Yıkım İttifakı’nın ibretlik tükenişi…

.

  • GİRİŞ14.06.2018 09:20
  • GÜNCELLEME14.06.2018 11:14

Genelleme yapmak mutlaka doğru olmaz; ancak televizyonlara yansıyan röportajlarda CHP seçmeninin partilerinin içinde bulunduğu garip durumla ilgili pek de rahatsız olmadığı gözleniyor. Kanal 24, ahaber gibi kanallarının başarıyla yaptığı sokak röportajlarında CHP seçmenlerinin kritik sorularda herhangi bir şikayette bulunmadığı, CHP’yi kayıtsız şartsız destekledikleri gözleniyor. Şüphesiz seçim dönemindeyiz ve seçmenler tahkim olmuş durumda. Ancak bence hiçbir CHP’li saygıdeğer yurttaşın desteklemeyeceği bazı söylem ve icraatlarının rahatsızlık uyandırmaması, oldukça vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini ortaya koyuyor.

Mesela Sayın İnce’nin Temel Paşa ve Kandil harekatlarına dönük tavrı, bildiğimiz CHP’li seçmenin asla kabul etmeyeceği bir durum olmalıydı. Ama öyle değil; bu durum “Vardır bir bildikleri” şeklinde geçiştiriliyor. Öte yandan CHP’nin 6-7 Ekim olaylarının müsebbibi Demirtaş ve şiddetle arasına mesafe koyamamış HDP ile ittifak halinde olması da rahatsız edici bulunmuyor. Zaten belli ki Kılıçdaroğlu tabanın üzerinde yaptırdığı eğilim yoklamaları sayesinde bu kadar hoyratça davranabiliyor. Tabandan herhangi bir baskı gelmesi durumunda, şüphesiz CHP de bu şekilde rahat davranamayacaktı.

 

Parti üzerindeki mühendislik girişimi başarılı olduktan sonra, Kılıçdaroğlu üzerinden zamana yayılarak ve Erdoğan nefretiyle kamufle edilerek taban üzerinde de “başarılı” bir dönüşüm gerçekleştirilmiş gözüküyor.

Erdoğan nefreti, imtiyaz kaybının yarattığı ve eşitliğe duyulan öfke ile birleşerek, bu garip durumu şimdilik örtebiliyor. Öyle bir vaziyete gelinmiş ki, Kılıçdaroğlu ve İnce ne söylese, ne yapsa, bunun olumsuz bir siyasi karşılığı yok. Bir CHP’li de çıkıp “Kral çıplak!” demiyor, dese de yalnız kalıyor. İnce, “Gel bakalım buraya Muharrem İnce” aşağılamasına, partisinin kendisini yalnız bırakmasına, kendi vekillerinin “Reis’e oy verin, ama Meclis’te de bize verin” şeklinde propaganda yapmasına rıza gösteriyor.

İşte bu açığı kapatmak için de Saadet’in “Karamollaoğlu”ndan, İyi Parti’nin Akşener’inden, öte yandan da açıkça destekledikleri HDP’den medet umuyorlar. Bunu da, “İyi ya herkesle uzlaşıyoruz işte” diye pazarlıyorlar.

Tüm bu acayip görüntüler memleket için hayırlı bir şey değil. Siyaset hiç bu kadar omurgasızlaşmamıştı. Kendi ordusuyla kavga eden, milli meselelerde karşı kampta yer alan bir muhalefet olur mu?

Ondan sonra da yıkım ittifakı deyince bozuluyorlar. Ama zihniyet ve kurumlar da, zamana ve demokrasiye uyum göstermediklerinde beşeri olarak bu şekilde vefat ediyorlar: Yavaş ve ibretlik…

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat