Türkiye’nin İdlib zaferi

  • GİRİŞ19.09.2018 10:01
  • GÜNCELLEME20.09.2018 09:23

Haber7 yazarı ve Kanal 7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet, Soçi görüşmelerinden önce, Rusya'nın Türkiye'ye "Türkiye sınırının hemen dibinde 1000 kilometrekarelik alanı sizin kontrolünüze bırakalım, gerisine karışmayın" teklifinde bulunduğu ancak bunun Türkiye tarafından reddedildiğini yazdı. İşte o detay...

Muhalifler ile rejim birlikleri arasında silahsızlandırılmış bir tampon bölge oluşturulacak, Türk ve Rus askerleri bölgede devriye gezecek.

Önceki gün Soçi’de yapılan Putin/Erdoğan zirvesinden çıkan en önemli sonuç bu oldu.

 

 

Bir ay kadar önce İdlib masası kurulurken kartların açıldığı denklemi gözümüzün önüne getirecek olursak, zirveden çıkan bu kararın Türkiye açısından ciddi bir kazanım getirdiği ortada.

7 Eylül’de yapılan Tahran zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bastırmasıyla, İdlib özelinde oluşan kötümser senaryolar yerini ihtiyatlı bir iyimserlik atmosferine bırakmıştı.

Soçi zirvesi bittikten sonra Rusya Savunma Bakanlığı’nın yaptığı “İdlib’e askeri operasyon olmayacak” açıklamasıyla, Esad karşıtlarının son sığınma yeri olan bu kentte yaşayan 3,5 milyon insan rahat bir nefes aldı.

EN BAŞTA TÜRKİYE’YE 1000 KİLOMETREKARELİK BİR ALAN ÖNERİLDİ

İdlib anlaşmasının Türkiye açısından kıymetini anlamak için bir ay öncesine dönüp nereden hangi noktaya gelindiğini hatırlamak yeterli olabilir.

Şam rejimi kenti üç koldan ağır silahlarla kuşatmış, Rusya, operasyonu engelleyecek tek seçeneğin silahların bırakılması olduğunu ilan etmişti.

İdlib müzakerelerinin tam göbeğinde yer alan bir kaynaktan aldığımız bilgilere göre, o günlerde Türkiye’ye de şöyle bir şey önerilmişti:

“Türkiye sınırının hemen dibinde 1000 kilometrekarelik alanı sizin kontrolünüze bırakalım, gerisine karışmayın.”

Bu bilgiyi veren kaynağa Ankara’nın buna cevabının ne olduğunu sordum.

“Reddedildi” yanıtını aldım.

Bu önerinin reddedilmesinin gerekçelerini de anlayabiliyoruz.

İdlib’e yönelik havadan, karadan başlatılacak bir operasyonun, daha önce Halep ve Guta’da örneklerini gördüğümüz Grozni modelinden bir farkı olmayacaktı.

Yani İdlib taş devrine dönecekti.

Bunun bir başka sonucunun büyük bir katliam ve yüzbinlerin Türkiye sınırına doğru göç etmeye başlaması olduğunu da herkes biliyordu.

Erdoğan’ın ısrarı, Putin nezdindeki kredisini sonuna kadar kullanması her şeyden önce büyük bir insani kıyımın önüne geçmiş oldu.

İDLİB’DEN SONRA SIRA AFRİN VE FIRAT KALKANI BÖLGESİNE GELECEKTİ

Soçi uzlaşmasının kazanımları bu saydıklarımızdan ibaret değil.

Ankara’nın İdlib’de direniş sergilemesinin arka planında Türkiye’nin güvenliğini yakından ilgilendiren önemli bir gerekçe daha var.

Ruslarla müzakereleri yürüten ekipte yer alan bir ismin ifadesiyle “İdlib düşseydi sıra Afrin ve Fırat Kalkanı Bölgesi’ne gelecekti.”

Nitekim Ruslar Türk muhataplarıyla önceki görüşmelerinde bu talebi de açıkça gündeme getirmişti.

İdlib uzlaşmasıyla Afrin ve Fırat Kalkanı kazanımları da koruma altına alınmış oldu.

Ayrıca, Putin’in Erdoğan’ın tekliflerine kulak vermesi, Şam rejiminin Suriye topraklarının kalan bölümünü ele geçirme hevesini de kursağında bırakmış oldu.

Rusya ile yürütülen müzakere trafiğinin içinde yer alan kaynağa “Türkiye’nin Suriye özelinde nihai çıkış stratejisi nedir” diye bir soru daha sordum.

Şöyle bir yanıt geldi:

“Anayasa çalışmaları bitecek, siyasi çözüm geliştirilecek, seçimler yapılacak. Bu süreçler tamamlanmadan Türkiye’nin Suriye topraklarındaki varlığından vazgeçmek söz konusu olmayacak.”

SOÇİ UZLAŞMASI KİMLERİ RAHATSIZ ETTİ?

Aslında sorunun yanıtını aynı günün akşamında görmüş olduk.

Erdoğan ve Putin’in basın karşısına geçip varılan mutabakatın çerçevesini açıklamasından hemen sonra neler olup bittiğini biliyoruz.

Hama, Humus, Lazkiye ve Banyas’ta rejime ait üslere yapılan İsrail saldırılarının Soçi uzlaşmasına bir cevap olduğu gayet açıktı.

Üstüne bir de bu saldırılara karşılık vermeye çalışan Suriye hava savunma sisteminin bir Rus uçağını yanlışlıkla vurup, 15 Rus askerinin ölümüne yol açması hadisesi geldi.

Bütün bunların çok açık bir okuması var:

ABD ve Batı bloku, Türkiye ile Rusya arasında Fırat Kalkanı günlerinden bugüne kadar gelişen süreçte oluşan işbirliği ortamının İdlib’de bozulacağını düşünmüştü.

Bu ittifakı bozmak için daha önce de bel altı vuruşlar yapıldığını biliyoruz.

Ama hem Rusya hem Türkiye tarafında oluşan ‘yüksek farkındalık’ sabotaj girişimlerini sonuçsuz bıraktı.

Soçi anlaşmasıyla umutlar bir başka bahara ertelenmiş oldu.

Farkına yeni vardığımız nokta, iki ülke arasında oluşan işbirliği ortamının bu rahatsızlığın dozajının hangi seviyelere geldiğini ortaya çıkarması oldu.

Yeni Şafak

Yorumlar3

  • bbb 5 yıl önce Şikayet Et
    idlipte dünyanın teröristleri var bunlara kim bakıyor
    Cevapla
  • İzci 5 yıl önce Şikayet Et
    Halep harab olmadan önce de bu senaryo vardı.Önce türkiyenin arabuluculuğunda bazı silahlı gruplar tahliye edildi.Sonra geride kalan bazı gruplar ruslarla çatışmaya girdi.Türkiye maalesef rusların işini kolaylaştırmış oldu.İdlipte de aynısı olacaktır.Önce türkiyenin önerisine bağlı gruplar idlibi terkedecek sonra kalan gruplar zayıfladığı için rusların işi kolaylaşmış olacak.Rusların kesinlikle idlibe girmemesi lazım.Ayrıca idlipte savaşmaya devam edecek gruplar türkiyenin desteğini kaybettikleri için amerikadan yardım alacaklardır ve üçüncü dünya savaşı
    Cevapla
  • aliş 40 5 yıl önce Şikayet Et
    bütün dünyayı saran bu sıkıntıdan artık kurtulmak lazım bu sadece türkiye ve suriye arası bir sıkıntı değil malesef yahudi azgınlığının bir sıkıntısı artık bir araya gelip bütün yahudileri yok etmek ve dünyaya hzurun gelmesini salğlamak lazım ne para sorunu ne ekonomik sıkıntı nede yer sınır sıkıntısı kalacaktır. saygılarımla
    Cevapla Toplam 15 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat