ilk söyleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dı. Demirtaş'ın bu noktaya geleceğini asla tahmin etmiyorlardı.   
Görüyorsunuz süreç her şeye kadir!  

Peki parti tabanını sokağa döken Demirtaş'ın bu değişimini neye borçluyuz?  
Elbette ki hükümetin ve İmralı'nın çözüm kararlılığına. Hükümet kontrolü kaybetse ve Apo da örgüt üzerindeki ağırlığını yitirseydi Demirtaş, bugün, sokak olayları üzerine kahramanlık türküleri yakıyor olacaktı. 17 Aralık darbesinin arkasındaki medyayla birlikte faturayı hükümete çıkaracaktı.  

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat