Kürt meselesinde bitmeyen oyun

  • GİRİŞ02.08.2015 11:17
  • GÜNCELLEME03.08.2015 10:14

Bir adım atıyoruz, biraz yürüyoruz sonra tekrar başa dönüyoruz.

Rahmetli Özal'ın 90'ların başında devreye girmesinden beri bu kader değişmedi. Ne zaman olumlu bir adım atılsa mutlaka bir bahane bulunuyor ve o adım sekteye uğratılıyordu.
1993'te, 1996'da veya Öcalan'ın yakalandığı 1999'da önemli fırsatlar yakalandı ama sonlandırılamadı.
AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu 2003 sonrası da girişimler oldu. Önce 2009'da Habur ardından da 2011'de Oslo süreçleri geldi.
İçerideki ve dışarıdaki derin ve açık yapılar ellerinden gelen her şeyi yaptı.
Oslo sürecinde Paralel Yapı'nın neler yaptığını Kürt siyasetçiler de defalarca dile getirdi.
Hatırlayın, o zaman da yeni bir seçim yapılmış ve daha seçimin üzerinden bir ay geçmeden 14 Temmuz'da 13 askerin şehit edilmesiyle çatışmayı yeniden başlatmıştı.
PKK'nin gerekçesi yine aynıydı: "Devrimci halk savaşını başlatıyoruz..." İlginç bir şekilde hemen Aysel Tuğluk gibi sivil aktörler de devreye girmiş, Diyarbakır'da "özerklik" ilan edilmişti. Sonra ne oldu? Kimse sorgulamadı. Olan sürece ve o kanlı süreçte ölen insanlara oldu. Önceki gün Leyla Zana söyleşisini yeniden okurken 2011'deki o sürecin bozulmasıyla ilgili üzerinde pek durulmayan çok çarpıcı bir ayrıntı dikkatimi çekti: 
"Bir sürü karanlık eylem, süreci dinamitledi.
İki tarafı Silvan'da karşı karşıya getiren 5 esrarengiz kişi var, kimdi bunlar? Şunu demek çok kolay. Devletin Ergenekon'u yaptı. PKK'nın şahinleri yaptı. Asıl önemli olan bunu çözmek, bunları bulmak." 
Ve geldik şiddeti devreden çıkarma yolculuğunun belki de en umut verici olanına...Cumhurbaşkanı kararlı bir biçimde 2013 başında ilk kez "yerli" bir süreç başlattı ve Öcalan'la görüşmenin önünü açarak bölgenin en önemli barış projesini hayata geçirdi.
Yaklaşık iki yıl sonra gelinen son noktayı Başbakan Davutoğlu 2014 Eylül'ünde şöyle anlatıyordu: "Hızlı akan ırmakta yarıya kadar giden bir kişinin geriye dönme maliyeti, karşıya geçme maliyetinden daha yüksek olur. Çıkardığımız çözüm için çerçeve yasa ile yarı yolu geçtik.
Artık kulaçları daha hızlı atmamız lazım." Tablonun bir tarafı buydu ama öteki tarafı bir hayli karanlıktı ve başka oyunlar kuruluyordu.
Kürt siyasetinin içinde bir kesim, daha süreç başladığı andan itibaren Erdoğan'ıdüşmanlaştıran bir siyaseti izledi. Bunu da Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık darbesiyle ve TIR operasyonlarıyla takviye etti. Asıl hedefi çözüm sürecini sabote etmekti. Etkili olmayınca da devreye Kobani girdi ve bugünkü noktanın fitili ateşlendi.
Neredeyse 30 yıl önce oynanan oyunların bir benzeriydi bu. İlginç olan, bu kez oyunların farkında olunmasıydı. Yine de engellenemedi.
Şu sıralarda yine Öcalan'ın devreye girip girmemesinden söz ediliyor. Bu oyunları en iyi bilenlerden biri de hiç kuşkusuz Öcalan'dı.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Mahmut Övür - Sabah

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat