Muhalefet bir yıla yakın bir zamandır erken seçimi dillendiredursun, Bahçeli’nin tarih vererek erken seçim açıklaması siyaseti hareketlendirmekten öte ateşledi. Kimi yorumcular içerdeki “Dip dalga hareketliği” kimisi “muhalefet partilerinin dağınıklığı Bahçeli’yi harekete geçirdi” dediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamasını müteakip yetkili kurullarında konuyu değerlendirdikten sonra Sayın Bahçeli ile baş başa görüşmesinde ilginç ve acilen yapılması gereken konular masaya geldiği sonradan yapılan açıklama ve gelişmelerden anlaşılmaya başlandı. İçte ve dışta yıkıcı planların hayata geçirileceği duyumları değerlendirildi. Öyle anlaşılıyor ki durumun vahameti sebebiyle Sayın Bahçeli’nin deklare ettiği tarih beklenmeden iki ay öne alınarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 24 Haziran 2018 Pazar günü seçim yapılacağının açıklanması ciddi bir durumun olduğunun ifadesidir.

24 Haziran tarihine “ister erken, ister baskın, ister yıldırım ve isterse sürpriz” deyiniz, sonuçta bu seçim olacak. Siyaset zor günlere hazır olmaktır. Siyaset bu tür süreçleri iyi yönetebilme sanatıdır. Kırılma ve savrulmaları kaldırmaz. En az bir yıl öncesinden dillendirdiğiniz seçim için; hem “hodri meydan, seçime hazırız” diyeceksiniz hem de OHAL altında sağlıklı bir seçim olur mu? diyeceksiniz. Kaçak güreşmeleri, bir aday belirlememiş olmaları, seçime hazır olmadıklarını göstermektedir. Erken seçime sadece muhalefet değil ABD ve Avrupa’da hazırlıksız yakalandı. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), “24 Haziran’da yapılacak seçimin Avrupa kriterlerine uygun olmadığını, OHAL altında adil ve özgür bir seçim olmayacağını” öne sürerek tepkilerini ve rahatsızlıklarını belirttiler. Fransa, OHAL şartlarında nasıl adil ve özgür bir seçim yaptı ise Türkiye’de de seçim; huzur ve güven ortamında, özgür ve adil bir şekilde yapılacak, OHAL’de bunun teminatı olacaktır. OHAL’in, terörün dışında herhangi bir şeyi engellediği de zaten söz konusu değildir.

ABD ve Batı; başarısız Gezi, 17-25 Aralık Kalkışması ve 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası 2019’a kadar; ekonomik darbe, Suriye’de; PKK/YPG’den sonra yeni eklemlenen Suudi Arabistan, Mısır ve diğer bir takım Arap ülkelerinden oluşturacakları; “30 bin kişilik bir Arap gücünün”, BAE’nin finansörlüğünde Kuzey Suriye’de Türkiye sınırında konuşlandırılmasının planlanması ile yeni bir vekâlet savaşının ortaya çıkması, Yunanistan’ın Ege’de, Rumların Akdeniz’de ki girişimleri yeni ve büyük bir oyunun parçacıkları olarak ortaya çıkmaya başladı. Bunların yanında diplomatik tecrit, birtakım algı operasyonları, AB’ye almama tehditleri gündemlerindeydi. Zira 15 Temmuz zaferini, küresel güç ve O’nun işbirlikçileri bir türlü hazmedemediler. İçerde ve dışarıda “Erdoğan düşmanlığı” üzerine bina edilen bir politika, kurulan bir ittifak ilelebet muvaffak olamayacaktır. İnşaallah bu seçim, muhalefet kadar ABD ve Avrupa’nın da ham hayallerini ve hoş düşlerini elem karanlığına gömecektir.

Meral Hanım, fazla değil daha iki ay öncesinde yaptığı konuşmasında: “CHP ve HDP ile asla ittifak olmayacağını, hatta yan yana dahi durmayacaklarını”, ifade etmesinden sonra CHP’den 15 Milletvekilin İYİ partiye transferlerini, bu kirli pazarlığı, Bizans entrikasını nereye koyacaklardır? Millete nasıl izah edeceklerdir? Bu yeni bir “Güneş Motel” faciasıdır. Tükenmişliğin ifadesidir. Dün Bahçeli’ye “Gel Başbakanımız ol” diyen Kılıçdaroğlu, bugün Meral Hanım’a; “Gel Başkan adayımız ol” demiş midir, acaba? Bunu şimdilik bilmiyoruz. Ancak Merhum Demirel’in İfadesiyle; “Siyasette dün dündür, bu gün de bugündür” diyecekler midir?  Peki, Kılıçdaroğlu kime hodri meydan dedi? Eğer bu sözün muhatabı Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ki bundan şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da: “Hadi gel, çık ortaya koy adaylığını, işte meydan” dedi. Cevap yok. Niçin? Adaylığını koyarsa; hem CHP Genel Başkanlığı gidecek hem de seçimi kaybedecek ve sahneden silinecek. En iyisi CHP Genel Başkanlığını sürdürmektir.

Bu bakımdan 24 Haziran, yeni bir sistemin, “Başkanlık Sisteminin” oylaması ve Türkiye’nin miladı olacaktır. Kanal İstanbul, 3. Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü ve bağlantı yolları, Ankara-İzmir Hızlı Tren ve 3 Katlı Deniz Altı Geçiş Projesi gibi daha birçok mega projelerin hayata geçmesi, siyasi gerginlikleri Türkiye’nin gündeminden çıkarmak, gelişmenin ve değişimin önündeki yasal engelleri ve bürokratik oligarşinin ortadan kaldırılması, yürütmenin güçlü ve donanımlı hale getirilmesi, parlamentonun daha üretken olması için emniyet, huzur ve güven içinde seçim çalışmalarının yürütülmesi ve sandığa gidilmesi adına ülkemizin, milletimizin ve İslam Coğrafyasının selameti için 24 Haziran 2018 tarihinin belirlenmesi fevkalade doğru ve yerindedir. Temennim 24 Haziran akşamı ülkemizin, İslam âleminin ve insanlığın kazanması ve statükocu vekalet döneminin kapanmasıdır. Artık Kemalist, ulusalcı, solcu ve batıcı bir siyasetin toplumda bir karşılığı yoktur. Bu seçim köklü ve tarihsel bir değişimin, güçlü bir ekonomik politikanın, adalet, özgürlük, huzur ve güvenin teminatı olacaktır.

Vesselam.