Eğitimde 2023 Vizyon Belgesi

  • GİRİŞ03.11.2018 09:42
  • GÜNCELLEME05.11.2018 12:46

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyon Belgesi toplantısı 23 Ekim 2018 günü Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve coşkulu eğitim camiasının katılımlarıyla başladı. Açılışta konuşan Başkan Erdoğan, FETÖ yapılanmasının hala tam olarak temizlenmediğine dikkat çekerek; “Paralel eğitim sistemi, farklı isimler,  görüntüler ve kamuflajlar altında varlığını sürdürüyor. Bunu tamamen temizlemekte kararlıyız” dedi. Gelecek dönemde Öğretmenlik Meslek Kanunun çıkartılacağını açıklayan Erdoğan, alt yapıyı oluşturduklarında anaokulu eğitimini zorunlu hale getireceklerini ifade ederek, “2023 eğitim öğretim vizyonu ile eğitimde hedeflediğimiz seviyeye inşaallah çıkacağımıza inanıyorum” temennisiyle konuşmalarını tamamladı. Eğitim ve öğretimde büyük dönüşümün sağlanacağı eğitim ve öğretim yıllı yol haritası Başkan Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından genel hatlarıyla açıklandı. Yeni uygulamanın detayları yazılı ve görsel basın tarafından verildiği için ‘Vizyon Belgesinde’ öne çıkan başlıklar üzerinde kısaca değerlendirmede bulunacağım.

Her zaman ifade ettiğim üzere bir strateji mutlaka ölçülebilir, sürdürülebilir ve sonuç odaklı olmalıdır. Bu bakımdan yukarıda açıklanan ‘Vizyon Belgesi 2023’ün’ sağlıklı ve ölçülebilir bir yol haritası net olarak açıklanmamıştır. Vizyon Belgesinde yer alan sorunların çözümü ve yeni yaklaşımlar için 4 yıllık sürenin yeterli olmayacağını düşünüyorum.  Eğitim ve öğretim için can alıcı önemli birkaç konunun çözümü yönünde irade beyan edilseydi daha hayırlı ve gerçekçi olurdu. Daha az ders saati, esnek ve modüler sisteme geçilmesi oldukça önemli. Ancak mecburi okutulan derslerin hangilerinin kaldırılacağı yahut okutulmayacağı henüz belirsiz. Bu eğitim ve öğretim yılında eğitim sistematiği içerisinde planlanması da pek mümkün görünmüyor. Milli Eğitim Bakanlığı sınav takvimini açıkladı. Milli Eğitim Bakanlığı gibi devasa bir kurumda bu anlamda 2018 -2019 Eğitim ve Öğretim yılının hazırlık, tasarım, proje geliştirme ve ‘Pilot Uygulama Yılı Olması’ mümkün gözükmemekle birlikte genel olarak 4 yılda yapısal bir değişimin başarılı olacağı düşünebilir mi? Okullar arasındaki farkın kapatılma hedefi olumlu fakat bu süre içerisinde mümkün değil. Mesleki ve teknik eğitimde sanayi işbirliği önemli ancak sadece alan seçiminin 9. sınıfta başlaması çok da bir şeyin değişmeyeceğinin ifadesi olup, mesleki tanıtım ve yönlendirmenin hasılı meslek seçiminin daha erken yaşta başlaması gereklidir. Müfredat programının çocukların kabiliyetlerine göre düzenlenmesi, ilgi ve yeteneklerinin keşfedilmesi ona göre derslerin konulması, esnek ve modüler ders çizelgesinin oluşturulması, çocukların akademik başarı ve başarısızlıklarının ölçülmesi, izlenmesi ve başarı ve verimliliğin arttırılması için ‘e- portfolyo’ sistemi yerinde ve isabetli bir seçimdir. Örgün eğitimin her kademesinde olduğu gibi, İmam Hatiplerde de meslek dersleriyle birlikte ders yükü oldukça ağırdır. Çocukların kabiliyetlerine göre alacakları ders çeşitliliği öğrencileri rahatlatacak başarı oranlarını yükseltecektir. Meslek Liselerinin tercih edilir olması için var olan olumsuz algının değişmesine yönelik ne gibi tedbirlerin alınacağı ifade edilmemiştir. Mesleki ve teknik eğitimde okul, özel sektör, sanayi, üniversite ve yerel yönetimler işbirliği ile iki gün pratik, üç gün uygulamalı iş başı eğitimi daha başarılı olur. Ortalama Avrupa uygulaması bu yöndedir. Unutmayalım ‘meslek’ iş başında öğrenilir. Teknolojinin, savunma sanayinin ve her türlü sektörün taleplerini karşılayacak ‘kalifiye eleman’ ancak bu şekilde yetiştirilir. Ayrıca İSMEK gibi mesleki ve sanat eğitimi veren kurumların yönetmelik ve müfredattan kaynaklanan sıkıntıların hızla giderilmesi sağlanmalıdır.

 

 

Bu eğitim vizyonunun başarılı olması öncelikle öğretmene bağlıdır.  Öğretmenlerimiz medeniyet değerlerimize,  güzel ahlaka, irfana ve ilme sahip olmalıdır. Kendini değerlerine, ülkesine ve çocuklarımızın başarısına adamayan bir öğretmenin maaşını beş katına çıkarsanız yine randıman almanız mümkün değildir.  ‘Öğretmenlik Meslek ve Kanunu’nun’ çıkartılacak olması olumlu ve önemlidir. Ücretli öğretmenlerinin ücretlerinin iyileştirilmesi ve kısa bir zamanda hayata geçirilecek olması yanında, kadrolu öğretmenler gibi ek ders ücreti almaları, sigorta primlerinin tam yatırılması yanında ücretli öğretmenliğin bir statü olarak devam ettirilmesi uygun değildir. Hem ücretli hem de sözleşmeli öğretmenlik tamamen kaldırılmalı ve kadrolu öğretmen statüsüne geçilmesi hedef olmalıdır. Bütün bunları belirtirken öğretmenlere yönelik 3600 ek gösterge taahhüdünde de bir gelişme olmadığını da belirtmek durumundayız. Öğretmenlere yönelik saygısızlık, itibarsızlaştırma, hakaret ve şiddet dili bu kutsal görevin itibarını sarsmaktadır. Buna gerekli olan önlem alınmalıdır. Öğretmene göreve başlangıçta pedagojik formasyon kazandırılması Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK arasında yapılacak bir protokolle eğitim fakültelerine bırakılması, bakanlığın iş gücü yoğunluğunun azaltılması açısından daha uygun olacağını düşünüyorum.  

Milli Eğitimde başarılı olmamız için muhteva açısından öncelikle ele alınması gerekli konu ‘materyalist ve batıcı’ eğitim sistemi yerine, ‘milli kimlik’ muhtevalı bir müfredat programının hazırlanması ve uygulamaya konulması iyi, ahlaklı, dürüst, edep ve irfan sahibi vatanperver insanın yetiştirilmesi için elzemdir. Bugün yaşadığımız sıkıntıların sebebi; Cumhuriyet döneminden itibaren eğitim sistemimizin sunduğu hayat tarzında; Allah, din, ahlak, irfan, medeniyet, tarihi ve kültürel değerlerimizin olmamasıdır. İslam’dan soyutlanmış, hatta İslam’a düşman, ‘modern ve çağdaş’ kılıflı seküler bir niteliğe büründürülmüş bu anlayışın medeniyet çizgisi Antik Yunan’la başlar ve Batı değerleriyle devam eder. Bu eğitim sisteminin insan tasavvuru yaratılmışların en şereflisi olan insana uygun değildir. Hiçbir değişim sancısız olmaz. Önemli olan azim ve kararlılıkla değişime ve dönüşüme yönelmek ve birbirlerini nakzeden uygulamalara alan açmamaktır. Örneğin atanacak yöneticiler için bir taraftan ehliyet, liyakat ve mesleki yeterlilik arayacaksınız, diğer taraftan işletme, iktisat ve doktorunu mesleki teknik eğitim genel müdürü olarak tepe yönetici olarak atayacaksınız. Bu sağlıksız bir durumdur ve eğitim camiası içinde rahatsız edicidir. Bürokrasi, bazı kamu kurumlarında olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde de rahatsızlıklara sebebiyet verdi. Hükumete olan güveni sarstı. İş yapmama adına mevzuat ‘tabulaştırıldı.’ Devlet sistematiği ve hiyerarşisi içerisinde bürokrasinin görev ve sorumluluğu hakkıyla vazifesini yerine getirmesi beklenirken yapısal sorunun kaynağı haline geldiler ve hükumeti işlevsizleştirdiler. Hatta bazı kurumlarda darbelerin önemli bir parçası olduklarını gördük. Dürüst, çalışkan, halkımıza rehberlik eden, onlarla hemhal olan, üreten, haram yemeyen, adaletli, merhametli bürokratlarımızın olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

Eğitim ve öğretim birbirinden ayrılmamalı ve en önemli önceliğimiz olmalıdır. Hayatımızı ilim ve öğrenmeye adamalıyız. Ancak böylelikle kendimizi geliştirir, verimli, kaliteli ve üretken bir yapının temel taşlarından biri olabiliriz. Çocuklarımızın, gençlerimizin hayatına olumlu katkılarda bulunur ve gelecek özlemlerini şekillendirmeye yardımcı oluruz. Güçlü bir eğitim sistemi, çocuklarımızın geleceğinin ‘formatlanmasına’ izin vermez. Yönetici ve öğretmenlerimizi donanımlı hale getirmek, eğitim sürecine velilerimizi de dâhil etmek suretiyle kalitesi ve katma değeri yüksek bir eğitim süreci başlatmış olacağız. Sayın Ziya Selçuk’un akademik eğitim kökenli olması, devlet ve özel sektörde eğitim faaliyetlerinin içinde bulunması sebebiyle her kesimde ortalama bir iyimserlik havası oluştu. Umarım bu iyimserlik havası berhava edilmez ve 2023 Vizyon Stratejisi amacına ulaşır, temennisi ile başarılar dilerim.

Vesselam

Yorumlar11

  • Sıdıa yıldız 5 yıl önce Şikayet Et
    Bizim kendi eğitim sistemimiz olan Hz peygamberimiz in eğitimi tüm yönleriyle aktarılırsa işte o zaman başarmışız demektir hem aileleri hem de tüm evlatlarımız maddi ve manevi açıdan
    Cevapla
  • hoca 5 yıl önce Şikayet Et
    'Öğretmenlere yönelik saygısızlık, itibarsızlaştırma, hakaret ve şiddet dili bu kutsal görevin itibarını sarsmaktadır.'Anne ve baba eğitimi olmadan tüm çabalar yetersiz kalacaktır.''TANRILAŞTIRILMIŞ^^ çocuklara okulun da,öğretmenin de.devletin de, sistemin de etkisi sınırlı olacaktır. sanal dünyaya bir çare olmadan; ister finlandiya isterse jamaika modeli olsun sonuç hüsran olacaktır NOKTA
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Lokman 5 yıl önce Şikayet Et
    Elinize ve yüreğinize saglık Müdürüm. Eğitimde 2023 vizyon hedefini çok güzel dile getirmişsiniz. Allah'a emanet olunuz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Nasuh Olgun 5 yıl önce Şikayet Et
    Kendi müminini yetiştirmeyen bir sistem adı ne olursa olsun ayakta duramaz.Bu yüzden Eğitim Yöneticileri ve Uygulayıcıları sistemin inananı olmalıdır Bu sisteme güveni sağlayacaktır Pratiği olmayan bilgiler yani faydasız bilgiler müfredata konulmamalı."Öğrettiği bilgi öğretmene pratikte ne katkı sağlıyor ki bana da sağlasın?" demez mi öğrenci?.öğretmen bu gün öğrencinin gözünde Himmete muhtaç bir durumda Sınıf geçme ve disiplin ise ayrı bir garabet
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İsa Dilek 5 yıl önce Şikayet Et
    Hocam bakanlık sadece bir vizyon ortaya koymuştur. Bu vizyon hedeftir. Hedefin gerçekleşmesi için detaylandırmada sizin önerileriniz oldukça dikkat çekici.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat