15 Temmuz'u 16 Nisan'a bağlamak

.

  • GİRİŞ10.03.2017 15:18
  • GÜNCELLEME13.03.2017 05:50

Kırşehir’in başarılı bir Belediye Başkanı var.

Yaşar Bahçeci.

Kendisini, 4 sene önce bir panel için gittiğim bu güzide şehirde yaptığımız gezintide keşfetmiştim.

Nihayet 2014 seçimlerine gidilirken Ak Parti, adaylığını en başta açıkladığı 5 belediye başkanı arasına katarak bizim gözlemlerimizi teyit etmişti.

4 yıl sonra yine Kırşehir’deyiz.

Yine bir panel.

Ahi Evran Üniversitesi’nin idealist rektörü Vatan Karakaya’nın daveti, Başkanlığını gazeteci dostumuz Sinan Burhan’ın yaptığı Anadolu Yayıncılar Birliği’nin organizasyonuyla  5 gazeteci, (Emin Pazarcı, Şebnem Bursalı, Melik Yiğitel ve Hasan Yavuz Bakır ve ben) Perşembe sabahı soluğu Kırşehir’de aldık.

Panel öncesi, Başkan Yaşar Bahçeci’yle yan yana gelince, hemen referandum konusunu açtım.

Bahçeci, “Burası MHP’nin güçlü olduğu bir yer biliyorsun” diye söze girdi.

“Vaziyet nasıl? MHP tabanında evet oyları yarı yarıya olur mu?” soruma, aldığım yanıt şöyle oldu:

“Çok daha fazlası olur. 3 hafta öncesine kadar bir dağınıklık vardı. Hem MHP’de, hem Ak Parti’de. Şimdi toparlandı.”

Vali, Belediye Başkanı, Rektör, Rektör Yardımcıları, Üniversite hocaları ve tabi, öğrenciler…

Panel konumuz 15 Temmuz darbe girişimi.

Fakat, önümüzde referandum süreci var ve doğal olarak bu konu da gündemimizde.

Bizi dinlemeye gelen öğrencilerden birinin sorusu:

“15 Temmuz ile 16 Nisan arasında bir bağlantı kurulması doğru olur mu?”

El cevap; Elbette…

Bendeniz, Mayıs 2013’te başlayan Türkiye’yi kuşatma/hapsetme projesinin 15 Temmuz ile zirve yaptığını, darbe girişimi başarısız kalsa da, projenin aktörlerinin vazgeçmediğini, yeni oyun planlar için fırsat kolladığını düşünüyorum.

16 Nisan’da yapılacak olan halk oylaması sonuçları itibariyle ya onlara yeni bir fırsat sunacak, ya da hevesleri bir kez daha kursaklarında kalacak.

Soruyu soran genç arkadaşa, bu görüşlerimi bu şekilde aktardım.

Sonra konuyu, sözünü ettiğim projeye taşeronluk yapan terör örgütlerine getirip şöyle dedim:

“Terör örgütleri, referandumda açıktan hayır kampanyası yapıyor.

Bu, her hayır diyenin bölücü olduğu anlamına gelmez. Böyle bir düşünce, bizi Aristo mantığına yani, “Hayat acıdır, biber de acıdır. O halde hayat=biber” mantığına götürür. Bununla birlikte, şöyle bir cümle kurmamıza da kimse itiraz edemez. Her hayır diyen bölücü değildir, ama bölücü terör örgütleri hayır diyor”

Yanlış mı?

Var mı itiraz eden?

Geçen hafta Isparta’da gördüğüm manzaranın bir benzeri ile Kırşehir’de de karşılaştığımı söyleyebilirim.

Gençlerin memleket meselelerine kayıtsız kaldığı genel kabulünü reddeden bir ilgi vardı karşımızda.

Panelin, yaklaşık 3 saat sürdüğünü, bu sürenin yarıdan fazlasının soru-cevap şeklinde geçtiğini belirtmem yeterli olur sanıyorum.

Kırşehir’in renkli kişiliğe sahip, şair bir Vali’si var.

Necati Şentürk.

Kendisi, 28 Şubat döneminde, dönemin kudretli paşası Çevik Bir’in hışmına uğrayan bir isim.

Eyüp Kaymakamı iken, gelen baskılar nedeniyle tenzil-i rütbe ile bu görevden uzaklaştırılmış.

Vali bey, biz konuşmaya başlamadan önce kürsüye çıktı, Necip Fazıl’ın “Zindandan Mehmet’e” şiirini kendisine has üslubuyla okudu, “Her şerden bir hayır doğar” dedikten sonra kürsüden indi.

Panel bittikten sonra 20 binden fazla öğrencisi olan Ahi Evran Üniversitesi’nin Rektörü Vatan Karakaya ile makam odasında sohbet fırsatı bulduk.

Derdi olan, memleket meseleleriyle dertlenen, mütevazı bir Rektör bulduk karşımızda.

Alanı Matematik ve Matematik felsefesi.

En fazla dertlendiği mesele ise, eğitimde karşı karşıya olduğumuz sorunlar.

Kendisi Talim Terbiye Kurulu’na bir proje sunmuş.

Ancak proje, anayasaya aykırılık gerekçesiyle tuhaf bir şekilde geri çevrilmiş.

Talim Terbiye Kurulu’nun eski Türkiye’de böyle tuhaflıklara imza attığını biliyorduk da, bu alışkanlığın şimdilerde de devam ettiğine tanık olmak pek bir tuhaf geldi bize.

Bu vesileyle bu Kurulu yönetenlerin de kulaklarını çınlatmış olalım.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat