Merkel Erdoğan’a hangi konuda nasıl bir taahhütte bulundu?

....

  • GİRİŞ23.09.2019 10:35
  • GÜNCELLEME23.09.2019 10:35

Geçen gün, ABD’nin Deaş ile Mücadele Görev Gücü Direktörü Chris Maier, “Türkiye ile çalışırken, Türkiye’nin Suriye’ye girme fikrinin önemli ölçüde gerilediği konusunda ikna olduk” açıklamasında bulundu.

Bu, bir tür ‘wishfull thinking/temenniye dayalı düşünce’ değilse eğer, erken oluşmuş bir kanaat gibi duruyor.

Neden derseniz, sahadan ve perde arkasından gelen sinyaller, bunun tersini söylüyor.

Sağlık Bakanlığı Şanlıurfa’da doktor ve sağlık personelinin izinlerini iptal etti. Diğer illerden sınır boyunda görevlendirilmek üzere doktorlar görevlendirildi, ambülanslar gönderildi.

Bu hareketliliğin ne anlama geldiği açık.

Muhtemel bir askeri harekât sırasında cepheden yaralı olarak gelecekler için bir konuşlanma yapılıyor sınır hattında.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, cumartesi günü New York’a hareketinden önce havalimanında yaptığı açıklamada, “Sınır boylarında bütün hazırlıklarımız tamamlanmış vaziyette” dedi.

Kendisinin tek taraflı muhtemel bir operasyon için ABD’ye verdiği, bir haftası geride kalan iki haftalık süre için kum saati işliyor.

NİYET BASKIYLA TAVİZ KOPARMAK MI? TEK TARAFLI HAREKETE GEÇMEK Mİ?

Bu konularla ilgili Ankara’nın ‘asıl niyetinin ne olduğu’ sorusu üzerinden biraz araştırma yaptım ve önümüzdeki haftadan itibaren kritik bir dönemin başlayabileceği kanaatine ulaştım.

Erdoğan’ın yakın çevresinden aldığım nabzı anlamlandırmak için şöyle bir soru üzerinden devam edeyim:

Takvime bağlı operasyon sinyali verilirken, burada acaba ‘ABD yönetimini baskı altında tutup, koparılabilecek tavizlerle yetinme’ niyeti mi var? Yoksa ‘beklentilerin karşılanmaması halinde tek taraflı harekete geçmenin’ niyet beyanı mı ortaya konuyor?

Aldığım nabız ikinci seçeneğe işaret ediyor.

Erdoğan ile yakın mesai içinde olan iki ayrı kanaldan “Cumhurbaşkanı kesin kararlı” görüşünü aldım.

Şunlar söyleniyor:

* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasında Güvenli Bölge deyince Trump’ın ilk önerisinde olduğu gibi 20 mil derinliği olan bir bölge var. 6 Ağustos’taki mutabakatın yetersiz olduğunu düşünüyor.

New York’ta gerçekleşmesi beklenen görüşmede bu konuda net bir taahhüt alınamazsa, tek taraflı harekete geçilecek.

* İlgililere, “ABD’nin Türkiye’yi oyaladığını aklınızda tutarak hazırlıklarınızı tamamlayın” talimatı verildi.

* Sınır hattına dönük ambülans ve hekim takviyesi de dâhil bütün hazırlıklar, bu talimatlandırma dikkate alınarak yapıldı.

MERKEL’İN ERDOĞAN’A VERDİĞİ SÖZ GÜVENLİ BÖLGE’NİN KIYMETİNİ ARTIRDI

Suriye’nin kuzeydoğusunda ‘kıymete değer’ bir derinliği olan Güvenli Bölge için yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dillendirdiği bir proje var malum.

Bu bölgedeki PKK/YGP unsurlarının temizlenmesinden sonra Türkiye’ye sığınmış olan Suriyeli göçmenlerin bu alana yerleştirilmesi.

Cumhurbaşkanı, son konuşmalarından birinde şöyle dedi:

“Fırat’ın doğusunu güvenli hale getirmek suretiyle buraya güvenli bölgenin derinliğine bağlı olarak 2 ila 3 milyon arasında halen ülkemizde ve Avrupa’da yaşayan Suriyeli sığınmacıyı iskân edebiliriz.”

2 ila 3 milyon arasında Suriyeli sığınmacıdan söz ediliyorsa eğer, bunun için büyük yerleşim birimlerinin oluşturulması gerekiyor.

Yüzbinlerce konut anlamına geliyor bu.

İdlib’deki yeni göç dalgasının Türkiye sınırlarını zorlaması üzerine, Ankara’dan Avrupa ülkelerine yapılan çağrıları hatırlayalım.

“Yükün bu kadarını artık kaldıramayız” ifadesinde karşılığını bulan çağrılar üzerine asıl mesajın kendilerine verildiğini hemen anlayan Almanya Şansölyesi Angela Merkel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aramıştı.

O görüşmenin içeriğinden haberdar olan bir bakanla konuştum.

Sözünü ettiğim kabine üyesi, Merkel’in Güvenli Bölge’de inşa edilmesi planlanan konutlarla ilgili Almanya ve Avrupa Birliği’nin parasal destek sağlayacağı taahhüdünde bulunduğunu söyledi.

Almanya yönetimi Avrupa Birliği adına 3,5 yıl önce yapılan anlaşma doğrultusunda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara harcanmak üzere 6 milyar avroluk bir vaatte bulunmuştu.

Bu paranın büyük bölümü adresine ulaştı.

Merkel’in son taahhüdü, Güvenli Bölge’nin hedeflendiği şekilde hayata geçirilmesi halinde, yeni ödeneklerin de devreye girebileceğine işaret ediyor.

Avrupa ülkeleri, daha fazla sığınmacı akını olması halinde yaşadıkları ülkelerdeki ırkçılık akımlarının daha da güçlenmesinden endişe ediyor.

Bu anlamda Merkel’in Erdoğan’a verdiği sözün, hayata geçirilebilir nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.

Tabii bunun için bu proje için düşünülen yerlerin gerçek anlamda güvenilir hale getirilmesi önem taşıyor.

Ama ondan da önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’tan nasıl bir kararla Türkiye’ye dönüş yapacağını beklememiz gerekiyor.

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Yorumlar10

  • Ebu salih 4 yıl önce Şikayet Et
    Reis Safer ayının girmesiyle harekete geçecek gibi.Zira bu Ay Muharrem Haram aylardan
    Cevapla
  • ertuğrul 4 yıl önce Şikayet Et
    reis kapıları açarız restini unutmayın
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • mehmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Taahhütünün altına ıslak imza atmalı Merkel. Hiç sözünde durur mu bu ab. çok kalleştir bunlar!
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ter 4 yıl önce Şikayet Et
    Alman basını başka yazıyor, Merkel tam tersini söylüyor...bunlara güvenmeyin, bas gitsin!
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Hocazade 4 yıl önce Şikayet Et
    Hıristiyan Kulübü neden İslam Coğrafyasındaki sebepsiz zülümlere sessiz kalıyor! Onlar kaşıkla verip kepçeyle almaya alışmışlar! Devir "Güçlünün haklı olduğu dönem".Biz kendi işimize bakalım.Onların Çanakkale karın ağrıları ilanihaye geçmez...
    Cevapla Toplam 9 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat