-Kürtler vurulursa, Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz.

 

-Kürtlerin de Türkiye’yi provake etmemesi gerekir.

-20 mil, (Yani 32 km) güvenli bölge oluşturulmalı.

 

ABD Başkanı Trump’ın gece yarısı Ankara’yı uykusundan eden tehdit içerikli twitinin ana unsurları bunlar.

Washington’da “Türkleri nasıl durdururuz” sorusu ve telaşının gelip durduğu yer burası oldu.

Yani, ekonomi kartını kullanarak, kriz sopasıyla Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda PKK/YPG’ye karşı harekete geçmesini önlemek için kullanılan tehdit dili.

Türkiye’yi durdurabilecek ikinci bir araç olmadığını düşündükleri için olsa gerek, bu kadar aleni, diplomasi dilini bir kenara bırakan, bodoslama, küstahça bir üslup da diyebiliriz buna.

Ankara’nın bu twite tepkisinin ölçülü kaldığını da not edelim.

Daha doğrusu tehdide tehditle karşılık vermeyen, ama kararlı pozisyonunu tekrarlayan bir tutum aldı Ankara.

Yetkili ağızlardan yapılan açıklamalarda, “Hedefimiz Kürtler değil, PKK ve uzantısı YGP’dir” ifadelerinde karşılığını bulan bir cevap verildi Trump’a.

Trump’ın attığı twitte, Türkiye’yi tehdit etmesi dışında ‘Öneri’ olarak gündeme getirdiği ikinci bir konu daha var.

Tampon bölge oluşturma arayışları…

Karşımızdaki soru, ABD’lilerin yaygın şekilde kullandıkları ifadeyle Suriye’nin Kuzeydoğusu’nda, bizim buralarda bildiğimiz haliyle Fırat’ın doğusunda 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturulması fikri nasıl bir arka plana sahip sorusu.

ABD’liler, başkan üzerinden bu talebi dillendirdiklerine göre, bu konunun önümüzdeki günlerde ciddi şekilde gündemi meşgul edeceği anlaşılıyor.

Peki, Trump’ın kast ettiği ‘Tampon bölge’ hayata geçirilirse nasıl olacak? Daha doğrusu ABD ne tür bir güvenli bölge istiyor?

Öncelikle geçmiş yıllardan bir bilgi aktaralım.

Tampon bölge meselesi yeni bir mesele değil.

2016’da ABD, Türk makamlarına benzer bir öneride bulunmuştu.

Ancak öneri, böyle bir güvenli bölgenin Ankara’nın kontrolünde değil, ABD eliyle inşa edilmesi fikri üzerine gelişmişti.

O nedenle de reddedilmişti.

Trump’ın yeniden gündeme getirdiği bu önerinin benzer bir nitelik taşıdığı anlaşılıyor.

Yani, güvenli bölgenin yine Türkiye’nin kontrol edeceği bir alandan oluşması düşünülmüyor.

Daha doğru ifadeyle, Washington TSK’nın sınırın bir metre ötesine dahi geçmesini istemiyor.

Bu durumda, 32 kilometre derinliğindeki güvenli bölge eğer fiili hale getirilecekse, bu nasıl olacak sorusu karşımıza çıkıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 8 Arap ülkesini kapsayan gezisinden gelen sinyallere bakılırsa, Washington bu bölgede kullanmak için bir tür “Arap barış gücü” oluşturmaya çalışıyor.

Yani, Türkiye’nin girmesinin engelleneceği (Eğer bu mümkün olursa) yerlere Arap ülkelerinden oluşturulan birlikler yerleştirilecek ve ABD mantığına göre bu birlikler Türkiye ile YPG arasında ‘Tampon görevi’ üstlenecek.

Senaryo aşağı yukarı böyle bir şey.

Bu yeni bir öneri ve arayış olduğu için Ankara’nın böyle bir senaryoya nasıl tepki vereceği henüz kesinleşmiş değil.

Ama her durumda, böyle bir arayışın Türkiye’nin bölgeye dönük rezervlerini ortadan kaldırmayacağı da ortada.