Kayyım kararı neden alındı?

  • GİRİŞ21.08.2019 08:42
  • GÜNCELLEME21.08.2019 08:42

HDP’liler 5 Nisan’da, Diyarbakır İl Binası Konferans Salonu’nda 31 Mart seçim sonuçlarını kutlamak üzere bir aradalar.

Seçimden yeni zaferle çıkmış Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı ve milletvekilleri kutlama için orada olmalarına rağmen yüz ifadeleri başka şeyler söylüyor.

Sanki birazdan olacakların farkındalar ve biran evvel ne olacaksa olsun da kalkıp gidelim havasındalar.

Sloganlar atılırken, milletvekillerinden biri alnını kaşıyor, diğerleri huzursuz bir şekilde salonu izliyor, belediye başkanı ise yüzüne yansıyan gerilimi saklayamayacak şekilde dudaklarını ısırıyor.

Saygı duruşu anonsu yapılıp herkes ayağa kalktıktan sonra PKK marşları söylenirken de, sahnedekilerin olup bitenler karşısındaki sessizliği/rahatsızlığı ama aynı zamanda çaresizliği dikkat çekici bir şekilde kameralara yansıyor.

Tabloyu 5 kişinin birden utangaç karakterlere sahip olmalarıyla izah edemeyeceksek eğer, PKK/KCK vesayetinin HDP üzerindeki etkisinin 1 dakika 21 saniyelik bir videoya yansıması olarak kabul edebiliriz.

Salondan sahneye sert bakışlarla ulaştırılan “Orada ne için bulunduğunuzu aklınızdan bir an olsun çıkarmayın” uyarısını huzursuz bir duygu atmosferinde kabullenme hali.

Konumuz, Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyeleri’nin seçilmiş belediye başkalarının idari bir tasarrufla görevden alınıp yerlerine kayyım atanması.

Meseleye demokratik değerler üzerinden yaklaştığınızda, sevimli bir durumla karşı karşıya olmadığımız bir gerçek.

Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş, görevlerinde henüz 5 ayını bile doldurmamış belediye başkanlarının kayyım uygulamasına muhatap olmaları çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi.

Yargı kararı alınmadan böyle bir tasarruf nasıl uygulanır diyerek ‘keyfilik’suçlamasında bulunanlar, kayyım darbesi diyenler, bu gelişmeyi 90’lara dönüşün başlangıç anı olarak gören yorumlar…

Madalyonun öbür yüzünde ise, 2015 yazından bugüne uzanan yaşanmışlıkların ‘hafıza kaydı’ karşımıza çıkıyor.

PKK’nın Suriye’deki kazanımlarından hareketle masayı devirip ayrılıkçı gündemine yönelmesi, hendek terörüyle Suriye’deki ‘Rojava projesini’Türkiye topraklarına taşıma çabaları ve HDP’li belediyelerin bir bölümünün bu eylemlere açıkça imkân sağlaması.

Önceki gün Diyarbakır, Van ve Mardin için alınan kayyım kararının arka planını soruştururken, şöyle cümleler işittim.

* MİT ve TSK’nın son dönemde PKK’ya karşı yaptığı operasyonlar, örgütün lojistik kabiliyetlerini ciddi ölçüde kırdı.

* PKK’ya Türkiye’den katılım önemli ölçüde azaldı ve örgüt adam devşirmekte büyük zorluklar çekiyor.

* Yeni kabiliyetlerle (SİHA’lar, saha ve elektronik istihbarat yetenekleri) örgütün 30 yıllık kadrolarına yapılan nokta operasyonlar, PKK içinde büyük bir moral bozukluğuna yol açtı.

31 Mart’tan sonra, daha önce HDP’nin elinden alınan belediyelerin önemli bir bölümünün yeniden bu partinin eline geçmesi, şöyle bir soruyu beraberinde getirdi:

Acaba HDP, belediye imkânları üzerinden PKK’nın yeniden adam ve kaynak devşirmesini sağlayacak eski politikalara kaldığı yerden devam edecek mi?

Geride kalan yaklaşık 5 aylık süre zarfında KCK’nın HDP’li belediyeleri aynı hedef doğrultusunda motive ettiği, direnç gösterenlere baskı uyguladığı yönünde veriler elde edildi.

Kısacası, KCK/PKK/HDP üçlüsü için 31 Mart seçimlerinin sonuçları, 2015’teki güce yeniden ulaşma, belediye imkânlarını örgüt çıkarları doğrultusunda kullanma anlamında bir fırsat olarak görüldü.

İşin burasından baktığımız takdirde, “Erken mi harekete geçildi” sorusunun değeri azalıyor.

İşi zamana yaymak, 2015 şartlarına giden güzergâhı açık tutmak dışında bir sonuç üretmeyebilirdi.

Ayrıca HDP, 31 Mart öncesi ya da sonrasında konumlanmasını 2015 şartlarından farklı bir yerde yeniden yaptığına dair bir işaret vermiş değil.

Öyle bir işaret gören varsa beri gelsin.

PKK ve şiddeti besleyen uygulamalardan vazgeçildiğine dair irade beyanı ortaya konmadığı gibi, fiili uygulama “kaldığı yerden devam” biçiminde karşımıza çıktı.

Böyle bir yaklaşımın varacağı yer, aynı delikten bir kere daha ısırılmanın ötesine geçmez.

2015 yazında olup bitenler, hafızalardaki yerini dipdiri bir şekilde koruyor.

Yorumlar1

  • enver 4 yıl önce Şikayet Et
    2015 yazında olanları gündeme getirmek ve 1 kasım seçimlerine nasıl gelindiğini de hatırlatmak gerek. teşekkürler.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat