Tehlike Geliyorum Der!
.
- GİRİŞ15.12.2018 09:02
- GÜNCELLEME17.12.2018 07:10
Hatırlanacak olursa 68 hareketi yine Fransa’da başlamış, Paris’i yangın yerine çevirmiş, bütün Avrupa’yı sarmış ve İstanbul’u adeta felç etmiş ve 71 askeri darbesine sebep olmuştu. İstanbul ve Paris’teki protestoların çıkış sebepleri ile evirildiği nokta arasında benzerlikler var. Tarih 25 Mayıs 2013 Taksim Gezi’deki bir grup çevrecinin, “3-5 ağaç” gibi masum sebeplerle başlayan ve daha sonra hükümeti devirme operasyonuna dönüşmesi bir hesabın parçasıydı. Zira sinema sanatçısı(!) Mehmet Ali Alabora: “Düşün peşime bu bir 3-5 ağaç meselesi değil” diyerek işin rengini ortaya koymuş ve başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde gösterilerin fitili ateşlenmiştir. Fransa’da ise, “Benzin zamları ve eğitim haklarını” sebep gösteren “Sarı Yelekliler” Paris’te protestoları başlatmış, daha sonra başta Fransa olmak üzere Belçika ve Hollanda’ya yayılmıştır. 15 gündür devam eden protestolarda Paris adeta can çekişmeye başladı. Yağmalar, soygunlar, vandallık, özel ve kamu araçlarının yakılması, mağazaların talan edilmesi ve ateşe verilmesiyle adeta İstanbul Taksim Gezi Kalkışmasını anımsattı. Hükumetin, “Akaryakıt zamlarının geri çekmesini” duyurmasına rağmen, protestolar artarak devam ediyor. Zırhlı araçlar gösterici avında. Polis orantısız güç kullanıyor. Bir talep ve ona gösterilen ilgisizliğe karşı tepki, demokratik kaldığı ölçüde etkili olur. Protestoculardan bazılarının basına yansıyan taleplerine bakıldığında son derece haklılar. Ne diyorlar: “Siz zenginsiniz, biz fakiriz. Biz çalışıyoruz fakat geçinemiyoruz. Bizim alın teri ve emeğimiz üzerinden kazanıyorsunuz. Şanzelize’nin lüks lokantalarında yiyen, kafeteryalarında kahvelerini yudumlayan zengin züppeler! Vergiyi bizden değil, zenginlerden almalısınız.” Macron, bu sözleri okuyor, işitiyor ve pankartlarda görüyor. Fakat kapitalizmin ve Paris’in tarihsel yüzü budur. Taleplerinin görünen tarafını vandallığa teslim ettiler. Görünen o ki asıl sebep akaryakıt zammı, vergi indirimi değilmiş.
Roma’nın varisi, Evangelist Mesih(!) Trump, Macron’a: “Sen kim oluyorsun da ‘Avrupa Ordusundan’ bahsediyorsun? ABD olmasaydı şimdi Fransa, Almanca konuşuyor olacaktı,” dedi ve arkasından Paris’te had bildirme operasyonu başladı. Trump, attığı twit’te: “ABD, Fransız halkının yanındadır,” diyerek, protestolara destek verdi. Sarı Yelekli protestoların Almanya’ya sıçraması halinde, tüm Avrupa dondurucu bir kış yaşayacaktır. Bu krizden sadece Avrupa, NATO, BM, Güvenlik Konseyi etkilenmeyecek, İsrail, Çin, Rusya, Kore, Japonya ve ‘Kürenin etrafında dans eden Suudi Arabistan ve işbirlikçileri BAE, Mısır da etkilenecektir. Ya ABD ile yaşadıkları krizleri sineye çekerek “Kral Sen’sin” deyip, eskiden olduğu gibi peşine takılıp gidecekler. Yahut Kriz bütün Avrupa’yı saracak. Zira Trump, Suudi Kral’ı Selman b. Abdulaziz’e de “Bizim desteğimiz olmasa sen, tahtında 15 gün bile kalamazsın” diyerek, PKK/PYD’ye gönderdiği silahların faturası ile birlikte milyarlarca dolarlık ticaret antlaşması yapmadı mı?
Türkiye’nin Suriye ve Kudüs Politikası, Filistin’in arkasında durması, Rusya ile işbirliği, Savunma Sanayinde ki atılım ve Ak Deniz politikası, ABD ve Türkiye’de ki işbirlikçilerini hayli rahatsız etti. Son günlerde Washington, Londra, Atina ve Tel Aviv dörtlüsünün Türkiye’nin Ak Deniz’de petrol aramasını bahane ederek ‘Sarı ya da Kırmızı Yelekli’ yeni bir Gezi hadisesini çıkarmak isteyebilirler. Son günlerde bazı yazarların; “Irkçı ve Dinci Faşizm yeniden yükseliyor” ifadeleri yabana atılmamalı ve hadiseler dikkatlice takip edilmelidir. Batı’nın Gezi Kalkışmasına bakışı, PKK ve FETÖ’ye verdikleri destek sebebiyle; halkımızı; “Oh olsun size,” noktasına getirmiştir. Gezi Kalkışmasından bir hafta önce İstanbul’a gelerek karargâh kuran CNN ve BBC, Fransa’da ki protestoları, beş yüzün üzerinde ki tutuklama, polisin orantısız güç kullanmasını, ‘haber değeri’ taşımadığı için vermiyorlarmış. Türkiye’de ki sol ve demokrat liberaller, laik Kemalistler, özgürlüğün ve laikliğin ana yurdu Fransa’da ki can yakıcı gösterilerden acı ve hüzün duyarak hayıflanırlarken, Türkiye’de ki protestolarda yakıp yıkmaları, yağmaları, vandallığı romantize ederek, Taksim Gezi Kalkışmasını; ‘Son 50 yılın en büyük devrimci gençlik hareketi’ olarak sunmaları, iki yüzlülüğün bir ifadesidir. Gezi’den farklı olarak Fransa’da ki gösterilere solcu sanatçılar, işadamları, holdingler, siyasetçi ve gazeteciler destek vermediler. Ancak Fransa’da ki gösteriler, bir anda gezicileri heyecanlandırdı. CHP, HDP ve Gezideki tüm marjinal çevreler yanlarına bazı muhafazakarları da alarak tekrar “Sarı Yelekli bir öfke seli inşaası” hevesine kapılmaya başladılar. Fransa’da ki Kapitalizmin rezaletinden tekrar bir ‘GEZİ’ kahramanlığı çıkarmaya çalışanlar, bu ülkenin geleceği ile oynayan ABD işbirlikçileridir.
Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa, Asya’dan Afrika’ya akıttığı kan, göz yaşı ve sömürünün bedelini ödüyor. Bu kriz 100 yıllık işgal ve sömürü rüyasının sonuna doğru geldiğinin ifadesidir. Son yirmi yılda açık bir şekilde yaşadığımız darbe ve kalkışmaları, batı ve yerli işbirlikçileri medya, kapitalist sermaye sınıfını ile birlikte gerçekleştirmiştir. “Mesaj alınmıştır” diyenden tutun da siyaset, medya, sermaye ve bürokrasiden hesap sorulmamıştır. Seçime doğru ve seçimden sonra gezi özlemcileri fırsat ve imkân bulduklarında tekrar deneyeceklerinden asla şüphe edilmemelidir. Onun için hiçbir zaman rüşvete, hile ve aldatmaya, yalana, haksızlığa, adaletsizliğe ve yolsuzluğa fırsat verilmemelidir. Suça giden yollar tıkanmaz ise suç işlenir. “Sarı yelekliler ya da Öfkenin Çocukları,” efendilerinin çizdiği rotada kriz çıkartarak, kan ve gözyaşı dökmeye devam edeceklerdir. “Macron, Rutte, Michel istifa, Faşizme hayır, Sosyal Kış geliyor” sloganlarını bu sefer kime ya da kimlere atacaklar? Amacım vesvese ve vehim üretmek ve toplumu tedirgin etmek değil. Geçmişte yaşadıklarımızdan hareketle bugün yaşananların domino etkisine dikkat çekmek. Aksi halde tarih tekerrür eder.
Vesselam
Yorumlar11