16 Nisan’da Evet’in anlamı: Milleti sistemin kalbine yerleştirmek...

.

  • GİRİŞ28.03.2017 09:16
  • GÜNCELLEME28.03.2017 09:16

Bugün biraz daha 16 Nisan’da anayasa değişikliğinde yer alan maddeleri incelemeye devam edelim.

Öncellikle sanırım teklifte yer alan üç kuvvetten birisi olan yargımızın bağımsız olması yanına eklenen “tarafsızlık” ilkesine kimsenin itirazı olduğunu zannetmiyorum. Çünkü bağımsızlığını bir kesimden, bir ideolojiden yana “taraf” olarak kullanan yargının yargı özelliğini yitirdiğini biliyoruz.

Tarafsızlık ilkesini anayasaya işlenmesi sadece bir kelime farkı değildir. Bu ilkenin genel toplumsal mutabakatla bir kural ve zorunluluk haline gelmesidir. Özetle tarafsız davranmayan bir yargı birimi veya üyesi artık anayasaya karşı sorumlu olacaktır.

Teklifte Askeri Yargıtay ve Danıştay’ın kaldırılıyor olması, yargıdan çift başlılığı gideren bir reformdur. Bu reform yargının tarafsızlığı ilkesini de güçlendiren bir değişikliktir.

Seçilme yaşının 25’ten 18’e indirilmesi gençlerimizi de incitecek şekilde tartışıldı ve bunun sorumlusu CHP’dir. Bir siyasetin toplumun bir kesimine dair onu baştan suçlu çıkaran, onun ahlak dışı davranacağını öngören bir tutum takınması büyük bir ayıptır.

Bu düzenleme yaklaşık sekiz milyon vatandaşı ilgilendiriyor. Hukukumuzda 18 yaş erişkinlik yaşıdır ve bu yaşa erişmiş olanlar hak ve ödevlerinde de erişkin muamelesi görürler. Evlenebilir, iş kurabilir, bir suç işlediğinde de çocuk mahkemesinde değil, normal mahkemelerde yargılanırlar. Bu reform maddesini 18-25 yaş arası kız ve erkek gençlerimizin seçilme yasağını kaldırma şekilde düşünmek gerekir. Bu aslında bir hak ihlalidir. 18 yaşında bir vatandaşa seçme hakkını verip, seçilme hakkından muaf tutmak bir demokrasi açığıdır.

HSYK bir mahkeme değildir. Yaklaşık 15 bin kişilik hakim ve savcılardan oluşan yargı camiamızın özlük, tayin, taltif ve disiplin işlemlerini yerine getiren bir idari kurumdur ve oldukça önemlidir. Teklifte 13 kişilik bu kurulun yedi üyesini artık Meclis’e seçtirme kuralı getirilmektedir. Meclis’te çoğunluğu bulunan bir partinin bu üyeleri tek başına seçeceğine dair iddialar geçersizdir.

Teklife göre Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 3 üyesi Yargıtay, 1 üyesi Danıştay, 3 üyesi öğretim görevlileri ve avukatlar arasından TBMM tarafından seçilecektir. Her üyelik üç aday arasından Meclis’te önce 2/3 çoğunluk, yani 400 milletvekili, seçilemezse 3/5 çoğunluk yani 360 milletvekilinin oylamasıyla seçilecektir. 360 oyla seçilmesi halinde bile, bu üyeleri seçmek için en az iki veya üç partinin uzlaşması gereklidir. Her partinin de blok olarak bir adayda birleşmesi söz konusu olmayabilir. Yeni sistemde koalisyon riski artık olmadığından, muhtemelen Meclis daha parçalı hale geleceğinden, 400 ve 360 oranı birçok partinin uzlaşmasıyla mümkün olacaktır. 360 oyu da eğer bulunamazsa, en çok oyu alan iki üye arasında kura çekilecek ve seçim tamamlanacaktır.

Bu teklifte Anayasa Mahkemesi ile ilgili doğrudan bir düzenleme yoktur. Yüksek askeri mahkemelerin kaldırılacağından bahsetmiştik. Anayasa Mahkemesi’ne Askeri Yargıtay 1, Askeri Danıştay da 1, yani toplam iki üye vermekteydi. Bu iki üyelik kaldırılacağı için Anayasa Mahkemesi 17’den 15 kişiye düşmektedir.

Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne hakim olacağı iddiası da asılsızdır. Şu anda AYM’nin 2031’de süresi dolacak üyesi var. Beş yıllığına seçilen Cumhurbaşkanı’nın 12 yıl görev yapacak 15 üyeyi seçmesi mümkün değildir. Zaman denetimi söz konusudur.

Ancak, sanki Meclis’teki 1. parti ve Cumhurbaşkanı’nın millet düşmanları arasından seçilecek şeytani insanlarmış gibi düşünerek de anayasa tartışılmaz. Millet bu sistemde merkezi aktördür. Ortalama 30 milyonun oyunu alacak Cumhurbaşkanı’nın en büyük denetleyicisi tabii ki milletin ta kendisi olacaktır.

Yorumlar2

  • Barış 7 yıl önce Şikayet Et
    Bence Çok Güzel Anlatmışsınız
    Cevapla
  • seydi bilir 7 yıl önce Şikayet Et
    mükemmel
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat