ABD kimin müttefiki?

  • GİRİŞ14.10.2017 09:24
  • GÜNCELLEME16.10.2017 07:25

Bazı yazarlar ve gazeteciler tarafından ifade edildiği üzere ABD’nin vize işlemlerini durdurması iki ülke arasında yaşanan tarihin en büyük krizi değildir. “Endişeli Beyazlar” her hadisede olduğu gibi vize konusunda da suçu Cumhurbaşkanı Erdoğan’da araya dursunlar, ABD; Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde ciddi ve gerçek müttefik, stratejik ortak olmamıştır.

1960 ihtilalinden bu yana yaşadığımız bütün ihtilallerde, darbelerde ABD’nin eli vardı. ABD, Türkiye’ye 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı yüzünden tam on yıl süren ambargo uyguladı, parası ödenen uçakları vermedi. 12 Mart 1970 Muhtırası ve 1980 Askeri Darbesi sonrası “Bizim çocuklar başardı”, 28 Şubat Askeri ve Sivil Müdahale sonrası ise, “Bizim çocuklar demokrasiye balans ayarı yaptı” dedi. Nitekim bu ifadeleri doğrular nitelikteki belge; 1996 Yılın Ekim ayında ABD Dış İşleri Bakanı Cristopher imzasıyla acil ve gizli koduyla Ankara Büyükelçiliğine gönderildi. ABD’nin; Gezi, 17-25 Aralık Darbe Girişimi, 15 Temmuz Darbe ve İşgal Hareketi, PKK’nın 30 yıllık Türkiye’yi bölme planı, Kuzey Suriye’de PYD’nin silahlandırılması, başta FETÖ haini olmak üzere Türkiye düşmanı unsurlara destek vermesi ve barındırması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının yargılanması bu sürecin yakın tarih özetidir. Uluslararası hukuku hiçe sayarak, kendileriyle hiç ilişkisi olmayan Reza  Zarrab’ı, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Arslan’ı tutukluyor. Türkiye - ABD İş Konseyi Başkanı Ekim Alptekin hakkında soruşturma açıyor. FETÖ bağlantısı ve casusluktan tutuklanan Metin Topuz’u “siyasi rehine olarak” tanımlıyor. Bu nasıl tarihsel dostluk ve müttefiklik ki diplomatik teamülleri yok sayıyor.

 Son olarak vize krizi, ABD’nin diz çöktürme operasyonudur. ABD’nin devreye soktuğu vize krizinin ardından, ABD’nin Ankara Büyükelçi Müsteşarı Kosnett, Dışişleri Bakanlığı’na çağırılarak, “ Gereksiz tırmanışa ve mağduriyete yol açan vize işlemlerinin askıya alınmasına yönelik karardan dönülmesi yönündeki Türkiye’nin beklentisini iletti.” Ancak müsbet bir gelişme olmayınca, Türkiye mütekabiliyet esasına göre ABD’ye vize iptali kararı aldı.

İçimizdeki sömürge aydınları ve bir kısım iş dünyası hemen harekete geçip, ABD ile yaşanan bu elim hadiselerin sebebi ve sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı’nı göstermezler mi? ABD vize krizi sonrası; “Şimdi ne olacak? Binlerce öğrenci, iş adamı, sanatçı, gazeteci ABD’ye gitmek için vize alamayacak! Durum çok vahim. Sen vize uygulasan ne yazar? Adamın kaybedecek bir şeyi yok. Tınmaz. Tam bir felaketi yaşıyoruz. Dövizin yükselmesi de cabası; vizeye muhatap olmak, Libya, Yemen, Afganistan, Irak, Somali ve İran gibi 3. Dünya ülkeleri konumuna düşmektir….” gibi çığırtkanlıklara başladılar. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiç görülmediği kadar; “Kahrolsun ABD Emperyalizmi !” diyen solcuların, ABD’nin yanında yer almış olmaları ne hazin bir durum. Bu da solun tarihine şerefli (!) bir sayfa olarak geçecektir. İddia edildiği gibi ekonomi, bilim, ticaret aslına bakarsanız bunlar için sıkıntı değil. Bir kalemde 60 kişinin katliamının yapıldığı, 500 kişinin yaralandığı; “Beyaz zambaklar ülkesinden, rüya ülkesinden, üstün ve seçkin dünyadan ya uzaklaşırsak!” ne olacak?

Batıcı aydınlanmayı ve seküler laikliği savunan bu kolonyalistler, ABD ve Batı’nın zulmünü ve rezaletini örtemeyecekler, “Erdoğan diktatörlüğüne”  sarılmakta, sizleri rezil ve rüsvey olmaktan kurtaramayacaktır.

Bazı iş adamlarımız, “Siyasi, ekonomik ve tarihi açıdan güçlü, köklü ve sarsılmaz bağlara sahip, NATO çevresinde bölgesel ve küresel istikrar açısından belirleyici role sahip olduğu iki ülke” yalanı en azından son beş yıldır açık ve net olmasına rağmen bu şekilde demeçler verebiliyorlar. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi laflarla da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yükleniyorlar. “Bu nasıl müttefiklik, stratejik ortaklık ki; Türkiye yerine PKK, PYD ve FETÖ tercih ediliyor? diye kendi kendinize niçin sormuyorsunuz?

Türkiye’nin, İdlib’e girmesi, Astana’da Rusya-İran ve Türkiye ittifakı, İran ile olan siyası ve ekonomik işbirliği, Venezuella lideri Nicolas Maduro’nun Ankara ziyareti Barzani’nin referandumuna karşı çıkmasını müteakiben bütün kirli ve rezil planları alt üst olan ABD’yi çok germiş olacak ki yeni projesi “vizeyi” devreye koydu.

ABD, içteki ve dışardaki dostlarını kullanarak Türkiye’ye yönelik, sürdürülebilir bir baskıyı uygulayamayacaktır. Artık efelenerek, hizaya getirdiği bir Türkiye yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan; son beş yıldır elinden geldiği, gücünün yettiği diplomatik yolları ve nezaket kurallarına, ikili ilişkilerin karşılıklı dostluk ve çıkar esaslarına uygun olarak yürütülmesini istemesine rağmen,  ABD bütün bunları görmezlikten geliyor. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ya yalan söylüyor yahut etkisiz eleman. ABD ile Türkiye’nin münasebetlerinin bu derece gergin olmasının sebebini başarısız ve yeteneksiz BASS’a bağlamak doğru değil. Daha öncede bir çok Büyükelçi’nin müstemleke Valisi gibi hareket ettiğini biliyoruz.  ABD’nin Türkiye’ye karşı bu tutumu, derin devlet politikasından başka bir şey değildir.

Toparlarsak, ABD’nin “Atlantik ittifakı”, Japonya ve G. Kore hariç birçok ülke ile büyük sıkıntılar içinde. ABD gurur ve öfkesinin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor. İçte ve dışta kontrolü yitirmek üzere. Ortadoğu ve Uzakdoğu’da “Avrasya Birliğine” doğru bir evrilme yaşanması ABD’yi daha da zor duruma düşürecektir. Vize problemini müteakip karşılıklı Büyükelçi krizi temenni ederiz devreye sokulmaz. ABD’deki siyasi irade, kontrolsüz, vitesi bozuk araba gibi sağa-sola çarpacağına, bölgesinde ve dünyada onarılması güç zararlara sebebiyet vermeden toparlanmalı. Böyle devam etmesi halinde bölge ve Türk halkı için meşruiyetini kaybedecektir. Ülkesinde ve İslam Coğrafyasında canlı, hareketli, dinamik doğru ve adalet temelli bir politika izleyen Erdoğan’ı devirmek ne ABD’nin, ne Batı’nın ve ne de işbirlikçilerinin gücünün yeteceği bir proje değildir.

ABD; Türkiye, bulunduğumuz bölge ve uluslararası siyasetinde, stratejisinde aklıselim bir yol izleyerek doğru ve yerinde hamleler yapması her iki ülkenin faydasınadır. Diplomatik yolların denenmesinde ısrar en doğru çözüme ulaştırır. Gönül bağımız olan bu coğrafyada akan kan, ölüm, gözyaşı, milyonlarca insanın göçü, yıkılan yuvalar, paramparça olmuş aileler, kayıp çocuklar… onarılması güç büyük bir trajedi yaşanmakta.  Bütün bunlara, “Sırt çevirecek, göz yumacak, adam sende bana ne, benim Suriye’de,  Irak’ta ne işim var?” diyecek ne bir lider var, ne de bir Türkiye. İslam coğrafyasında yaşanan bu trajediyi durdurmak ve önlemek sebebiyle, tarihin ve kaderin bize yüklediği bir bedel varsa bunu ödemeye hazırız. Çünkü bu coğrafyanın bize yüklediği tarihi misyon; mazlumların yanında yer almaktır. Biz gönül coğrafyamıza dost olmaz isek Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun ifadesiyle “Kendinize de dostluğunuz yoktur...”

ABD’nin Ortadoğu’da tutum ve davranışları ortadayken ve son gelişmelerden sonra insan sormadan yapamıyor; ABD Kimin Müttefiki?

Vesselam…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar14

  • Cemil FIRAT 6 yıl önce Şikayet Et
    Hocam yüreğinize sağlık
    Cevapla
  • Lokman 6 yıl önce Şikayet Et
    Müdürüm, Yüreğinize ve ilginize sağlık. Allah'a emanet olunuz.
    Cevapla
  • Veysel yılmaz 6 yıl önce Şikayet Et
    Hocam Elinize yüreğineze ilminize sağlık, selam ve saygılarımı sunarım.
    Cevapla
  • Ferudun Tekbıyık 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Bey Amerika'da tutuklanan Süleyman Bey değil Mehmet Hakan Atilla genel Md Yrd
    Cevapla
  • Abdürrezzak Sarın 6 yıl önce Şikayet Et
    Elinize sağlık. ABD şeytan'ın ve yandsşlarının müttefiki Hocam.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat