4,5 senedir uluslararası bir kampanya ile “DEAŞ’a kök söktüren kararlı ve cesur adamlar/kadınlar” süsü verilen PKK/YPG’nin yaldızı Afrin’de dökülüverdi.

Deyim yerindeyse, çil yavrusu gibi dağılmaya başladılar.

 

 

Güvenlik birimleri, örgütün önce “Burseya dağında en az altı ay direniriz” diyerek yola çıktığını, o olmayınca “Cinderes’i aylarca koruruz” diyerek motive olmaya çalıştıklarını tespit etmişti.

Dün itibarıyla Afrin haritası biraz daha değişti, yeşil boyalı bölümler sarı boyalı alanlar kadar yer kaplamaya başladı.

Özellikle son bir hafta içerisinde PKK/YPG’nin direniş motivasyonu büyük ölçüde kırıldığı için TSK/ÖSO ilerleyişi hız kazandı.

Afrin kent merkezini gören tepeliklere ulaşan TSK/ÖSO güçleri kısa süre içerisinde Afrin’i kuşatma altına alabilir.

PKK/YPG ve yandaşlarının, bu ilerleyiş karşısında iki türlü propaganda çalışması yaptığını görüyoruz:

1-TSK ve ÖSO’nun kitlesel sivil kıyımı yaptığını iddia ederek Türkiye’ye karşı uluslararası baskıyı artırmaya çalışıyorlar.

2-TSK ile birlikte hareket eden ÖSO güçlerini radikal İslamcı gruplar olarak etiketleyip, bu bağlamdaki küresel alerjiyi kaşımaya çalışıyorlar.

Bu iki propagandaya ilave olarak istihbarat birimlerinin tespit ettiği üçüncü bir yöntem daha devreye girmiş durumda.

PKK/YPG, Afrin merkezde yaşanacak çatışmalar sırasında olabildiğince fazla sayıda sivilin hayatını kaybetmesi için sivil halkın Afrin’den kaçışını engellemeye çalışıyor.

Dün bunun ‘görüntülü bir belgesi’ de ortaya çıktı.

Afrin semalarından neredeyse canlı yayın yapan İnsansız Hava Araçları, PKK/YPG’nin kentten ayrılmaya çalışan insanların önüne kesip ateş açarak buna engel olduklarını görüntülü olarak belgeledi.

Güvenlik birimleri, sağ ele geçirilen YPG’lilerin ifadeleri ve örgütün kendi aralarında yaptıkları görüşmelere dayanarak sivillerin Afrin’den ayrılmasını engellemeye çalıştıklarını belirlemiş durumda.

Örgüt, 2015 yaz aylarında Güneydoğu’da başlatıp yenilgiye uğradığı hendek terörünün bir benzerini Afrin’de uygulamak istiyor.

Böyle bir çatışmada sivillerin kent içinde bulunmaması, örgütün yeni bir yenilgi daha alması anlamına geliyor.

O yüzden sivilleri canlı kalkan olarak kullanmak istiyorlar.

ÖRGÜTÜN SÖZDE ADALET BAKANI SÖZDE İÇİŞLERİ BAKANI KAÇMAYA ÇALIŞTI

İstihbarat birimleri Kandil’in PYD/YPG’li militanlara hem sivillerin hem de silahlı militanların Afrin’de kalması ve direnmesi için baskı yaptığını tespit etmiş durumda.

Bununla birlikte, sadece siviller değil, bölgedeki militanların da kentten kaçmaya başladığı söyleniyor.

Bunun bir örneği de var.

Terör örgütünün ilçedeki sözde İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanı kuşatmanın daralması üzerine kaçmaya çalıştı.

Sözde Adalet Bakanı Gubar, İran destekli grupların eline geçerken, sözde İçişleri Bakanı Bayram ise YPG'li militanlara yakalandı.

Bayram'ın yanında yüklü miktarda para bulunduğu da tespit edildi.

PKK/YPG’deki paniği yansıtması bakımından bundan daha çarpıcı bir örnek olabilir mi?