Hedefi olanlar ve olmayanlar

  • GİRİŞ19.05.2018 09:58
  • GÜNCELLEME20.05.2018 06:41

Mübarek Ramazan ayı ile birlikte seçim sath-ı mahalline girdik. Bu seçimlerde iki farklı ittifakın söylemlerine muhatap olacağız. Birincisi yerli ve milli kimlik söylemi, diğeri Batı ve ABD destekli Erdoğan karşıtı ve düşmanlığı üzerine kurulu söylem olacak. Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan girdiği ilk seçim öncesinde 3Y yani Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla mücadele etmek üzere stratejisini kurmuş ve seçim kampanyasını “Yakın ışıkları yasaklar kalksın, yakın ışıkları Türkiye aydınlansın” sloganı ile başlatmış ve de büyük başarı sağlamıştır. O günden bugüne AK Parti, iktidar dönemlerinde en büyük mücadeleyi yasakların kaldırılmasına yönelik vermiştir. Neydi o günler… Ordu öksürse bütün millet nezle oluyor. AK Parti 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik MHP ile birlikte verdiği tasarı TBMM’de kabul edilmesini müteakip basının amiral gemisi Hürriyet Gazetesi hemen bir gün sonra “411 el kaosa kalktı” sürmanşetini attı. Oligarşi vesayetçi sistemin yılmaz savunucusu CHP, başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik tasarıyı, rejim tartışması bağlamında ele alarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak iptalini sağladı. Yine aynı şekilde CHP, üniversite öğrencilerine ve ortaöğretimde okuyan şehit ve yetim ailelerinin çocuklarına yönelik Belediyelerin vermiş oldukları “Eğitim Yardımları’’nı da Anayasa Mahkemesine taşıyarak yasaklattı. Yüz binlerce öğrencinin aşı, ekmeği ve geleceği ile oynadı. Gençlerimiz sandık başına giderken sadece bu iki örneği sorgulasalar oynanan oyunu göreceklerdir. İki örnekte de görüleceği üzere CHP için; “demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, inanç hürriyeti ve emek” gibi değerler hiç bir anlam ifade etmiyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan 1945’e kadar geçen ‘tek adam ve tek parti dönemi’ hariç o günden bu güne bu ülke halkına devamlı operasyon düzenleniyor, darbeler yapılıyor. Bu darbeler hangi kültürün, kimliğin, sosyolojinin ve değerin adına yapılıyor? Adeta ülkeyi yasaklar sarmalına dönüştüren 28 Şubat Post-modern darbesini yapan orduya; “Bizim çocuklar demokrasiye balans ayarı yaptı” diyen ABD; Gezi Kalkışması, 17 – 25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişiminin arkasındaki “Üst Akıl”dır. Ancak beyni metastaza uğramış bazı hastalıklı kalpaklı komünistler: “ABD ve Almanya 15 Temmuz’da bir darbe girişimi yoktur, diyorsa biz buna inanmak durumundayız. ABD’de Türk Ordusu da bir darbe girişiminde bulunmamıştır,” diyen kişi ya da kişilerin zihin dünyasını takdirinize bırakıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İngiltere seyahati öncesi Ece Temelkuran, The Guardian’da yıllardır İngiltere’nin tahtında oturan Kraliçesine mektup yazmış, “Majesteleri lütfen Erdoğan’a yeter deyin.” Yani ABD bu işi darbelerle başaramadı, bari bizi Erdoğan’dan siz kurtarın. Bu bir kolonyalist sömürgeci mantığıdır. Hani kurtuluş savaşında bu emperyalistleri yurdumuzdan atmamış mıydık?

 

 

Fransa’da Yahudi asıllı Sarkozy öncülüğünde 300 yazar ve sanatçının; Kur’an-ı Kerim’deki Yahudilerle ilgili ayetlerde; “Yahudi aleyhtarlığı içerdiği” iddiasıyla, bu ayetlerin Kur’an- Kerim’den çıkartılması talebine karşı hiçbir şey söyleyemeyen zihinsel sorunlu kafalar, Erdoğan’ın “aşağılık batı” sözüne çok bozulmuşlar ki: “Çok acı, biberli sözler, gramını yiyen delirir” diyen bu kafadaki zihniyet, müstemlekecidir. Millet bunları 25 Haziran’da iyi çıldırtacak.

Bir muhteşem yazar (!) “CHP Türkiye’ye çok partili demokrasiyi getirmiştir” derken, İP kurucusu Hanım Efendi, “Atatürk Türkiye’ye demokrasiyi getirdi” diyor. Peki demokrasi getirildi de 1925’de İsmet Paşa tarafından konulan “Takrir-i Sükûn” kanunu ile Serbest Fırka’nın kapatılmasına, binlerce insanın darağacına çekilmesine ne diyeceksiniz? Bunlarda mı demokrasi adına yapıldı? “Güneş Motel, Ağlayarak gönderilen 15 Vekilin transferi, gizli oy açık tasnif, Demirtaş’ın serbest kalması talebi” tıkanan demokrasinin yolunun açılması için bir gereklilik imiş (!) Söz konusu Batıcı, Amerikancı elitlerin geleceği ise yere göğe sığdıramadığınız ‘demokrasi anlayışınız’ bile teferruattır. CIA’nın eski direktörü James Woolsey, ABD’nin başka ülkelerde yapılan seçimlere müdahale ettiğini ifade ederek şöyle söylüyor: “Sistemin (Demokrasinin) iyiliği için, sadece iyi ve güzel amaç için müdahale söz konusudur.” Öyle ya; ABD, Irak’a demokrasi için girdi. Mısır’da darbeyi, 15 Temmuz Darbe Girişimini demokrasi için destekledi. PKK’ya demokrasi adına destek verdi. Bir İngiliz atasözünü hatırladım: “Demokrasi güçlülerin rejimidir” diyor. Herhalde anlatılan demokrasi bu olsa gerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Kongresinde 24 Haziran seçim manifestosu ile 2023, 2053, 2071 stratejik hedeflerini, çizgisini ve gelecek programını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu toprakları bize vatan yapan aziz milletim”, diye başladığı konuşmasına “Devletimiz adalet sevdası ile büyüdü. Süleymaniye’nin kubbesinde yükselen ezan sesi bizdik. Kanla alınan vatan toprağı para ile satılmaz diyen bizdik. Çanakkale’de, Kut’ul –Emâre’de bizdik. 28 Şubat, 15 Temmuz bize yapıldı. Kimsenin önünde eğilmedik. Küresel düzenin haksızlıklarına karşı sesimizi yükselttik. Kibre karşı kardeşliği savunduk. Mazlum coğrafyanın sesi ve umudu olduk. Suriyeli muhacirlere kapımızı, evimizi ve gönlümüzü açtık. İstikrarımıza kastedenlere izin vermedik. Vesayetin altındaki devleti, halkın emrine verdik. Milletimizi oligarşik vesayetten kurtardık. Yerli ve milli siyaseti şiar edindik. Milletimizin aşını, işini, gelirini, huzurunu arttırdık. Yeni dönemde güvenlik ve refahı tüm ülkeye yayarak yükselteceğiz. Yükselen fanatizm, ırkçılık, kültürel düşmanlık ve İslamafobia’ya karşı sesimizi yükselttik. Yükseltmeye devam edeceğiz. “Lider Ülke” vizyonumuzu devam ettireceğiz. Rabbimize hesabını veremeyeceğimiz bir söz ağzımızdan çıkmadı, çıkmayacak ve sırat-ı müstakim üzere yürümeye devam edeceğiz…” diyerek konuşmasını sürdürdü. Tam bir insanlık ve gelecek manifestosuydu. Adeta metne ruhunu ve hayatını katmıştı. Bir strateji her zaman sürdürülebilir olmalıdır. Biz bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘gelecek stratejisinde’ gördük.

Bizim söylediğimiz husus, “Dört Benzemez” ve bir de gizli müttefik HDP ile sürdürülebilir bir gelecek inşasının mümkün olmayacağı yönündedir. Bu ittifakın sahada karşılığı yoktur, dediğimiz de bana; neden CHP – MSP ittifakını görmezden geliyorsunuz, diyorlar. Asıl kendilerinin görmezden geldikleri tarihi bir hadiseyi bahse konu ederek yazımı noktalayayım. Kısa ömürlü CHP – MSP hükümeti döneminde en büyük başarı Rahmetli Erbakan Hocamızın üstün gayretleriyle Kıbrıs Harekâtıdır. O günlerde dilden dile dolaşan; “Eğer Ecevit engel olmasaydı, Kıbrıs’ın tamamı alınacaktı” denilmekteydi. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan bir süre sonra ortada ciddi bir durum gözükmezken Ecevit İstanbul’da bir basın toplantısı düzenleyerek; “Artık bu zihniyetle (Erbakan’la) hükümeti devam ettirme olasılığımız ortadan kalkmıştır” diyerek hükümeti tek taraflı bozmuştur. İşte hiç kimsenin sözünü dahi etmediği “benzemezler” arasındaki hükümetin ömrü budur. “Bu tarihsel uzlaşma” bir anda bitiverdi. Geçmişte yaşanılan bu hadise geleceğe nasıl ışık tutmaz anlamak mümkün değil. Peki, 5 benzemez arasında bu ittifak nasıl yürüyecektir? Bunun akıl ve mantıkla izahı mümkün değil. Bir yanda ülkenin gelecek manifestosunu yazan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yanda Erdoğan düşmanlığı üzerine kurulan zorlama birliktelik. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu Cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı şerifin Ülkemiz ve İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ederken, ABD ve eli kanlı faşist vahşi İsrail’i Gazze katliamı sebebiyle tel’in ediyor ve kınıyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim.

Vesselam.

Yorumlar12

  • Taner Başkaya 5 yıl önce Şikayet Et
    Üstadım öncelikle Ramazan o Şerif’iniz mübarek olsun Yerli ve milli olan Cumhur ittifakının etrafında sımsıkı kenetlenip zafere ulaştırmak için elimizden gelen her şeyi yapmalı ve zafere ulaştırmalıyız
    Cevapla
  • Haydar Fettahoğlu 5 yıl önce Şikayet Et
    Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir Sayın hocam, bu makalenizde adeta Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin kısa bir üstünden geçtiniz. Nur akan pınarlarla kir akan olukları çok isabetli teşhir ettiniz. Herkesin elimizden almak istediği cennet ülke Türkiye'miz var. Ona sahip çıkamasak hiçbir şeyimize sahip çıkamayız. Vatan sevdalıları ile vatanımızı düşmanlara peşkeş çekmek isteyen mandacılar arasında süren bu mücadelede saflarımızı sıklaştırarak büyük akınlara devam edeceğiz inşallah... Dünya koşuyorken yol durulmaz Davranmayacak insan bu deryaya atılmaz Bu kutlu yolda Allah yar ve yardımcınız olsun Birliğimizi, dirliğimizi korusun Selam ve dua ile
    Cevapla
  • Nezir Demircan 5 yıl önce Şikayet Et
    Evet Hocam,devletimiz kurulduğu günden bugüne dek her seçim ve sonucunda karşısında hep Sarkoziler görmüştür.Ama büyük ülke olduğunu dost ve düşman görmeye devam edecektir,vesselam.Bu millet ENSÂR’dır!
    Cevapla
  • Hamit ŞAHİN 5 yıl önce Şikayet Et
    Harika bir yazı olmuş yüreğine sağlık
    Cevapla
  • Meltem Ensari 5 yıl önce Şikayet Et
    Değerli hocam kaleminize sağlık her şeyi açıklamışsiniz hatırladıklarım içim burkuluyor vatan hainleri o kadar çoğaldı ki içerden dışardan . Rabbim Reisi korusun inşaallah ezici çoğunlukla tekrar seçilecek zalimler kazdıkları kuyulara kendileri düşecek dava için şehit olanlara rabbim rahmet eylesin ..gazilere de acil şifalar ihsan eylesin .amin ..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat