Ambargo muafiyeti ABD ile ilişkilerin seyrini nasıl etkileyecek?

.

  • GİRİŞ06.11.2018 08:33
  • GÜNCELLEME07.11.2018 08:30

Geçen hafta gerçekleşen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki telefon görüşmesinin bugüne kadarki görüşmelerin hepsinden daha olumlu geçtiği söyleniyordu.

 

 

Gelişmeler öyle olduğunu teyit ediyor.

Trump, o görüşmede hem iki Türk bakanla ilgili yaptırım kararının askıya alındığını, hem de aylardır ne olacağı merakla beklenen İran’a petrol ambargosundan Türkiye’nin muaf tutulacağını Erdoğan’a iletmişti.

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bunlara ilave olarak Halkbank dosyasının kapatılması beklentisini ilettiğini, “Trump gerekli talimatı vereceğini söyledi” ifadesiyle kendisi dile getirmişti.

 

Bütün bunlar, son yıllarda bir gözü hep Türkiye/ABD ilişkilerinde olan piyasalara olumlu şekilde yansıdı.

Dün ikindiden sonra Türk lirası karşısında dolar, geldiği noktadan biraz daha geriledi.

 

İran’a dönük ambargonun en sert halinin yürürlüğe girmesinin Türkiye’yi hiç etkilemeyeceğini söylemek mümkün değil.

Dolaylı yönden bir takım olumsuz sonuçların olacağı tahmin edilebilir.

Ama her durumda ambargonun uygulanmayacağı 8 ülke arasında Türkiye’nin isminin geçmiş olması, rahat bir nefes aldırdı.

 

YENİ DURUM NE ANLAMA GELİYOR?

 

Bu durumu, Türk/Amerikan ilişkilerinde yüksek gerilimli dönemden daha normal bir alana geçişin ayak sesleri olarak nitelendirebiliriz.

Peki bu nasıl oldu?

Beyaz Saray’da yönetim katındaki yeminli Türkiye düşmanlarına karşı daha ılımlı hareket eden, ikili ilişkilerin uzun vadeli kıymetinin farkında olan sayıları daha az bir grubun inisiyatifiyle gelişen bir yeni durumdan söz edilebilir.

 

Rahip Brunson ülkesine döndükten sonra “Türkiye’ye karşı hislerim değişti” diyen Trump’ın pozitif yaklaşımını da buna eklemek gerekir.

Ne zaman ne yapacağı belli olmayan nobran karakteri bir yana, Trump’ın Obama’lı ikinci döneme göre Türkiye’ye karşı daha olumlu bir yaklaşım içinde olduğu zaten biliniyordu.

 

Kendisinin Beyaz Saray’da yapılan toplantılarda ekibi içinde Türkiye konuşulduğunda, “Türkiye ile neden bu kadar sorunluyuz” diye dertlendiği de bilinmeyen bir şey değil.

 

Buraya kadar böyle.

Ancak, ikili ilişkilerde birkaç gündür yakalanmış olan pozitif ivmenin ileriye dönük kalıcı bir iklim oluşturacağının bir garantisi yine de bulunmuyor.

Çünkü, çok temel bazı başlıklardaki farklı pozisyonlar korunuyor.

Türkiye, ABD’nin Kuzey Suriye’de, Fırat’ın doğusundaki fiili PKK/YPG varlığına verilmekte olan destekten duyduğu rahatsızlığı en üst seviyede koruyor.

Buna ilave olarak FETÖ meselende bir arpa boyu bile mesafe alınamamış olması, ilişkileri zehirleme potansiyelini sürdürüyor.

 

Washington açısından ise, Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması ve S-400 savunma füzelerinden vazgeçmemiş olması ciddi sorun haline getirilmiş durumda.

Dolayısıyla, bu üç alanda tarafların refleksleri ikili ilişkilerin gerilim düzeyini etkilemeye devam edecektir.

 

Ama şu an için iyimser dönemdeyiz.

Ankara ABD ile ilişkilerinde Trump faktörünü kullanıp oradan yürümeye devam ederse, bu temel konularda da mesafe kaydedebilir.

Trump, şimdilik Suriye’deki ABD askeri varlığını İsrail’in bastırması ve Suudi Arabistan’ın kesenin ağzını açması nedeniyle sürdürüyor.

Halbuki, bunun ülkesi için stratejik bir yönünün bulunmadığını daha önceki açıklamalarından biliyoruz.

Bir zaman önce “Suriye’den çekiliyoruz” bile demişti.

Şu yeni gelişmelerin üstüne biraz daha bastırılsa, özellikle Suriye bahsinde yeni ilerlemelerin kaydedilmesi mümkün hale gelebilir.

 

 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat