Kriz Finansal mı?

  • GİRİŞ01.09.2018 11:42
  • GÜNCELLEME03.09.2018 07:55

Kurban Bayramı öncesi doların bir ay içerisinde bir lira artışla 6 TL’nin üzerini görmesi; ekonomik ve siyasi bir savaşın açık ifadesidir.  Ülke ekonomisi “mortgage” ve “Finansal” krizlerle  baş başa kalmamıştır. Yunanistan gibi iflas bayrağını çekmemiştir. O halde fırtınanın sebebi nedir?

Somali’de, Afganistan’da, Filistin’de, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’de bir medeniyet savaşı verilmektedir. Bazıları; “Suriye, PKK, FETÖ, S-400, Rusya ile ekonomik ve enerji işbirliği, F- 35, İran’a ambargo, Kudüs ve Rahip Bronson vb.”  sebeplerle  Stratejik ortak ve müttefikimiz  ABD ile işler bu mecraya gelmemelidir. Türkiye, ABD ile iş birliği olanaklarını gerçekçi, dünya konjonktürüne uygun olarak ele almalı ve değerlendirmelidir.” Denilmekte. Türkiye, “Diyalog ve işbirliği” yoluyla meselelerin çözümünden hiç uzak durmadı. Söz konusu kanalları ABD kapatmıştır.  “Gücü” elinde bulunduranlar  “hak ve hukuk” dilinden anlamazlar. Bugün dünyada “hukuku ve insan haklarını yok sayan ülkelerin başında ABD ve İsrail gelir.  İsrail, ABD himayesinde toprak işgali ve insan katliamına devam ediyor.  ABD, Türkiye’nin en büyük düşmanı PKK ve FETÖ’yü  koruma, kollama ve yardıma açıkça devam ederken, buna bir de Demir Çelik ve Alüminyum vergilerini arttırarak finansal savaşı da başlattı. Yıllardır “Kahrolsun ABD, Go Home ABD, ABD Emperyalizmine Hayır” diyenlerin hepsi de, istisnasız ABD hayranı ve İslam’a karşı ABD Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanında yer aldılar. 40 yıldır Marksist! Olduğunu söyleyen PKK, ABD bayrağını çekti. Yani “şapka düştü kel göründü.” Kıbrıs’ta Makaryos’un Türk katliamına dur diyen Erbakan’ın içinde bulunduğu Ecevit Hükümetine,  zehir zemberek Johnson mektubu ile 10 yıl süren ambargoyu unutan ABD’nin akıl veren kolonyalistleridir. 1960 Darbesinde Menderes’in idam nedeni: “Kedi-Köpek davası, güya gençlerin asfalt altına gömülmesi” gibi hikayeler değil;” Ezanın Arapçaya çevrilmesi, İmam Hatip Okullarının açılması, Rusya  ile Ağır Sanayi ve Ekonomik işbirliğine gidilmesi ve Yurt  Dışına sürülen Osmanlı Hanedanının sahiplenilmesidir.

 

 

Gezi olayları, 17 – 25 sivil darbe girişimi, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasının arkasında ABD, İsrail ve Batı vardır. Şayet Türkiye, ABD’nin isteği doğrultusunda;  Ajan Rahip Bronson’u bıraksa, aktif  Kudüs  politikasından, Kıbrıs’ta doğal gaz aramasından  vazgeçse, Suriye’de Seküler bir Kürt Kantonunu kurulmasına göz yumsa, Türkiye’de ki kritik madenlerin işletme ruhsatlarını ABD şirketlerine verse, kısaca her isteklerine hee dese bunlar  yaşanmaz.  Ama bütün bunlara karşı çıkan Milli ve Bağımsız bir siyaset izleyen Başkan Erdoğan, ABD’nin hiçbir zaman dost, müttefik ve stratejik ortak olmadığını göstermiştir.

“Erdoğan gerekirse demokrasi dışı yollardan devrilmelidir, PKK asla silah bırakmamalıdır,” diyebiliyor. Devletin memuru, başı örtülü eski Bakan Fatma Betül Sayan’a: “Şu başındaki örtüyü gevşet de beynine biraz oksijen gitsin. Bari sağlıklı düşünürsün o zaman”.  Müzmin ERDOĞAN karşıtları: “biz bu trende yoğuz,” “Papaz serbest bırakılmalı, IMF’e tekrar dönülmelidir” dediler. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders’in: “Başkan Trump, Pastör Bronson’ın ve diğer ABD vatandaşları ve diplomatik misyonların/çalışanların serbest bırakılmadığı için hayal kırıklığı yaşıyor. Türkiye’yi bu kişileri serbest bırakmaya çağırıyoruz,” ifadesini kullandı.

Şimdi soruyorum?

Yerlilerle, ABD’lilerin talepleri arasında bir fark var mı? Peki Türkiye’nin ABD’den istedikleri neler; “15 Temmuz Darbe girişiminin faili Fethullah Gülen başta olmak üzere diğer darbecilerin iadesi, Halkbank Genel Müdür yardımcısının serbest bırakılması…”

Cevap; bizde hukuk var.

Hukuk neye karar verirse!”

Peki, bizdeki ne?

Geç onu Sen, Benim dediğimi yap. “At hırsızı, tren soyguncusu, altın avcısı bir geçmişe sahip Evangelist kovboylardan bir şey beklenmemelidir. Cumhuriyetçisi de, Demokratı da aynıdır. ABD, Siyonist Haçlı zihniyetine sahiptir. Bu savaşı Türkiye’ye ve İslam coğrafyasına karşı İsrail ile birlikte başlatmıştır. Böyle bir savaşta Batı’nın yeri ABD’nin yanıdır.

Başkan Erdoğan’nın kaptanı olduğu gemide bulunan bizler: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılacağız. Dağılıp parçalanmayacağız. Kuvvetimizin gitmesine izin vermeyeceğiz.  1071 ve 1953 Stratejik ruhuna bağlı olacağız. Tarihimizin yüz yılla sınırlı olmadığı bilgisini çocuklarımıza ısrarla vereceğiz ve kültür emperyalizminin oyununu bozacağız Malazgirt ve İstanbul’un fethi ruhuyla, haçlıların bin kusur yıllık rüyası olan; “Kudüs, Roma ve Kostantinepolis” stratejik oyununu bozacağız.

Bayram, Cuma ve Beş vakit namazda yan yana duran ve hep birlikte “Allahu Ekber” Allah en büyüktür, Ondan başka İlah yoktur, “İyyake na'büdü ve İyyake nestain” Ya Rabbi, yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz”, dedik mi? Evet. “Sizin en üstününüz  takvaca üstün olandır” ilkesini biliyoruz.

O halde nedir bu Allah’ın cezası Kavmiyetçilik, Irkçılık, Türkçülük, Kürtçülük, şuculuk,  buculuk?

Kurban eti dağıtan bir mümini (Burak’ı)  vahşice nasıl öldürürsün? Çünkü Sizler, Allah’ın kulu değil, şeytanın emrindeki liderinizin sözüne tabi oldunuz ve cinayeti işlediniz. 

Devemizi sağlam kazığa bağlayacağız. Bütün tedbirlerimizi alacağız. Halimizi ve duamızı Rabbimize arz edeceğiz. Umutsuz olmayacağız. Zira galip olan ancak Allah’tır. O her şeye kadirdir. Allah’a dayanacağız sa’ye sarılacağız. Zalimi asla dost edinmeyeceğiz. Dürüst, adaletli ve şeffaf olacağız. Liyakati elden bırakmayacağız. İşi ehline vereceğiz. Emperyalizmin lütfuna bel bağlamayacağız. Rabbim yardımcımızdır, İnşaallah.

Vesselam.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat