Türkiye bir "muhaberat devleti" olmamalıdır

Son gözaltılar ve tutuklamalar dolayısıyla, "Gizli dinlemeler" ve bunlara ilişkin olarak "Kimler kimlerin talimatı ile kimleri ne maksatla dinlediler" sorusu gündemimize ağırlıklı biçimde girdi.

  • GİRİŞ30.07.2014 09:55
  • GÜNCELLEME30.07.2014 09:55

Bu tabloda hem çarpıcı hem de üzücü olan durum devlet yetkisi ile dinleme yapabilen güvenlik bürokratlarından bazılarının, bu yetkilerini devletin güvenliği için değil de, devleti ele geçirmeyi amaçlayan bir örgütün çıkarları için kullanmış olabilecekleri ihtimalidir... 

Türlü çeşitli darbeler 

Seçilmiş ve demokratik meşruiyete sahip iktidarların "askeri darbeler"le nasıl devrildiklerini yaşadığımız deneyimlerden biliyoruz... Bunun dışında mesela başbakanların doktor raporu ile devrilmelerini amaçlayan "Rapor darbesi" girişimlerini de gördük... Çok yakın zamanda da seçilmiş bir iktidarın "Yargı darbesi" ile devrilmesi girişimini, AK Parti'ye açılan kapatma davasında gördük.
Son dönemde tanık olduğumuz "Dost -modern darbe" girişiminde ise devletin güvenli bürokrasisinde görevli elemanların "Dinleme"yi, meşru iktidara karşı bir silah olarak kullandıkları ortaya çıktı. Bu durumda şimdi de önümüzde bir "İstihbarat darbesi" girişiminin bulunduğunu herhalde söyleyebiliriz. 

Şeffaflık darbesi 

Bu durumda olaya geniş bir çerçeveden bakmakta yarar vardır. Neticede güvenlik açısından "İstihbarat" her devlet için hayati önemdeki bir faaliyet alanıdır... "İstihbarat"ı devletin ve toplumun güvenliği için değil, bir rejimin, bir iktidarın, bir çıkar grubunun veya bir oligarşinin güvenliği veya güç savaşının aleti haline getirmekten kaçınma noktasında, tartışmalar başlıyor.
Gelişmiş dünya bu sorunu "Güvenlik sektörü"nün denetimi ve şeffaflık alanına güvenlik sektörünün de dahil edilmesi gibi arayışlarla ele almakta... Bu arayışlar "Güvenlik bürokrasisi"nin kapsamı ve yetkileri gibi sorunsalları da gündeme getirdi. 

Güvenlik bürokrasisi 

Bildiğimiz gibi "Güvenlik bürokrasisi"nin içeriğinde, askerler, istihbarat birimleri, jandarma, polis, sahil koruma ve gümrük muhafaza birimleri bulunmaktadır. Bu açıdan bakılınca polis akademileri uzmanları da, harp akademileri uzmanları da, "Güvenlik sektörü"nün bilgi üreten beyinleridir...
İstihbarat birimleri yanında güvenlik bürokrasisinin tüm öğeleri, dokunulmazlıklarını, yasalardan çok "Devlet sırrı" kutsalına dayarlar... Ancak gelişmiş demokrasilerde bu kutsalın etki alanı giderek daralmakta... Savaş halinde bile, orduların hukuk dışı eylemleri ya da askeri harcamalardaki aşırılıklar veya istihbarat örgütlerinin özel yaşama tecavüzleri de artık yasama organları dışında, sivil toplum örgütleri ve medya tarafından da olabildiğince irdelenip, eleştirilebiliyor. 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat