CHP'nin derin bunalımı

  • GİRİŞ06.07.2018 07:31
  • GÜNCELLEME08.07.2018 09:18

Eskiden CHP’nin seçim kazanmaya ihtiyacı yoktu.

Niye?

 

 

Önemli devlet kurumları partinin arka bahçesini oluşturuyordu.

Ordu da, yüksek yargıda hakim iklim, CHP’nin de siyasette içinde bulunduğu iklimin aynısıydı.

Artı üniversiteler ve medya.

Ordu darbe yaptığı zaman ya da, ikide bir seçilmiş hükümetlere sınır çizen bildiriler yayınladığı zaman önce CHP alkışlardı.

Yargı eliyle bir kalemde kapatma davaları açıldığında, CHP yine bu durumun eşsiz konforunu benliklerinde hissederdi.

 

2010’dan sonra makas değişince, CHP’nin sırtını yasladığı duvar da yıkılmış oldu.

 

-Devlet kurumları ele geçirilmiş mevziler olmaktan çıkmaya başladı.

 

-Ordu da, Yüksek Yargı da CHP’nin arka bahçesi olmaktan çıkıp, millete mal olmaya başladı.

 

-İklim değişti, seçimlerle iş başına gelenler gerçek anlamda iktidar olmaya başladı.

 

Bu yeni durum, eski mevzilerin özlemini çeken CHP için seçim kazanmaktan başka çare bırakmadı.

Deniz Baykal’a göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun talihsizliği budur.

Baykal Genel Başkanlık yaptığı dönemde, arka bahçenin nimetlerinden bolca yararlandı.

Seçim dönemleri hariç Ankara’dan çıkmaya da ihtiyacı yoktu, sandık vakti yaklaştığında ise Sivas’tan öteye gitmeye.

 

Kılıçdaroğlu 2010 Mayıs ayından itibaren, eski düzenin korkutma sopalarının geçersizliğini fark edince, bir tane seçim kazanmak için, halkın reel sorunlarına yönelme siyaseti izlemeye başladı.

Ama bu da muvazaalı bir durumdu.

Köprüyü geçene kadar idare edecekti.

Köprüyü geçtikten sonra, yani bir tane seçim kazandıktan sonra çok hızlı bir biçimde devlet iktidarını eski haline dönüştürecekti.

 

Böyle böyle 2018’e kadar geldik.

Aynı misyonu bu defa Muharrem İnce üzerinden denediler.

Dedik ya.

Bir tane seçim kazanmak gerekiyordu.

Hızlı bir şekilde eskiye rücu etmek için.

Bu hedefe ulaşmak için on yıllar boyu hor görülen, değerleri ile oynanan yığınlarla barışmış gözükmek gerekiyordu.

Gerçek anlamda barışmak yoktu ama.

Zira, henüz o noktaya gelecek bir kafa değişikliği olmamıştı.

 

Muharrem İnce, geçmişle hiç hesaplaşmadan, güncel kazanımları koruma vaatlerinde bulundu.

Seçim döneminde arşivler devreye girince, bu tutumun da muvazaalı olduğu anlaşıldı.

Böylece eskiye, en eskiye dönme planları bir seçim daha ertelenmiş oldu.

 

Son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce arasındaki genel başkanlık rekabetinin okumasını da ben buradan yapıyorum.

Aslında İnce, Kılıçdaroğlu’na “Misyonumuz aynı ama bunu sen yapamıyorsun, bırak ben yapayım” diyor.

Yüzde 30’un üzerinde oy aldığına göre, ortak hedefe doğal olarak kendisinin daha yakın olduğunu ihsas ediyor.

 

Ama toplamda geleceğe dönük ikisinin de ortak bir hedefi var.

Bir kere seçim kazanıp çok hızlı bir şekilde eski Türkiye’ye geri dönmek.

 

Deniz Baykal’ın büyükelçi kökenli eski kurmaylarından bir tanesi “AKP iktidardan düşsün, Dışişleri Bakanlığı’nı 24 saatte eski haline getiririz” demişti.

Aynı mantığı, aynı örnek üzerinden diğer devlet kurumlarına da teşmil edebiliriz.

“AKP bir düşsün, en kısa sürede eski mevzilere dönmüş oluruz” mantığı.

Tabi, bir, üç, beş seçim bu hedefe ulaşılamayınca, gerilim artıyor, hedefler hep bir sonraki seçime erteleniyor.

 

Adını koyalım:
Bu bir bunalım halidir.

CHP, seçim kazanmaya ihtiyacı olmadığı dönemlerden her geçen gün biraz daha uzaklaşınca, ontolojik bir bunalım iklimine sürükleniyor.

Belki de kendi kendilerini lağvedip yeni baştan başka bir formatla yeniden yola çıkmaları daha iyi olacaktır.

Bülent Ecevit’in bile buna benzer bir serüveni olmamış mıydı?

 

Yorumlar2

  • 1071 5 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim bunlara fırsat vermesin aminn
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • yusuf topaç 5 yıl önce Şikayet Et
    tamamen gerçekleri yazmışsınız Birebir benim düşüncelerimde aynısı
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat