Tehditler birer hayal mi, biz paranoyak mıyız?

Türkiye'yi tanımayan ve dışarıdan kuş bakışı ile Türkiye'yi yargılamayı alışkanlık haline getiren çevreler, zaman zaman bizim "Paranoyak" bir toplum olduğumuzu da düşünürler mi acaba?

  • GİRİŞ18.12.2014 09:59
  • GÜNCELLEME19.12.2014 10:07

"Paranoya", olmayan bir tehlikeyi varmış gibi kabul edip endişelenmek anlamına geliyor.

Paranoya tıpta 150 yıllık bir tanının adı ama kelime olarak kökeni antik Yunan'a dayanır. "Para", dış, öte anlamına geliyor. "Nous" ise, zihin anlamını taşıyor. Zihnimiz gerçeğin dışına kaydığında hayat bir cehenneme dönüşebiliyor. Cinler, hayaletler, düşmanlar ve hatta kötü niyetli uzaylılar çevremize doluşuyor. Güvensizlik duygusu içinde kıvranırken, bu sanal tehditlere, tehlikelere karşı savaşıyor ve zaten çok kısa olan hayatımızı, hayatta kalabilme mücadelesine dönüştürüyoruz.

Timsah yedi 

Ama yine düşünelim... Toplum olarak paranoyak mıyız? Varsaydığımız tehditler ve tehlikeler, aslında hayalimizin ürünleri mi? Darbeciler, kendilerini "Cemaat" olarak sunan örgütler, derin veya paralel devlet ve benzer olgular falan paranoyamızın ürünleri mi?
Ya da fıkradaki adamın durumunda mıyız?

Bir ruh doktoruna giden bu adam "Yatağımın altındaki bir timsah beni yemek için bekliyor" diye derdini anlatmış. Aylar süren seanslar sonucu, doktor adamı böyle bir tehlikenin olmadığına inandırmış. Sonra adam bir daha muayenehaneye gelmemiş... Birkaç ay sonra doktor adamı merak edip, verdiği adrese gitmiş. Adamı sormuş. Ona "O adamı geçen ay yatağının altındaki timsah yedi" diye bilgi vermişler.
Takvimlerdeki darbe tarihlerini ve darbe girişimlerini biz mi uydurduk? Beylerbeyi Sarayı'nda ev hapsindeyken ölen devrik padişah 2'nci Abdülhamid'in (1842-1918) cenaze töreninde yaşananları hatırlar mısınız?

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat