Hafta başında Gaziantep’te idim.

Gaziantep’in atom karınca gibi çalışan başarılı Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’le Ülke tv de yayınlanan Akşam Baskısı programını yaptık.

Program öncesi Fatma hanımla hem Gaziantep’i, hem memleket meselelerini, hem de Suriyelileri konuştuk.

Şehirde 400 binden fazla Suriyeli misafir var.

Fırat Kalkanı Operasyonu, ilk elde Gaziantep’in yükünü hafifletmeye başlamış.

Nasıl mı?

Operasyon başladıktan sonra ilk günlerde ele geçirilen Cerablus’ta hayat normale dönmeye başlayınca, Cerablus’tan Gaziantep’e kaçıp gelenlerin önemli bir kısmı geri dönmeye başlamış.

Aynısı, hatta daha fazlası, El Bab için de olacak.

TSK destekli ÖSO’nun çabaları ile hayat normalleştikçe, 100 bin yeni Suriyelinin evlerine dönmesi bekleniyor.

Böylece Gaziantep’in yükü de biraz hafifleyecek.

“Yük” diyorum ama Gaziantep’i yönetenler meseleye bu gözle bakmıyorlar.

Fatma Şahin, “Ortada bir sorun var ve bu soruna çözüm bulmak için elimizden geleni yapıyoruz” diyor.

Piyasa da bir de, bu yükü paylaşmak için kılını bile kıpırdatmadığı gibi, Suriyelilere karşı ırkçılığa varan ayrımcı bir dille politika yapanlar var.

Gaziantep’in CHP teşkilatı gibi…

Fatma Hanım, bana, CHP’lilerin kentte dolaşarak halka dağıttıkları bir broşür gösterdi.

Broşürde şöyle şeyler yazıyordu:

-Suriyeli gence üniversite sınavsız, bizim gencimize üniversite sınavlı.

-Suriyeliye kira yardımı, Gaziantepli evsiz.

-Suriyeliye hastane, ilaç bedava, Gaziantepliye paralı.

-Gaziantepli esnaf vergi öder, Suriyelinin kaydı yok.

-Suriyeli gençler turist, bizim gençlerimiz şehit.

Fatma Şahin’in de teyit ettiği gibi bunların hepsi yalan ya da çarpıtmadan ibaret.

“Önceliğimiz her zaman olduğu gibi kendi halkımız. Bir sorun varsa, kendi insanımızı önceleyerek o soruna yaklaşıyoruz. Mesela gelen Suriyeli misafirler nedeniyle kira fiyatları arttı. Biz ne yaptık. TOKİ ile anlaşma yapıp 50 bin konut için işe koyulduk” diyor Şahin.

Suriyeli sığınmacılar konusunda zehirli bir dil kullanan, bu dili oya devşirmeye çalışan CHP kafası, toplum içine derin bir nifak sokuyor aynı zamanda.

Halbuki, Suriyeli sığınmacılar meselesi, sorunlar ürettiği kadar, fırsatlar da sunuyor.

Gaziantep bunun en iyi örneği.

Suriye’den gelenlerin içinde nitelikli iş gücüne sahip ciddi bir kitle var.

Fatma Şahin’in verdiği rakamlara bakacak olursak;

-Suriye’den gelip de, kendi başına ya da ortaklık kurarak iş hayatına katılanların kurduğu, Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı 900 yeni şirket var.

-Sanayi Odasına 40 kadar Suriyeli işadamı kayıt yaptırıp, fabrikalar açmış.

-Eğitime katılım oranı Türkiye genelinde yüzde 30 larda iken, Gaziantep’te yüzde 60 lara ulaşmış. Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya da gecesini gündüzüne katarak bu işlere kafa yoruyor, çözüm yöntemleri geliştiriyor.

-Taş işçiliği, kadın ayakkabısı gibi alanlarda Suriyeliler çok başarılı imiş.

Bu niteliklerini şimdi Gaziantep’in ekonomisi için kullanıyorlar.

“İhracat yapan şehirler sıralamasında son iki ayda Ankara’yı geçtik. 6 ıncı sıradan 5 e yükseldik” diyor Şahin.

Haliyle bu başarıya Suriye’den gelenler de katkı vermiş oluyor.

Bir de vatandaşlık meselesi var.

Referandum sürecinde bu konuda da ciddi bir bilgi kirliliği üretilmiş durumda.

Halbuki, vatandaşlık hakkı, Gaziantep’te olduğu gibi, ekonomiye, akademiye, bilime, eğitime vs. katkı yapabilecek Suriyeliler için düşünüldü.

Siz bunu yapmadığınız zaman elin oğlu, Avrupa’dan, Kanada’dan kalkıp gelip içinizdeki nitelikli sığınmacıları aldığı gibi ülkesine götürüyor.

“300 doktor vardı, 30 a düştü sayı” diyor Fatma Şahin.

Bu örnek, meselemizin ne olduğunu, ne olmadığını yeterince anlatıyor sanıyorum.