CHP’nin köprüyü geçme stratejisi: Radikal Sevgi-2

  • GİRİŞ02.05.2019 10:46
  • GÜNCELLEME02.05.2019 10:46

CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Cumhuriyet gazetesine verdiği mülakatta, “Kemal Kılıçdaroğlu ve sizin ön plana çıkmamanız özel bir tercih miydi?” sorusuna şöyle cevap veriyor:

“Özel bir tercih olmasından ziyade bu kampanyanın başarıya ulaşması için bir stratejiydi.”

Bu sözler, ‘Alnında CHP’li yazan’ partililerin kampanya döneminde bilinçli bir şekilde geri planda tutulduğu tezini güçlendiriyor.

Kaftancıoğlu, seçimlerden sonra verdiği bir başka röportajda ise, kendisine eski twitleri hatırlatıldığında aynı noktada olduğunu teyit ediyor, daha önemlisi bunların ‘parti görüşü’ olduğunu söylüyordu.

Bu ifadeler, dünden beri üzerinde durduğumuz konuyla ilgili bir referans olabilir.

CHP, ‘Radikal Sevgi’ kitabının sunduğu tavsiyeler üzerinden kendisine yeni bir strateji/taktik belirlemiş durumda ve bu yeni yönelim bundan sonra da devam edecek gibi görünüyor.

ESKİ MEVZİLERE DÖNMENİN GEÇİŞ STRATEJİSİ

CHP’nin iktidar açlığını gidermek için sokak yerine seçimlere yönelmesi, normal şartlarda ülkenin selameti açısından da kıymet arz ediyor.

Ama burada da dönüp dolaşıp aynı soruya geliyoruz:

Acaba köprüyü geçene kadar ‘maskeyle dolaşma’ taktiğiyle mi karşı karşıyayız?

Yoksa artık eski CHP’ye dönmenin şartları kalmadı. Dolayısıyla daha kimliğe dönük, daha halkın değerleriyle bütünleşmeye dönük kalıcı bir yeni yönelim ile mi?

CHP, eskiden, eskiden dediğim 2010 referandumuna kadar seçimleri o kadar da önemsemezdi.

Çünkü devlet kurumları olarak sıralayabileceğimiz Ordu, Yüksek Yargı gibi mekanizmalarda, medya ve üniversiteler gibi müzahir alanlarda kurulu düzen asıl iktidar alanı olarak CHP’ye hizmet ediyordu.

Bugün için de buraları ‘Elegeçirilmiş mevzi’ olarak gören anlayış, bir CHP mirasından daha başka bir şey değildir.

2010 referandumundan sonra CHP işte bu ‘mevzilerini’ kaybetti.

Gerçi araya bir FETÖ parantezi girdi ama bu durumda önceki dönemlere dönük böyle bir tespiti geçersiz kılmıyor.

Bu kurumlarda gücü elinde tutarak seçimlerle iş başına gelme zahmetine ihtiyaç duymayan CHP için 2010’dan sonraki dönem yaslandığı duvarın yıkılmasıyla eşdeğerdi.

Geride bıraktığımız yıllar içerisinde Tayyip Erdoğan’ı, Ak Parti’yi seçim dışı yöntemlerle devirme girişimleri de sonuç vermeyince geriye seçimlere bel bağlamak dışında bir seçenek kalmadı.

‘Radikal Sevgi’ politikasına yönelimi, işte bu saydıklarımız dışında değerlendirme konusu yapmak pek mümkün görünmüyor.

Elde kala kala, ancak ve sadece seçimlerle iktidarı elde etme umudu kalmışsa eğer, bu aceleciliği de ancak radikal bir kozmetik çalışmasıyla izah edebilirsiniz.

AK PARTİ CHP’NİN YENİ STRATEJİSİNE CEVAP VEREBİLİYOR MU?

Büyük soru şu:

Diyelim ki CHP, bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı, bu yeni yönelimini ondan sonra da sürdürecek mi?

Yoksa ilk günden başlamak üzere bilinen kimliğine dönüp eski, en eski Türkiye’yi geri getirmenin yollarına mı başvuracak?

Bu sorular, tabiatıyla bu ülkede yaşayan herkesi yakından ilgilendiriyor.

Ancak, en fazla da CHP’nin birinci derecede rakibi olan iktidar partisinin iyi bir analiz yapıp cevap geliştirmesini zorunlu kılıyor.

Dünkü yazıda görüşlerinden söz ettiğim, Ak Parti’nin strateji ekibinde de görevi bulunan Genel Başkan Yardımcısı, CHP’nin bu seçim taktiğini başarılı bulduğunu söylüyor.

Belli ki, CHP’nin ne yapmaya çalıştığı anlaşılmış durumda.

Ama buna nasıl mukabelede bulunulacağı şimdilik bir muamma gibi duruyor.

Ak Parti 31 Mart’ın muhasebesini yaparken öncelikler sıralamasına bu konuyu da eklerse iyi eder.

Biraz da şundan dolayı:

31 Mart’ı klasik anlamda ‘sağ/sol’ dağılımının çöpe gittiğini gösteren bir seçim olarak değerlendireceksek eğer, bundan sonra yapılacak seçimler de oy alma kapasitesini yükseltenlerin seçimi olacaktır diye düşünebiliriz.

Yorumlar11

  • Turgut alp 4 yıl önce Şikayet Et
    Ak parti bu konuyu ilk sıraya almalı.
    Cevapla
  • Devlet adamı 4 yıl önce Şikayet Et
    Artık Devlet içindeki ABD ve batı ajanlarını ve batı hayranı sözde ulusalcı maceracıları temizlemiştir. Devletin bundan sonraki stratejisi sadece Milli ve yerli olan iktidarların arkasında durmak ve YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE ülküsüne bağlı kalmaktır. Bu sebepten bundan böyle asla yerli ve Milli olmayan partiler iktidara gelemeyecek,tekrar batı uşaklığına dönülmeyecektir. Zaman bağlı siyasi erozyon AK Partiyi iktidara getiremezse ondan sonra sıra MHP'dedir. Kimse boşuna heveslenmesin.
    Cevapla Toplam 24 beğeni
  • İbrahim 4 yıl önce Şikayet Et
    Umarım dediğin gibi olur. Ama çok zor. Halk kendi menfaatini düşünüyor. Makam mevki sahipleri de kendi menfaatini.
  • Denizli li Deli 4 yıl önce Şikayet Et
    Istanbul Ankara izmir gitti.zillet ittifakina ip ve saadetin desteği her şeyi būyùk illerde tehlikeye sokarmi.hdp chp desteğinden vaz gecermi.tehlike var.
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • DOGRUCU AHMET 4 yıl önce Şikayet Et
    Arkadaş bu CHP ye hiçbir yerde fırsat ve imkân vermemek gerek...Ülkeyi bı ele geçirirse kesinlikle eski dönemlere çevirecektir..CHP sanki bir virüs gibi panzehiri Akp...
    Cevapla Toplam 34 beğeni
  • DOĞRU TESPİT 4 yıl önce Şikayet Et
    Hiç kimse benim çocuğum her şeyi çok iyi bilir ben ona kefilim diyen kişinin çocuguna iş vermez. İsterki kişi kendini ifade edebilsin yeteneğini kendi ifade etsin. her kes bulunduğu konumda görevi dairesinde işini ifa etsin . halk kendine hizmet etmek isteyen başkan adayının kendini ikna etmesini bekler. birilerinin rica ile kendisine destek istemesine çok da prim vermez özellikle yerel seçimlerde.
    Cevapla Toplam 17 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat