Beşiktaş-Konyaspor bir de Demba Ba

  • GİRİŞ03.06.2017 06:40
  • GÜNCELLEME05.06.2017 07:35

Üç dört sene önce bir maçta Ali Gültiken ile karşılaşmıştık.

Kolay anlaşılsın diye şöyle yazalım.

Metin/Ali/Feyyaz’ın Alisi olan Ali Gültiken ile…

Kendisine, “Çocukluğumuz sizin gollerle geçti” dedim.

Şaşırmadı tabi.

Kim bilir kaç kişiden daha aynı cümleyi duymuştu.

Bakın şimdi bile Ali’nin 30 sene evvel Bursaspor’a ceza sahası içinde karambolde herkesten daha yükseğe çıkıp kafayla attığı gol gözümün önünde canlanıverdi.

30 sene öncesinden başka ne hatırlıyorsun diye sorsanız, oturup şimdi yarım saat düşünür, birkaç hatıra daha ancak paylaşabilirim sizlerle.

Bir Beşiktaş, bir de Konyaspor…

Biri birinci lig de, ikincisi ikinci lig de şampiyon olsa dünyalar bizim olacaktı.

Ayrı ayrı zamanlarda ikisi için de kurduğumuz hayallerin gerçeğe dönüştüğünü gördük.

Ama tuttuğumuz bu iki takımın aynı sezonda Türkiye’nin en önemli iki kupasını arka arkaya kaldırmasının verdiği bahtiyarlık hiç birine değişilmez imiş.

Bunu da bu sene yaşadık.

Belki, belki değil muhtemelen bir daha hiç yaşanmayacak bir şeyden söz ediyorum farkındaysanız.

Günün birinde futbolun Sosyalistlerin baktığı gibi kitleleri uyutmak için geliştirilmiş bir afyon olduğu fikrine yönelsem bile, 22 tane adamın yuvarlak bir top için verdiği mücadele için vakit ayırmanın malayani işlerden biri olduğu telkinine ‘kabul’ desem de, sırf çocukluğum ve ilk delikanlılığımdaki izleri nedeniyle futboldan vazgeçmem mümkün değil.

Okulda teneffüse çıkınca önüne bir plastik top alıp, radyoda maç anlatan spikerden rol çalıp, sahada meşin yuvarlağı yuvarlayıp, kendisini tuttuğu takımın en golcü futbolcusu yerine koyan, sonra zil çalınca kan ter içinde sınıfa dönen çocuk var ya hani…

Anladınız işte.

Şöyle ki;

-Radyodan “Mikrofonlarımız Ankara’da” anonsunun hemen ardından Tansu Polatkan, Gençlerbirliği’nin Beşiktaş’a ikinci golü attığını kendisi gibi bir Ankara beyefendisinden beklenmeyecek derecede yüksek volümle aktardığında, 10 yaşlarında bir çocuk olarak babamla birlikte bağ budama işleriyle iştigal ediyordum desem.  

Kahredici bir haberdi tabi.

Kaçıncı baharda, kaçınca kere kaçmakta olan şampiyonluğun bir habercisiydi bu.

-Her maçta “Ben bildiğiniz türden bir spiker değilim” demek için özel bir çaba harcadığını bildiğimiz, bunu da gayet becerikli bir şekilde yapan Ümit Aktan’ın anlattığı Beşiktaş’ın 5, Fenerbahçe’nin ise sadece 1 gol atabildiği maçı akranımız olup da hatırlamayan var mı?

İşte o maç, ben 14 yaşındaki iken oynanmıştı.

Oynanırken yan yana oturduğumuz Fenerbahçeli olan ağabeyim ile didişmemiz neredeyse yumruklaşma ile bitecekti.

Bir de Konyaspor’umuz vardı tabi.

Ben çocukken yıllarca, ikinci ligden birinci lige çıkmasını özlemle beklediğimiz Konyaspor. 

Doğduğumuz köyün bağlı olduğu vilayet olması idi ilk elden bizi Konyasporlu yapan.

Bir de, bizim köyden çıkmış bir topçunun bu takımın ilk 11 inde yer bulması demekti Konyaspor demek.

Burhan…

1985 ya da 86 da ben 9, ya da 10 yaşında iken bir trafik kazası haberi geldi.

Konyaspor’un stoperi, bizim memleketin çocuğu Burhan hayatını kaybetmişti.

Sonra Konyaspor onun yokluğunda birinci ligi yükselmişti yükselmesine ama, Burhan’ın sızısı çocukluğumuz boyunca hiç dinmedi.

Ha bir de Demba Ba var şimdi meselenin içerisinde.

Attığı gollerden bile önce kendisi, Çanakkale Savaşı sırasında Türklerin bulunduğu cepheden ezan sesini duyunca “Biz Müslüman bir ordu ile savaşmayız” diye İngiliz Ordusu’ndan firar eden Senegallileri aklıma getiriyor. 

Adam futbolu sanki emri bi’l ma’ruf, nehy-i anil münker niyetiyle oynuyor.

Bir Beşiktaşlı, bir Konyasporlu olarak bir sezondan daha fazla ne bekleyebilirsiniz ki?

Yorumlar1

  • Mesut Kösen 6 yıl önce Şikayet Et
    Bazen yazılar keyif verir insana.Keyifle okudum yazını Erdal bey kardeşim.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat