Türkiye 24 Haziran’da erken seçime gidiyor. Bu seçimi sadece Türkiye perspektifinden değerlendirmek, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik durumundan, İslam coğrafyasına yapılan zulümden, Dünya’da siyasi gelişmelerden bihaber olmak demektir. Seçim sathına girdiğimiz bu dönemde dünyada neler yaşanıyor? Küresel sermaye ekonomik manipülasyon yaparken, ABD İran’ la yaptığı anlaşmayı rafa kaldırıyor, Ortadoğu’da ismi değişmiş yeni planlar ve figürler ortaya çıkıyor, Arabistan’da işbirlikçiler eliyle kilise yapılmasından söz ediliyor, daha da vahimi yabancı menşeili birkaç akademik cahiller kendi haklarını dahi savunan insanlığın rehberi, Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerimden ayet çıkarma hezeyanı savuruyorlar… Anadolu insanımızın en sade tepkisiyle “hoşşt” ya da “çüşş” diyesi geliyor insanın.    

Evet, bu seçim sadece Türkiye’nin değil İslam coğrafyasında zulüm gören Müslümanları ilgilendiren bir seçimdir. Bu seçim Ortadoğu’nun siyasetini belirleyecek bir seçimdir. Bu seçim maddi değerler etrafında üşüşmüş leş kargalarına karşı manevi değerler etrafında atan yüreklerin seçimi olacaktır. Seçime iki aydan az bir süre kala Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’ye karşı; ilkesiz, destursuz ve acımasız bir savaşa giren muhalif cephe her türlü hile, desise, yalan ve aldatmaya başvurmayı mubah saymakta ve dillendirmektedir.  Birkaç gündür sosyal, görsel ve yazılı medyayı hayli meşgul eden ve gündeme oturan; “Cumhurbaşkanlığında oyumu Erdoğan’a vereceğim, lakin Milletvekilliğinde vermeyeceğim” söylemiyle algı yönlendirmesi yapılmaya çalışılıyor. “Başkanlık Sistemine” geçişi önlemeye çalışanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan için; “Erdoğan diktatör ve Tek adam,” olacak diyerek kaşı çıkanlar bugün Erdoğan çok iyi, vizyon sahibi, zaten Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazanacağını el âlem biliyor, gibi söylemlerle yapıcı muhalefet makyajı altında “Milletvekilliği seçiminde AK Parti’ye oy vermeyeceğim,” algısı oluşturarak asıl hedeflerine ulaşmak istiyorlar.  Bu pis ve şeytani bir algı operasyonudur. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılan bir operasyondur. AK Partili her seçmen; sinsice planmış bu şeytani oyunun bir FETÖ operasyonu olduğunu çok iyi bilmelidir. Zira bu algıyı geliştirenler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vermeyecek olanlardır.  Şu saçmalığa bakar mısınız?  Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu partinin başkanı değil de AK Parti’nin dışarıdan gösterdiği bir adaymış gibi; “Erdoğan iyi, güzel bir tercih. Erdoğan’a oyumu vereceğim ama AK Partiye oy vermeyeceğim.” Sevsinler sizi! Ben de sizlere söyleyeyim: kimse bu sözü yemeyecek!

İçeride bu şeytani algı geliştirilirken dışarıda da aynı anda düğmeye basıldı ve bütün ekonomik dengelerin iyi olmasına karşın; Türkiye’nin kredi notu düşürüldü. Tabi bu zamanlama çok manidar… Ancak halkımız; IMF’in kapısında yatan, 70 Sent’e muhtaç olan, memurunun ve işçisinin maaşını veremeyen, yatırım yapılmayan bir Türkiye’den dünyanın 6 büyük mega projenin hayata geçirildiği ve finanse edildiği bir konuma geldiğini bilmeyen yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle; “Not düşürmenin Türkiye için bir şey ifade etmediğini,” siyasi maksatlı bir karar olduğunu halkımız gayet iyi biliyor.

Gelelim seçim öncesi diğer partilerdeki son duruma. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Çıldırtacak adam” olarak nitelendirilen İnce’nin kendi ifadesiyle Fî tarihinde “Sn. Karayalçın’ı Yalova Feribot iskelesinden alıp merkeze götüreceğine Balıkesir’e geldiğini fark etmeden tekrar Yalova’ya döndüğüm günleri hatırlıyorum.” Aman Allah’ım bu nasıl bir zekâ, nasıl bir başarı hikâyesi ki; Yalova, Bursa ve Balıkesir’e kadar gitmiş! “Çıldırtacak” ama kimi? 

Peki, neler vaat etti? Parlamenter sisteme geri dönülecek, OHAL kalkacak, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi lise yapılacak, Cumhurbaşkanlığı Çankaya’ya taşınacak, Suriye’den de geri çekilecekmiş, denildi. Ayrıca insan sormadan edemiyor: İstanbul Havalimanı, Çanakkale Köprüsü, S-400 Füze alımı, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yapımı ve Yeşil Yol (İpek Yolu) Projesi gibi devasa projeler askıya alınacak mı? Kanal İstanbul durdurulur mu? Bu konularda henüz bir şey söylenmedi. Ha! Unutmayalım bir de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında öğrencilere beşer yüz lira vereceğini söyledi. İlköğretim, Orta Öğrenim ve Üniversite olmak üzere kaç milyon öğrenci olduğunu rakamla zikretmeme gerek var mı? İyi de Sayın İnce; yetkisiz, sembolik ve icracı olmayan bir Cumhurbaşkanı bunlara nasıl karar verecek? “Gel bakalım Muharrem İnce” ülkeyi sen mi yöneteceksin yoksa ben mi yöneteceğim! Şimdi artık sen işine bak, diyecek Kılıçdaroğlu. En azından burası kesin.

Doğu Perinçek’in Atlantik diye adlandırdığı CHP, SP, İP ve DP olarak muhalefet ittifakı gerçekleşti. CHP’de olduğu gibi ortaklarının birkaç popülist söylemleri dışında halkımıza sundukları bir paket program yoktur. Tek vaatte bulundukları husus “Erdoğan düşmanlığı”. 15 Temmuz öncesi Başbakan olacağını söyleyen Akşener, şimdi de “Cumhurbaşkanı olacağım” diyor. O takdirde Muharrem İnce ve diğerleri, kendilerine verilen rolü oynuyorlar. Anlaşılan CHP, İP, SP ve şeklen ortak olmayan gizli müttefik HDP bu ittifakın içinde görünüyor. “Erdoğan’ız bir Türkiye’nin son umudu, Atlantik ittifakı.”

Adalet ve Kalkınma Partisi, ülke tarihinin önemli bir dönemecinde Milletvekili tespitinin önemine binaen tekrar yazıyorum; liyakat, adalet, şeffaflık, samimiyet, ekip ruhuna bağlılık, toplumsal bütünleşmeyi hedeflemek gibi erdemlere özen göstermelidir. Parlamentoyu kilitlemek isteyen bu fitne-fesat ittifakına karşı belki de tarihinin en anlamlı ve en kritik görevini üstlenecek vekilleri belirlemek ve halkımızın tercihine sunmak, bütün oyunları altüst edecektir. Halkın, Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisinin sebebi; takva ehli, samimi ve cesur bir dava adamı ve istikamet üzere yürümesidir. Bir daha altını çizmekte fayda var: Sakın ola; “Hiç bir zaman AKP’li olmadım, olmayacağım ama Erdoğan aşığıyım”, “Benim AKP ile işim olmaz, ben asıl Erdoğancıyım”, “Benim siyasi bir kimliğim yok, AKP’li de değilim ancak Erdoğan’ı seviyorum” gibi ifadeler hedef saptırıcı söylemlerdir. Bu yollara tevessül edenlere dikkat edilmelidir. Bu yolla kimse AK Parti’ye zarar vermeyi başaramayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu partinin kurucusu ve lideridir. Ne yapacağını bilir. Bu millet liderine nasıl destek vereceğini, nasıl omuzlayacağını 15 Temmuz’da tüm dünyaya gösterdi ve göstermeye devam edecektir inşallah…

Vesselam.