CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun asıl karın ağrısı

  • GİRİŞ14.07.2017 07:30
  • GÜNCELLEME15.07.2017 09:44

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 24 gün süren Ankara/İstanbul yürüyüşünün rüzgarı çabuk dindi.

Normal şartlarda siyasi kazanç sağlaması mümkün, akıllıca düşünülmüş yürüyüşten geriye, belli bir tempoda yürümenin sağlık açısından sağladığı faydalar dışında pek bir bir şey kalmadı.

Bunun iki nedeni var.

Birincisi Meclis Darbe Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in de altını çizdiği gibi Kılıçdaroğlu CHP’sinin FETÖ ile ‘amaç birliği’ içinde hareket etmesi.

Petek, bunun başlangıcını 17/25 Aralık dönemine kadar uzatıyor ki, haklı.

İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’un devam eden haftalarından itibaren gelişen süreçte sağlam durmayı bir türlü başaramaması.

Oysa 15 Temmuz sonrası, CHP liderliği için bu bağlamda ciddi bir silkelenme, kendine gelme, ders çıkarma ve darbeye karşı şüpheye yer bırakmayacak bir tutum sergileme imkanı doğmuştu.

 

YENİ KAPI RUHUNDAN UZAKLAŞINCA…

 

Geçen seneyi hatırlayacak olursak;

15 Temmuz gecesi ciddi sayıda CHP’li milletvekili Ak Parti ve MHP’li vekillerle birlikte mecliste nöbet tutmuşlardı.

Meclis sığınağında iktidarıyla, muhalefetiyle kader birliği eden vekiller topluluğu ülkenin geleceği açısından da umut verici olmuştu.

Kılıçdaroğlu’da ilk tepkisinde “Darbelere karşıyız” diyerek halkın destansı mücadelesine bir katkı vermişti.

 

Bu tutum Ağustos başlarında yapılan Yenikapı buluşmasına kadar sürdü.

Ancak, daha o günlerde başlayan homurdanmalar CHP’yi yavaş yavaş aldı yine ilk başladığı noktaya sürükledi.

Hangi noktaya mı?

FETÖ ile ‘amaç birliği’ içinde hareket etme noktasına.

 

Kontrollü darbe söylemi, bunun en açık ispatı.

FETÖ’nün ‘darbedeki kendi rollerinden’ kaçış amacıyla uydurduğu bu söylem, ana muhalefet partisinin lideri tarafından sahiplenildi.

Bir, iki değil belki on defa bu söylemi tekrarladı Kılıçdaroğlu.

İstanbul’a yürürken de kullandı aynı sözü.

İnsanların zekasıyla, hafızasıyla alay edercesine yaptı bunu.

Bu böyle olunca, 15 Temmuz acılarının tazelendiği şu günlerde ‘adalet’ yürüyüşü yapmanın toplumu ikna edici bir çıktı sağlamayacağı ortadaydı.

 

Kılıçdaroğlu CHP’sinin ikinci bir sancısı daha var.

Ki, bunun FETÖ ile aynı omuz hizasında durmaktan daha fazla karın ağrısı yaptığı  anlaşılıyor.

Önceki gün toplanan CHP Parti Meclisi, 20 Temmuz’da yeni bir eylem yapma kararı aldı.

20 Temmuz nedir?

CHP’ye göre kontrollü darbe sonrası yapılan asıl darbenin başlangıç tarihi.

OHAL kararının meclisten çıkarıldığı günü CHP, asıl darbe günü olarak görüyor.

Buradaki asıl sıkıntının OHAL sonrası çıkarılan ilk kararnamelerle TSK’nın yapısıyla ilgili yapılan düzenlemeler olduğu kolayca anlaşılabiliyor.

 

Çıkarılan ilk Kanun Hükmünde Kararnameler ordunun yapısı ile ilgiliydi.

Şöyle şeyler yapılmıştı.

 

-YAŞ’ın asker ağırlıklı yapısı değiştirilerek gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi sivil ağırlık getirilmişti.

 

-Kuvvet Komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmış, ordunun sekreteryası gibi çalışan bu bakanlık sahip olması gereken yetkileri elde etmişti.

 

-TSK’nin personel işleri de Bakanlığa bağlanmıştı.

 

-Ayrıca askeri liseler kaldırılmış, Harp Akademileri yerine Milli Savuma Üniversitesi kurulmuştu.

 

Bütün bu düzenlemelerin ana hedefi şuydu:

Ordu içinde 15 Temmuz ve öncesinde on yıllardır tekrarlanmakta olan darbe kültürünü bitirmek.

 

CHP’nin Yenikapı ruhundan uzaklaşmasının temel nedeni buydu.

Halbuki onlar, tıpkı CHP’nin sırtını dayadığı ordu içindeki Kemalist ve ulusalcı kesimin dillendirdiği gibi, “FETÖ ordudan temizlensin, sonra ordu bize bırakılsın. Yani en başa dönelim” arzusunda idiler. 

 

CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun, hatta alternatif bir rapor hazırlayan CHP’nin Meclis Darbe Komisyonu üyelerinin 20 Temmuz diye tutturmalarının arka planında TSK’nın yapısını reforme eden bu düzenlemeler var.

 

Bunun için kontrollü darbe diyorlar, bunun için darbe 20 Temmuz’da başladı diyorlar.

Tabi yersen…

 

 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat