Hak-Batıl

.

  • GİRİŞ17.11.2018 09:21
  • GÜNCELLEME19.11.2018 09:06

İslam’ın temel perspektifi, insanı düşünme ve tefekküre davet etmesidir. Bilgi ve marifetin kaynağı, tevhid akidesinden hareketle; tabiat, tarih ve nefis mücadelesidir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde; yer, gök, yıldızlar, ay, güneş, yağmur, bulutlar, su, hayvanlar, bitkiler ve kısaca insanın münasebet kurduğu her şey üzerinde düşünmeye davet eder. Allah Taala: “Biz gökleri ve yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (her hangi bir amaçla) yaratmadık …” (Hicr – 85) buyurmakta. Yaşadığımız şu gezegende yaratılış bakımından müthiş bir ahenk ve denge vardır. Evrende her şey Allah’ın yaratılış kanununa  (Sünnetullah’a) uygun olarak hareket ederek, O’na ibadet eder.  “… Hayır, göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Hepsi ona gönülden boyun eğmişlerdir.” (Bakara-116). Sadece insan hür iradesiyle yaratılmış olduğu için; Sünnetullah’a uygun hareket ederse “Eşref-i Mahlukat,”  etmez ise “Esfelessafilin” olur.  “Hanginizin amelinin daha güzel olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur” (Mülk -2) buyurmakta Rabbimiz. Yaratılış kanuna karşı hareket etmek, ırmakta tersine kulaç atmak gibidir ve sonu bitkin, perişanlık ve hüsrandır. Allah, Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Adem (a.s)’dan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar bütün peygamberlerin tevhid mücadelesinde karşılaştıkları olayların incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi, vicdan ve benliğin ahlak ile kontrol edilmesiyle birlikte nefsin bir üst derecesine tekamülünü sağlamayı amaçlamıştır ki, biz buna hak ve müstakim üzere olmaktır, diyoruz.

 

 

        Batılın varlık sebebi haktır. Hak etki, batıl tepki olarak ortaya çıkmıştır. “Hakkın varlığından yararlanarak kendisini ortaya koyan batıl, su üzerindeki köpük gibidir. Varlığı ve hareket etmesi suya bağlıdır. Ama asıl olan sudur. Hak ilahi fıtrata, batıl ise şeytani bir kaynağa sahiptir” der, Mutahhari.  Hz. İbrahim (a.s.) olmasaydı Nemrut,  Hz. Musa (a.s) olmasaydı Firavun, Hz. Muhammed (a.s.v.) olmasaydı Ebu Cehil bilinmeyecekti.  Darwin, ‘insan soyunun maymundan olduğunu,’  Marks, ‘Din afyondur’ demeseydi, bir anlam ifade etmeyeceklerdi. Bu bakımdan tarihe yön veren, ışık tutan Peygamberlerin tevhid mücadelesidir.  İnsanoğlu bütün insani erdemlere peygamberler sayesinde sahip olmuşlardır. Kadim medeniyetimizi yüzyıllarca ayakta tutan, ilahi adalettir. Bugün hakkın sahipliğini yapan Müslümanların param parça, sefalet içinde acınacak durumda olması, İslam’ın hak olmadığı anlamına gelmez. Son iki yüz elli yılın en büyük imtihanını yaşıyoruz.  Tarih boyunca; Batıl, inkarcı, mütekebbir, zalim, tağut, zorba ve diktatör düzenlerin temsilcileri kendilerini ‘hak yerine’ koyarak; mazlum ve mustazaf  insanların yaşadığı bu coğrafyayı beceriksiz ve basiretsiz yöneticiler yüzünden  işgal ettiler. İnsanları köle edindiler, sömürdüler ve topraklarını kan gölüne çevirdiler.  Ancak peygamberimizin kutlu yolundan gidecek olanlar, söz konusu zalimlerin beis, gayri insani ve şeytani oyunlarını ortaya çıkaracaklar ve onların oyunlarını Allah’ın yardımıyla bozacaklardır. Bu onurlu mücadelenin sonunda; Hak, batıla tekrar üstün gelecektir. “Yeryüzünün varisleri Allah’ın sâlih kullarıdır.” Bu izzet ve şeref sahibi Aziz ve Hâkim olan Allah’ın vâdi’dir. Ancak varis olmanın yolu sâlih olmaktan geçtiği bilincinde olmalıyız.

        Kur’an, batıl yolda olanların özelliklerini şu şekilde sıralar: Onlar, daima kusur ararlar, kınayıcıdırlar, laf getirip götürürler, hayra engel olurlar, saldırgan ve katı kalplidirler. Haşin, soysuz, inkârcı ve ahlaksız aşağılık varlıklardır. Yanlarında Allah’ın ayetleri okunduğunda ‘alay ederler’ ve “bunlar eskilerin hikâyeleridir,” derler. Bilgi ve iman yoksunu olduklarından cahildirler. Allah’a eş ve ortak koşan putperest ve inkârcıdırlar. Ancak başlarına bir ölüm geldiğinde; “Allah rahmet etsin, Allah sabır versin” derler. Peki, neden inanmadığınız Allah’tan rahmet ve sabır diliyorsunuz? Aynı zamanda zalim, diktatör, kan dökücü, müfsit, münafık, hırsız, talancı ve hilekârdırlar. Kimi zaman özgürlük ve adalet kılıfı altında insanların geleceğini çalmışlar ve hayatlarını yok etmişlerdir. İşte bunlar batıl tarafında olanlardır.

 

 

İnsanın fıtratı sağlam ve temizdir. Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v.): “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Daha sonra anne ve babalarının etki ve telkinleriyle Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi olurlar,” diyor. Anne- Baba, çevre ve toplum düzeni çocukları yanlış yöne sürüklüyor ve hayatını ve değerlerini şekillendiriyor. Demek ki; İman, ahlak, doğruluk, adalet, hayırsever ve melek ruhlu olarak dünyaya gelmek esas; hile, aldatma, yalan, dolan, sahtekârlık ve inançsızlık dış etkenlerin sonucu olarak meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar ya Allah’a, Kur’an’a ve Peygamberine inanır doğru ve hak yolda, ahlak ve fazilet değerleri peşinde, aydınlık bir geleceğe doğru yürürler ki bu yol haktır. Yahut şeytana tabi olarak şer, zulüm, sömürü, fesat ve kötülük yolunda giderler. İşte bu yol batıl ve şeytana ait bir hayat tarzıdır.  Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim: “And olsun ki biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber de kitap ve terazi indirdik. İnsanlar adaletle doğru muamele etsinler diye…” (Hadid-25) Burada Peygamberlerin, halkı adalete zorlamaları için gönderildikleri belirtilmiyor, insanların kendilerinin adaletle doğru muamele etmeleri isteniyor.

“Şüphesiz ki ben, evet ben, Allah’ım. Benden başka hiçbir İlah yoktur. O halde bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl” (Taha-14). İşte toplumların ıslahı ve doğruya yönlendirme devrimci metodu budur. O da hakkı, adaleti, ahlâkı ve erdemi temel alarak, adaletsizliğin, haksızlığın,  sömürünün ve zulmün insan eliyle ortadan kaldırılmasını istemektir.

Selam doğru ve hak yolda Allah’a tâbi olanların üzerine olsun.

Vesselam.

Yorumlar17

  • Halil ARIKAN 5 yıl önce Şikayet Et
    Hocam insan oğlunun nasıl olması gerektiğini çok güzel tasvir etmişsiniz Allah razı olsun. Keşke geldiğimiz gibi Yaratanın huzuruna gidebilmek keşke kendimizi kendi elimizle ateşe atmaşak .Doğru Fırat ile gelip eğri fıtrat ile gitmeşek. Yamadik dünyamızı yırtarak dinimizden Ne din kaldı Ne dünya kaldı elimizden.Allah bizleri doğru yoldan en güzel şekilde gidenlerden eylesin.Saygılarımı sunuyorum.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nezir Demircan 5 yıl önce Şikayet Et
    Sevgili Hocam,her satırı çok eğitici olan bu makalenizde beni en çok silkeleyen,”yeryüzünün varislerinin salih kullar “ olacağı tespitiniz ve ona getirdiğiniz açıklamadır.Evet,salih kul olabilmek emek ister,gayret ister,vesselam.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Lokman 5 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize ve yüreğinize saglık Müdürüm. Yazılarınızı okuyoruz, okutuyoruz ve paylaşıyoruz. Gerçekten de hak ve batıl mücadelesi çok güzel kaleme almışsınız. Allah'a emanet olunuz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ekrem Ekici 5 yıl önce Şikayet Et
    İnsanlık yaratılalı hak ve batıl mücadelesi sürmüş ve sürecektir. Ama batıl devamlı mağlup olacaktır! Çünkü Allahın vadi haktır. "Hak geldi batıl zail oldu" Emeğinize sağlık selam ve dua ile...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Hasan SARIGÜL 5 yıl önce Şikayet Et
    Hocam Allah razı olsun. Hem öğretici, hem uyarıcı, hem düşündürücü, hem tefekkür etmeye hem de iyiye güzele yönlendiren bir sohbet olmuş. Elhamdülillah.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat