Parti anlayışı düzeni çok değişti

  • GİRİŞ02.09.2014 09:50
  • GÜNCELLEME02.09.2014 09:50

Bu değişimin kaynağında, Tayyip Erdoğan'ın siyasi ve medeni cesareti kadar, AK Parti'nin çevreyi merkeze taşıdığı süreçte pek çok tabunun kırıldığı gerçeği de var... Başka bir deyişle yeni Türkiye'nin siyasal üst yapısı artık "İdeolojik Devlet"in yıkılmaz sanılan sütunlarına dayalı olarak ayakta durmuyor.
Eski siyasal partiler düzenimiz artık bulunmayan o eski bankanın reklamında seslendirilen "Yok birbirimizden farkımız. Ama biz Osmanlı Bankasıyız" sloganındaki gibi değil miydi?

Kimi parti eski Türkiye'de kendisini sağcı, kimileri de kendilerini solcu, muhafazakâr, milliyetçi şeklinde nitelerdi. Ama bunların resmi ideolojinin çizgisi dışına çıktıkları düşünülenlerini, ya darbeler, ya da Anayasa Mahkemesi kapatırdı. 

Hepsi özde aynıydı 

Aslında "Eski Türkiye gerçeği" ışığında siyasi partilerimizi sağ -sol gibi ayrımlara vurup sınıflandırmak yerine "İktidardaki partiler" ve "Muhalefetteki partiler" diye kategorize etmek, en doğru ve gerçekçi sonuçlara varmayı sağlardı.
Muhalefetteki partinin her konuda her şeyi söyleyip, vaatlerde bulunması mümkündü... Muhalefetteki partinin sözcüsü Öcalan'ı asabilir, Irak'a girebilir, ABD ile savaşabilir, mazotu 1 liraya, benzini 50 kuruşa satabilir, üniversiteye sınavsız girişi ve hatta sınavsız üniversite diplomasını da gerçekleştirebilirdi. 

Dış konjonktür sınırı 

İktidar olan partinin ise, iç ve dış konjonktürün koşullarını içeren yumurta sepeti yüklenirdi sırtına. Bunu hep görmedik mi? "Öcalan'ı asacağız" diye 1999 seçim kampanyasını sürdüren MHP, sonunda idam cezasının kaldırılmasının da katkıcısı olmadı mı? Çünkü Öcalan'ı Türkiye'ye teslim eden ABD bu koşulu öne sürmemiş miydi? Evet... İktidardaki partinin sırtındaki küfedeki en önemli ağırlıklardan biri de "Dış konjonktür"dü.

1942'de tüm Avrupa'yı ele geçiren Hitler Almanya'sının Büyükelçisi Von Papen'i hedef alan Ankara'daki bombalı suikast girişimini hatırlar mısınız?
O dönemde suikastın failleri olarak, iki Sovyet diplomatik görevlisi (Pavlov ve Kornilov) tutuklanıp, hapse atılmıştı. Çünkü Türkiye o dönemde Almanya ile yakınlaşmaktaydı... Sonra Almanya yenilip Sovyetler de galip gelince, bu iki kişi hapisten çıkartılıp, Sovyetler Birliği'ne iade edilmediler mi? 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat