Kandil için test süreci

  • GİRİŞ06.03.2015 09:36
  • GÜNCELLEME06.03.2015 09:36

Örgüt, deyim yerindeyse iki yıl boyunca yerinde saydı; ne silahları bırakmaya yanaştı, ne de siyasete dönüş hazırlığı yaptı. Öcalan'a doğrudan karşı koyamadıkları için süreci zamana yaymayı tercih ettiler; Gezi ayaklanması, Kandil'in sığınabileceği "geçerli", "makul" bahaneyi oluşturdu. Vakit kaybetmeden, sınır dışına çıkmayı durdurup eski mevzilerine geri döndüler.  

Kandil ve HDP yönetimi, hükümete karşı kurulan darbe koalisyonuna Öcalan'ın müdahalesi ve tabanın duyarlılığı sayesinde katılamadı; ama gönülleri hep bu koalisyondan yana oldu. Pozisyonlarını "üçüncü taraf" olarak açıklasalar da statükocu blokla aralarındaki mesafe zamanla silindi, tek taraf oldular. Bunun nedeni, Öcalan dışındaki yöneticilerin zihinsel olarak Türkiye'deki muhalefet cepheyle aynı ideolojik ve siyasi kodları paylaşıyor olması.  
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 4 Şubat'ta örgüte gönderdiği "tahkim edilmiş ateşkes ve silahsızlanma kongresi" talimatı, Kandil'in vetosuyla karşılaştı; itirazlarının aşılması ise ancak 28 Şubat'ta mümkün oldu.  

Kandil ve HDP'nin iki yıl önceki Öcalan'ın talimatına verdiği tepkiyle, "silahsızlanma kongresini toplayın" çağrısına gösterdiği reaksiyon neredeyse bire bir aynı. Yine, yolda yeni bir bahane bulana kadar Öcalan'ın talimatına uyar bir tutum aldılar. Kandil daha şimdiden "10 maddenin gereği yerine getirilsin ondan sonra... " demeye başladı bile. HDP de "İç güvenlik paketi"ni, tarihi Dolmabahçe çağrısının ön şartı olarak sunmaya ve bu yeni sürece karşı kullanmaya başladı. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın, PKK'ya yapılan çağrının üzerinden daha bir saat bile geçmeden "Hükümete zerre kadar güvenmiyorum" açıklaması da süreci bozmaya ne kadar hevesli olduklarını göstermeye yetiyor bence. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat