İdlib için varılan mutabakat nasıl okunmalı?

.

  • GİRİŞ15.09.2017 14:55
  • GÜNCELLEME18.09.2017 06:57

Astana’da altıncısı yapılan Suriye toplantısında, Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılan müzakerelerde İdlib konusunda bir mutabakata varıldı.

Resmi beyanlara “Çatışmasızlık bölgesinin sınırları belirlendi” biçimiyle yansıyan bu anlaşmayı nasıl anlamalı?

Uzlaşmanın fiili sonuçları neler olacak?

Bu konularda Ankara’nın, Rusya ve İran, ama özellikle Moskova ile yürüttüğü gizli müzakerelerden kısmen haberdar olduğum için bir takım öngörülerde bulunabilirim.

Ama önce neden İdlib? Sorusu üzerinde madde madde giderek biraz duralım.

Birincisi: Türkiye’nin hem güney sınırlarının güvenliği, hem de Ortadoğu coğrafyasına erişimini sürdürmesi bakımından İdlip’in olabildiğince ‘emin ellerde’ kalması Ankara için büyük önem taşıyor.

Şöyle de diyebiliriz.

Türkiye’yi Fırat Kalkanı’na zorlayan tehditler ne idiyse, bir benzeri İdlib için de geçerli.

İkincisi; ABD’nin Türkiye’nin güney sınırlarını boylu boyunca bir PKK devleti ile kapatma projesi olarak nitelendirdiğimiz ‘Kuşak projesi’ konusunda Washington adına hareket edenlerin ‘hevesli tutumu’ sürüyor.

Daha açıkçası, İdlip ABD’nin inisiyatifine bırakılırsa, günün sonunda ne göreceğimiz belli.

Ankara ABD’ye karşı hepten kaybetmektense bunun yerine, Rusya ve İran’la ‘Pasta paylaşımı’ olarak da yorumlayabileceğimiz müzakere yöntemini tercih ediyor.

Üçüncüsü; İdlib için bir ABD destekli PKK müdahalesini önlemek için Rusya ve İran’la varılacak bir anlaşma aciliyet kesp ediyordu.

Neden derseniz, bir ay kadar önce El Kaide bağlantılı Tahrir el Şam örgütü, Türkiye ile birlikte hareket eden diğer muhalifleri İdlib’de mağlup edip kentin kontrolünü ele geçirmişti.

Hatırlayalım, PKK kuşağı projesini yürüten ABD’nin DEAŞ’la mücadele koordinatörü McGurk ayağına gelen fırsatı kullanarak İdlib’e müdahale sinyali vermişti.

Ankara’yı İdlib konusunda acil harekete geçmeye zorlayan gelişmeler bunlardı.

Müzakereler sürerken bizim kulislerden elde ettiğimiz bilgilere gelince.

Astana’da varılan anlaşmanın sahadaki karşılığının ne olacağı sorusu önemli.

Sorumuza cevap ararken resmi beyanlara “Çatışmasızlık bölgesinin sınırları” olarak geçen ifade de yer alan ‘Sınırlar’ vurgusuna dikkatinizi çekeyim.

Belli ki bir sınır çekilecek, sonrada Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğündeki güçler arasında sahada bir toprak paylaşımı olacak.

Bunu nereden öngörüyorum?

Gizli müzakereler sürürken elde ettiğimiz bilgilerden.

Hemen belirtelim, İdlib müzakereleri özünde Türkiye ile Rusya arasında yapıldı.

Model olarak da Fırat Kalkanı öncesinde yürütülen pazarlıklar benimsendi.

Rusya ile Fırat Kalkanı pazarlıkları El Bab kentinin hemen güneyinden geçen karayolu baz alınarak sonuca gidilmişti.

O karayolu Rusya destekli rejim ile Türkiye destekli muhalifler arasında fiili sınırı işlevini sürdürüyor.

Aynı yöntem İdlib için de geçerli olacak.

Ankara’da bu sınır neresi olabilir? Sorusuna yanıt ararken bir demiryolu güzergahı üzerinde durulduğunu öğrenmiştim.

Astana mutabakatı tam olarak öyle mi ortaya çıktı yakında bu da anlaşılır.

Bu durumda sahada İdlib’i Tahrir el Şam örgütünden geri almak için Türkiye, Rusya ve İran destekli operasyonlar yürütüleceğini öngörebiliriz.

Sınırlar belirlendikten sonra o sınırlara doğru Türkiye destekli muhaliflerin kuzeyden, Rusya ve İran destekli rejim birlikleri ve milislerin diğer bölgelerden harekete geçeceğini düşünebiliriz.

Anlaşmada karşılığını bulan noktaya varıldığı anda da, ‘fiili sınır’ çizilmiş olur.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat