“Ezberci Eğitim Sistemine Karşıyız” Yaklaşımı

.

  • GİRİŞ22.12.2018 09:25
  • GÜNCELLEME24.12.2018 08:54

Ezberci Bir Yaklaşım Değil midir?

 

 

Son 4-5 yıldır, Milli Eğitim Bakanından, bürokratına, okul müdürlerine, uzman ve birçok akademisyene varıncaya kadar hemen herkesin ağzından düşürmediği birkaç anekdotu aktarayım: “Ezberci Eğitim Sistemine karşıyım/karşıyız. Ezberci eğitim sistemini istemiyoruz. Bu sistem; değişim, dönüşüm ve gelişmeye kapalıdır. Zira ezberci eğitim sistemi; öğrencileri düşünme, anlama, yorumlama ve tartışmaktan alıkoymakta, şekilci, donuk, durağan, dogmatik ve sadece ezberlemeye dayalı bir hale getirmekte, baskı altında düşünen, sadece söylemek zorunda olduğunu konuşan bir toplum haline geldik” denilmekte. Ancak hiç bir kimse, neden ve niçin ezberci eğitime karşı olduğunu, ezberci eğitimden ne kastettiğini, ne anladığını ifade etmiyor. Gılgamış Destanına mı, Ergenekon Destanına mı, tarihlerin ezberlenmesine mi, tarihte önemli değerlerin hayatlarından alınan kesitlere mi,  adedi 3-5’i geçmeyen namaz sure ve duaların ezberlenmesine mi, yaratılışa mı, evrime mi, fizik, kimya, matematik ve geometri de ki elementlere, alaşımlara, formülleri mi? Neye? Neden ve niçin kavramların içini doldurmuyoruz? Günümüzde böyle toptancı bir bakış anlayışı söz konusu. Dün TEOG sistemini getiren bakanımız da alkışlanıyordu,  bugün bu sistem yanlıştır diyen bakanımız da alkışlanıyor. Hem de aynı topluluk tarafından!

Kanımca sorunun kaynağı bilgi toplumu olamayışımızdan, diyalektik düşünceyi bilmeyişimizden, neden, niçin ve nasıl sorularını sorarak hayatımızı ve üzerinde bulunduğumuz taklitçi düşünce yapısını, eğitim paradigmasını irdelemememizden kaynaklandığını düşünüyorum. Kimsenin net bir şekilde adını koyamadığı veya koymaya çekindiği, hayatımıza ve topluma bir katma değer üretmeyen, oyun ve oyuncaktan ibaret içi boş bilgileri öğrencinin beynine depolamaktan öte bir anlam ifade etmeyen bilgilerdir. Kısa bir örnekle açıklarsak; Tarih kitaplarımızda, ‘emperyalistleri yurdumuzdan attık’, denilmekte. Aynı Tarih kitabının birkaç sayfa ilerisinde; ‘Medeni, çağdaş, uygar batı ülkeleri gibi olmak için’ … yazıyor. Sorum şu? Yurdumuzdan attığımız emperyalist ülkeler hangileridir? Fransa, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve Rusya. Peki, onlar gibi olmak istediğimiz medeni, çağdaş ve uygar ülkeler hangileridir? Aynı ülkeler değil mi? Önce Kudüs, Mekke, Medine, Şam ve Bağdat’ı elimizden alan, şuan ki topraklarımızı dört bir taraftan işgal eden sömürgeci bu ülkeler, nasıl oluyor da hem emperyalist hem de aynı zamanda medeni, uygar ve çağdaş oluyor? Bu bir paradoks değil mi?

 

 

Başka önemli bir örnek, Dünyanın kendi ve Güneş ekseni etrafında dönmesiyle yıl, gün ve mevsimlerin meydana gelmesi, gök gürültüsü, çakan şimşek, yağan yağmur vb. nasıl açıklanıyor? Tabiat kanunu. Kanun nedir? İnsan hayatının iyiye gitmesi, can ve mal emniyetinin sağlanması için yapılan düzenlemeler. Kanunun kaynağı nedir ve kimler tarafından yapılır? Örfler, adetler ve eski toplumların (Hamurabi Kanunları, Roma Hukuku gibi) tarihte yapmış oldukları düzenlemeler hukukun kaynağını oluşturur ve tabi hukukçular tarafından yapılır, denilmekte. Öyleyse bu hukuki düzenlemeler akıl sahibi bir varlık olan insan tarafından yapıldığına göre, tabiatta var olan o muazzam, düzen ve ahengin, ilahi yapının varlığı ‘şuursuz bir tabiat kanunu’ ile nasıl açıklana bilir? Dünyamızın kutuplarda; 23’ 27 dakikalık bir eğim/basıklık olduğu, ifade edilmekte. Niçin daha az ya da daha fazla değil de 23’ 27 dakika? Diye, öğrenci öğretmenine sorduğunda; “Evladım akılsız mısınız, sana bilim böyle söylüyor, diyorum! Lütfen başımdan git. Sana bunları hangi örümcek kafalı söylüyor?” diyerek; aşağılama, tahkir, suçlama ve izahı bir türlü yapılamayan tabiat kanunu. Dün de totem idi bugün de. Oysa Kur’an: “Yedi göğü bir biri üstünde (bir ahenk ve nizam içinde) yaratan O’dur. Sen Rahman olan Allah’ın yaratmasında bir eksiklik göremezsin. Gözünü (göğe çevir de bir bak!) bir bozukluk/eksiklik görebiliyor musun?” (Mülk-3). “Güneş de, ay da bir hesaba göre hareket ederler’’ (Rahman-5). Şu halde evrenin ve insanın yaratılışında tesadüfen kendi kendine varoluşun yeri yoktur.

       Atalarımız, ‘ne ekerseniz, onu biçersiniz’ diyordu. Eğitimin sonuçlarındaki olumsuzluğu başka yerlere paslamayı maharet kabul ettik. Herkes pir-ü pak. Eldeki verilerin olumsuzluğunun sebebi, olmayan uzaylılar mı? Hiç kimse topu taca atmaya, şu hükumete bu hükumete gönderme yapmaya, günah çıkarmaya, iftira atmaya, suçlamaya kalkmadan şapkamızı önümüze koyup ciddi ölçekte çalışmaya koyularak tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Sorun; bir kimyasal birleşeni, formülü, tarihi, sureyi, ayeti ezberlemek değil, önümüze konan paradigmayı aşmaktır. Diyalektik düşünceyi geliştirmek ve felsefi alt yapıyı oluşturmak, devre dışı kalan akıl, ahlak ve insanı merkeze alan bir eğitim sistemini inşa etmek, yaşadığımız hayata ahlâki bir nitelik kazandırmaktır. Ne demek ezbere dayalı eğitim sistemi olmaz? İlber Ortaylı Hoca’nın ifade ettiği üzere; “Bu düşüncenin kendisi ezbere dayalı. Düşünmeden, etüt etmeden, muhasebe ve mukayese yapmadan modaya uymaktır.” Sokrates’ten Aristo’ya Farabi’den, İbn Sina’ya, Harezmi’den Gazali ve İbn-i Arabi’ye ve oradan günümüze kadar gelen düşünce silsilesini, Peygamberlerin hayatını ve sorumluluklarını nereye koyacaksınız? ABD’den Çin’e ve Latin dünyasına varıncaya kadar İslam bilginlerinin adına kürsüler açılırken, fikirleri tartışılırken, bizde; “Değişim ve dönüşüme kapalıyız. Ezberci Eğitime hayır” gibi sözünün nereye gittiğini bilmeyen, değerlerimize dudak büken yönetici ve öğretmenler var. Unutulan ya da hiçe sayılan husus budur. Aksi takdirde hayatımıza kurulan tuzakları bu gidişle aşamayız. Kapitalizmin hayat trendleri arasında ezilip gitmeye, tek kutuplu dünyanın oyuncağı olmaya devam ederiz. Ezilen İslam coğrafyası bu haliyle emperyalizme nasıl hayır diyecek? Hızlı dijital ve sanal hayat, değerlerimizi alt-üst etti. Mahremiyet ve aile hayatı kalmadı. Huzursuzluk ve mutsuzluk hayatımızın bir parçası haline geldi. Eğitim sistemimizde amaç, hedef, plan ve program bütünlüğü yoktur. Gençlerimizin kahir ekseriyetinde, melankolik ve depresif bir hayat! “Batsın bu dünya”, “Ben bu dünyaya niye geldim ki ….” Sigara, içki şöyle dursun, gelsin arkasından madde bağımlığı. Bazı gençlerimizde sigara ve içki içer gibi batı ithal ürünü Marksizm, ateizm, deizm ve faşizm gibi taklit düşüncelere yönelmeler oldu, olmakta. Eğitim sistemimiz, sosyal ve ekonomik hayatımız bu tüketim ve taklit hastalığını beslemektedir. Bütün bu olumsuzlukları yenmek, üstesinde gelmek, eğitim sitemine ve eğitimcilere ait bir sorumluluktur. Okul ve aile işbirliğinde ciddi ve inandırıcı bir çalışma bu sorunu çözeceği inancındayım. Unutmayalım yapısal değişiklik, medeniyet değerlerine uygun özgün bir gelişmenin sonucu olarak ortaya çıkar. Geçmişten gelen “kin düğmelerini çözmenin, intikama sürükleyecek ipleri kesmenin, gammazlamanın,” fitne ve fesadı ortadan kaldırmanın, kardeş olmanın tam vaktidir.

 O halde amacımız; tarihsel bilince sahip, iyi ve faydalı insan, kaliteli bireyler yetiştirmek ise: Öğrenme, analitik düşünme, sorgulama, murakabe ve muhasebe, problem çözme, üretme, kabiliyetleri geliştirme, ilgi, istek ve merak uyandırma, ilim, irfan ve ahlâk sahibi, iyiliğe, adalete ve hakkaniyete yönlendirecek evrensel nitelikte sürdürülebilir ve hedefi olan alternatif bir eğitim sistemine sahip olmamız gerekir.

O halde “Ezberci Eğitime karşıyız” ezberinden vazgeçerek, kendi değerlerimiz üzerine yeni bir eğitim disiplini oluşturmalıyız. Unutulmamalıdır ki “başkasının izinden yürüyenlerin, takip ettiklerini geçmeleri mümkün değildir”.

Vesselam.

Yorumlar12

  • Ekrem Ekici 5 yıl önce Şikayet Et
    Ezberci eğitime karşıyız diyenler, taklitçi eğitim yapıp kendi ayaklarına sıktıklarını fark edemiyorlar ! Allah'a şükür ki düşünceleri icraata geçemiyor ve bu milletten onay alamıyorlar. Aslında ezberci eğitim karşıtlarının,neye karşı olduğunu hepimizin bildiği üzere sizin de detay ve ima ile akıllara nakşettiren bu yazınıza şapka çıkarmamak elde değil! Elinize ve Gönlünüze sağlık.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Lokman 5 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize ve yüreğinize saglık Müdürüm. Allah'a emanet olunuz.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ahmet 5 yıl önce Şikayet Et
    Yabanci dil ogretim programlarini en ufak bir gramer bilgisine bile yer vermeden gundelik konuşma diline yonelik olacak diyerek tanzim etmek ezberciligin en alasidir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Memet Doğan 5 yıl önce Şikayet Et
    Karşıyız ama hala devam eden bir sistem.Çocuklarımızın başarısızlığını besleyen,yeteneklerini körelten bir sistem.Inşallah düzelir hocam,kaleminize yüreğinize sağlık.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • yalçın 5 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat