HDP'nin utanç tablosu

Dün yazı için bilgisayar başına oturduğumda televizyona baktım. Alt yazıda ‘üç günde 130 bin kişi Türkiye’ye sığındı’ diye yazıyordu.

  • GİRİŞ23.09.2014 07:57
  • GÜNCELLEME24.09.2014 09:33

Üç-dört gündür IŞİD, PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin kontrolündeki Kobani Bölgesi’ni ağır silahlarla vuruyor.

Gelen haberler ve kısa sürede bu kadar insanın Türkiye’ye doğru can havliyle kaçışması gösteriyor ki; PYD, bu son kuşatma ve hücum karşısında tutunamıyor.

60 dan fazla köyün IŞİD’in eline geçtiği, Kobani’nin elektriklerinin örgüt tarafından kesildiği haberleri var.

Bir de BBC’nin duyurduğu, esir alınan 300 civarında PYD’linin IŞİD tarafından kurşuna dizildiği iddiası.

Ankara, Suriyeli Kürtlerin dalga dalga sınıra akın etmesi karşısında, önce kısa süreli bir tereddüt yaşasa da, sınırları açmakta gecikmedi.

Yürümekten bitap düşmüş yaşlı kadınlar…

Down Sendromlu çocuğuyla koşup gelenler…

Çocukları kaybolmasın diye iple kendisine bağlayan anneler…

Yaşlı dedesini sırtına alıp sınıra dayananlar…

Birkaç gündür Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin bulunduğu sınır hattında, son yıllarda görmekten yorulduğumuz dramatik sahnelerden birine daha tanıklık ettik, ediyoruz.

 

Bakanlar seferber olmuş, AFAD 130 bini aşan insana kısa sürede yiyecek-içecek-konaklayacak yer bulma telaşı içinde.

Sınır geçişini sağlayan asker, yaşlı-yorgun insanların kolundan tutup yürümesine yardımcı oluyor.

 

Peki böyle bir tablo içerisinde gelenlerin çoğu kendi akrabaları olan HDP’liler, ne yapıyor dersiniz?

Ne yapacaklar, yüz karası bir tutum sergiliyorlar orada.

Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Diyarbakır’dan kalkıp gelmiş, yorgun argın sınırdan geçmeye çalışanlara yardım eden askerle didişiyor, bir gözü kamerada onlarla kavga ediyor.

Orada toplanan HDPli kalabalıklar, koordinasyonu sağlamak ve Suriye’den gelen Kürtlere “yanınızdayız” mesajı vermek için bölgeye giden bakanlar Numan Kurtulmuş, Efkan Ala, Mehdi Eker’in üzerine pet şişe fırlatıyor.

Yayın Organları Özgür Gündem, böyle bir ortamda “sınırda on binler AKP’ye karşı direnişte” diye haber yapıyor.

 

HDP’liler, önceki gün Özgür Gündem’in manşetinde de yer aldığı gibi, IŞİD’in bir vekalet savaşı yürüttüğü propagandası yapıyor.

Demeye getiriyorlar, hatta diyorlar ki, IŞİD orada Türkiye adına savaşıyor, Türkiye onlara silah veriyor, onlar da bu silahları Kürtlere doğrultup ateşliyor.  

Halbuki şunu net bir şekilde biliyoruz.

IŞİD, son dönemde PYD’ye karşı kullandığı ağır ve sofistike niteliklere sahip silahları Irak’tan getiriyor.

Silahların Amerikan yapımı olduğu da ortada.

Geçen hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu, Irak’taki Amerikan silahlarının IŞİD’in eline geçtiğini katıldığı bir programda açıkça dile getirdi.

Musul başta olmak üzere IŞİD’den korkup kaçan Irak ordusu, tanklar, füzeler dahil pek çok ağır silahı IŞİD’e bırakarak geri çekilmişti.

IŞİD şimdi, ABD’nin zamanında Irak ordusuna verdiği, son birkaç aydır ele geçirdiği bu silahları Kobani’de Suriyeli Kürtlere karşı kullanıyor.

Ama HDP’liler, Kobani’den kaçıp gelen 130 bin insanın Türkiye tarafından kabul edilişini, minnet duygusuyla karşılamak yerine, Türkiye bu insanlara sanki kötülük yapıyormuş gibi yaygara ve asılsız iddialarla karalamaya çalışıyorlar.

Sonuçta hükümetin bu fedakarca tutumu ileride nasıl tarihe geçen bir tutum olarak anılacaksa, HDP’lilerin can pazarının yaşandığı sınır hattındaki bu kışkırtmaları da utanç verici bir tutum olarak tarihte yerini alacak.

Anlaşıldığı kadarıyla HDP’lilerin bu hırçın tutumunun bir nedeni de, bu yoğun göçten rahatsızlık duymaları.

Bu insanların bulundukları yerlerde kalmalarını ve IŞİD’e karşı savaşmalarını istiyorlar.

Zihinlerinde efsaneleştirdikleri PYD’nin IŞİD saldırıları karşısında tutunamayışına karşı öfke besliyorlar.

Bu doğal bir şey.

Rojava’nın düşmesi halinde Suriye sınırının tamamen IŞİD’in eline geçmesi ihtimali ile, bu ihtimalin Türkiye için de yeni bir tehlike olarak ortaya çıkacağı düşüncesi de doğru bir düşünce.

Ancak böyle bir ortamda hele hele hükümetin yüz binden fazla Suriyeli Kürde kucak açmasına karşı alınan böyle bir tutumun hiçbir haklı gerekçesi olamaz. 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat